Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne faydalandım
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Bütün kusurlarımı toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı tuzluyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır
Her kim ki olursa bu sırr-ı mazhar
Dünyaya bırakır ölmez Bir eser
Gün gelir Veysel'in bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır
(bkz: aşık veysel)
"Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler
göre-
-ceğiz..."
der dururum.
Yad etmişken, sözlerinide yazalım.
"Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler
göre-
-ceğiz...
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
süre-
-ceğiz...
Açtık mıydı hele bir
son vitesi,
adedi devir.
Motorun sesi.
Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir
ne harikûlâdedir
160 kilometre giderken öpüşmesi...
Hani şimdi bize
cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
yalnız cumaları
yalnız pazarları..
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
ışıklı caddelerde mağazaları,
hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
açılır kara kaplı kitap:
zindan..
Kayış kapar kolumuzu
kırılan kemik
kan.
Hani şimdi bizim soframıza
haftada bir et gelir.
Ve
çocuklarımız işten eve
sapsarı iskelet gelir..
Hani şimdi biz..
inanın:
güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli günler
göre-
-ceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
süre-
-ceğiz."
iz tv'de yayınlanan ''kafirler'' belgeselinde geçen bu cümleler bir belgeselde duyduğum en güzel cümlelerdi.
bulutlarla boy ölçüşen dorukların ülkesinde unutulmuş bir halkın hayatı sessizce akmaya devam ediyor...
onlar farklılığın kabul edilemez görüldüğü bir coğrafyada var oldukları her günü coşkuyla karşılıyor geride bıraktıkları her yılı minnettarlıkla kutluyor.
..öyle bir yere geldim ki ,
sıcak ve soğuk,
aşk ve nefret,
savaş ve barış
üşümek ve sonra ısınmak gibi..
gitsem ayrılık olur, kalsam çöl..
gidersem bende hasret olur
ve belki beni sevenler de özler ama
anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor,
ama ben ölüyorum.!
nefes alıyorum, önemsiyorum ve gitmek istiyorum..
anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor..
sevdiklerim ve beni sevenler,
bağışlayın su akıyor ve ben gidiyorum
tuncay akdoğan
bu yağmur...
bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,
öpüşten yumuşak yağan bu yağmur.
bu yağmur, bu yağmur bir gün dinince aynalar yüzümü tanımaz olur.
bu yağmur kanımı boğan bir iplikk,
karnımda acısız yatan bir bıçak.
bu yağmur, yerde taş ve bende kemik
dayandıkca çisil çisil yağacak.
bu yağmur, bu yağmur cinnetten üstün;
karanlık, kovulmaz düşüncelerden.
cinlerin beynimde yaptığı düğün
sulardan, seslerden ve gecelerden.
n. fazıl kısakürek
Cihanda bulmadım yâr-ı muvafık,
Muvafık sandığım, çıktı münafık.
dünyada uygun bir yar bulamadım, muavfık (uygun ) dediğim sevgili, münafık (ikiyüzlü) çıktı.
O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
Seyreyle gülü bülbülü
Çifter çifter aylar gökyüzünde
Her gece ayın on dördü.