iyiliğe giden yolda ilk adımdır. "anlamaya çalışmak" olaylara, insanlara yargılamadan bakmayı, neden- sonuç ilişkisi kurabilmeyi, at gözlüklerini çıkarıp çerçevenin dışına bakabilmeyi sağlar. sahibi olanların ortak noktaları okuyan, gezen/ gören
, yaşanmışlıkları çok insanlar olmalarıdır.
naçizane fikrimce, bu bir bakıma anlayışı da içerir. empatinin, kesinlikle tek taraflı olmaması kanaatindeyim. sadece tek tarafın empati kurması zamanla empatiden çıkıyor ve fedakarlığa dönüşüyor. gerçek anlamda empati kurmayı bilen bireylerin her türlü ilişkileri çok sağlıklı ve yolunda. empati insan ilişkilerinin can damarıdır.
""Bir Adam Yaratmak" adlı eserinde Necip Fazıl Kısakürek kahramanı Hüsrev'e şunları söyletir: "Razıyım bir toz parçası olayım. insanlar üzerime basarak geçsin . Canım acısın , acısını duyayım . Razıyım bir kertenkele olayım . Kızgın yaz günlerinde bir bahçe duvarına tırmanayım, Tırnaklarımı tuğlalara geçireyim. Yeşil ve ıslak sırtımı güneşe vereyim . Fakat güneşle sırtım arasındaki öpüşmeyi duyayım. Tuğlaların incecik zerrelerini sayayım . Kovuklardaki böceklerin , bir boru içinden bakar gibi bana baktıklarını göreyim ve düşüneyim . Razıyım bir nokta olayım. Fakat o noktaya bütün kâinat , bütün mevcudiyetiyle dolsun ." bu cümlelerde her ne kadar Hüsrev'in varoluş sancılarını çektiğini hissetsek de bir kertenkele gibi olmayı düşündürmesi ve aslında etrafımızda sadece canlı değil , cansız olan bir çok şey ile empati kurmamızın da düşünce dünyamızda ve hayatı daha anlamlı kılmamızda etkilerinin olduğunu gözler önüne sermektedir.Bu cümleleri okuduğumda acaba ne derece empati kuruyoruz diye düşünmeden edemedim . Fransızca kökenli empati sözcüğü için TDK Güncel Türkçe Sözlük "duygudaşlık" sözcüğü ile açıklama yapmakla yetinmiş. Necip Fazıl kerkenkele ile duygudaş olmayı ne güzel ifade etmiş . Biz bırakın kertenkele ile duygudaş olmayı insanlarla duygudaş olmayı başaramıyoruz. Sadece eleştiri okları yaralamayı, sitem sözcükleri ile vurmayı, yanlış anlamalarla anlamı anlamsızlaştırmayı başarıyoruz. Salyangoz olup sırtında evi ile sürünmenin , fil olup kocaman bir burun, kulak ve gövde ile yaşamanın , çöp kutusu olup içine her pisliği içine almanın , iğne olup bir çok yere batmanın, Kirpi olup binlerce diken ile dolaşmanın - bu örnekleri çoğaltmak mümkün- ne demek olduğunu insan olarak hissedebildiğimiz ölçüde insan olabileceğiz. O zaman insanoğlunun etrafına zarar verme alışkanlığını yitirmesine de şahit oluruz kim bilir ?"
empati kişinin kendi bilincini başka bir bilincin yerine koyarak, karşısındakinin yaşadıklarını, duygularını, hissettiklerini, düşüncelerini denemeden ve/veya yaşamadan kendi bilincinde yaşatarak anlayabilme becerisidir.
evet empati bir beceridir ve herkes yapamaz. zaten herkes yapabiliyor olsaydı dünyada tek bir sorun bile kalmazdı. bu dünyadaki bütün kötülüklerin asıl kaynağı empati yapamayan insanlardandır.
ne kadar psikopat, hırsız, terörist, tecavüzcü, dolandırıcı, dedikoducu, düzenbaz, katil, terörist yani kısaca ne kadar kötü insan varsa bütün bu insanların ortak özelliği empati yapamıyor oluşlarıdır.
örneğin hiroşimaya atom bombası atan pezevenk onu atarken empati yapabilseydi o bombayı atmazdı. şu anda ben orada olsam ve bir başkası benim ailemin bulunduğu yere bomba atsa, o acıları, o kaosu bize yaşatsa ne hissederdim acaba diye düşünse o bombayı asla atamazdı.
empati yeteneği arttıkça vicdan beslenir. vicdan büyüdükçe kötülük düşünemez insan. çünkü insanın vicdanı kendisinin en büyük düşmanıdır. dünyadaki hiç kimseden korkmasa bile kendi vicdanından korkar insan. kimse ona zarar veremese bile kendi vicdanı çok büyük zararlar verebilir. yastığa kafasını koyduğunda beynini kemirir vicdan. uyutmaz, huzur vermez asla o kişiye. o yüzden vicdansız kişilerin böyle sorunları yoktur. kötülüklerini rahatlıkla yapabilirler ve kendilerine hesap sorabilecek bir vicdanları olmadığı için rahattırlar.
birilerine kötülük yapan insanları düşünün. kötülüğün adı, cinsi, türü, boyutu fark etmeksizin sadece düşünün. bunun içinde küçücük zararsız bir dedikodu, ya da büyük vahşi bir cinayet hiç fark etmez. hepsi birer kötülüktür. ve bu kötülüğü yapan insanlar eğer empati yapabiliyor olsalardı yine de bu kötülüğü yapmaya devam edebilirler miydi?
kötülük yaptığı kişinin o anda hissettiklerini düşünebilseler, çektikleri acıyı, içine düştükleri müşkül durumu hayal etseler, yaa ben bu kötülüğü yapıyorum ama başka birisi bana aynı kötülüğü yapsa ve ben bu kötü duruma düşseydim ne hissederdim diye düşünmek suretiyle vicdani bir muhasebe içerisine girselerdi hala kötülük yapmaya devam edebilirler miydi?
kötü insanlar empati yeteneği olmayan insanlardır. dolayısıyla vicdan ve iyi niyet bulundurmazlar. hayatlarında hiçbir zaman iyiliği tatmamış, iyi bir insan olabilmenin verdiği hazzın bilincinden yoksunlardır. çünkü bu hazzı bir kere yaşamış bir insan asla bir daha kötü olamaz.
her zaman söylerim bu dünyayı kurtarabilecek tek şey empatidir. aklınıza gelebilecek veya bugüne kadar yaşadığınız her türlü sorun ve haksızlığın çözümü empatidedir. empati becerisi olan bir insan ne vicdansız olur, ne adaletsiz olur ne de kimsenin hakkını yer. yani eğer herkes bu beceriye sahip olabilseydi yeryüzünde cenneti yaşıyor olurduk...
ancak empati ve vicdan nakli henüz tıbben gerçekleşmediği ve muhtemelen gerçekleşmeyeceği için bu söylediğim ütopik bir hayalden ibaret olarak kalacaktır.
ve maalesef içinde bulunduğumuz durum reel bir distopyadır...
Baskalarinin acılarini, sıkıntilarini anlayabilmek ve onlara hoşgörü ve merhametle yaklasmak anlaminda kullanilir...
Gunumuzde nadir bulunan insan tipi.
Gorurseniz etiketleyin.
bir durum karşısında başkasının yerine, kendini koyma durumu. ama ben kimsenin tam olarak empatiyi yapabildiklerini sanmıyorum. empati adı altında, mutlaka bir ahkam kesme olayına ister istemez giriliyor çünkü.