a. imtihana tabi tutulmak üzere yaratılan bir varlığın ilk sorusu, herhalde yasaklar olmalıdır. Çünkü, hayat boyu sürekli karşısına çıkacak çirkin arzulara karşı fren vazifesi görmesi gereken insan iradesinin bilenmesi için, onun bir yasağa karşı direnç göstermesi gerekir.
b. ilahî hikmet, Hz. Adem ile Hz. Havva’nın iradelerini test etmek için, bir yasak koymakla, onların o yasak meyveye dikkatlerini çekmiş ve ona yoğunlaşmalarını sağlamıştır. Sonuç, insanların imtihan yeri olan dünyaya yerleştirilmeleridir.
c. ilahî hikmet, insanların yeryüzü halifesi olmak için, kendisinde var edilen çekirdek halindeki insanlık kabiliyet ve istidatlarının yasak meyve ile ortaya çıkmasını murat etmiş, fakat ilahî adalet de cennet gibi bir yerden meşakkat diyarı olan dünyaya yerleşmesi için gereken vizenin alınmasına bizzat kendilerinin özgür iradeleriyle vesile olmasını dilemiştir.
- Bu yasak, cennetin tenasül yeri olmadığına, bu yasak meyvenin içinde ise, başta cinsel dürtüler olmak üzere insanî duyguların ortaya çıkmasına yardımcı olan sırları barındırdığına, insanlık ailesinin devam etmesi için uygun bir zemin olan dünyaya yerleşmenin gereğine bir işaret sayılabilir.
Hz. Adem ile Hz. Havva, daha önce bir melek gibi, herhangi kötü bir şeyi içlerinde hissetmeyecek saflıktaydılar. Ağacın meyvesinden yedikten sonra, insanlık ailesinin devam etmesi için gereken duygusallık hali meydana gelmiş ve böylece onlar da birbirine karşı farklı bakmaya başlamışlardır. Bu farklı bakış, beraberinde haya duygusunu da bir manevî örtü olarak ortaya çıkarmıştır. Nitekim, her insan çocuk iken, saf bir fıtratta, karşı cinsin durumunu fark etmeyecek bir durumdadır. Biraz büyüyünce yavaş yavaş hem kendi öz benliğini hem de karşı cinsin cazibesini fark etmeye başlar. Bu fıtrî duygunun aşırılığa kaçmasını, gayr-ı meşru taşkınlıklara bulaşmasını önlemek için, hem maddî örtü hem de manevî takva -haya örtüsü- var edilmiştir. Nitekim, söz konusu ağaçtan yeme olayını açıklayan Kur’an, Araf Suresi'nin 26. ayetinde -mealen- şu ifadelere yer vermiştir: “Ey Âdem’in evlatları! Bakın, size edep yerlerinizi örteceğiniz giyisi, süsleneceğiniz elbise indirdik. Fakat unutmayınız ki, en güzel elbise takva elbisesidir”
- Yasak meyvenin ne olduğu konusunda, Kur’an’da sadece “ağaç” olarak ifade edilmiştir. “Ve (sonra,) 'Ey Âdem,' dedik: 'Sen ve eşin cennete yerleşin ve orada dilediğinizden bol bol, yiyin; ancak bir tek şu ağaca yaklaşmayın ki zalimlerden olmayasınız'”(Bakara, 2/35).
Taberî’nin bildirdiğine göre, bu konuda ayetlerde olduğu gibi, Sahih hadis kaynaklarında da kesin bir belirleme söz konusu değildir.
Bu sebeple, tefsir kaynaklarında bu ağacın buğday, hurma, sümbül, üzüm, zeytin, incir ağacı gibi ağaçlar olabileceği konusunda çok farklı görüşler vardır. (bk. Taberî, ilgili ayetin tefsiri)
Şöyle düşünün sınıfta hocanız ders işliyor ve kendine göre derste yapılmayacak davranışları size söylüyor bir takım kurallar belirliyor örneğin derste yemek yememenizi istiyor ve bu isteğinin önemli bir gerekçesi vardır hatta olmazsa bile çok önemli değil şimdi bu.
konumuza dönelim
Evet hocanız derste bir şeyler yemeyi yasakladığı halde yerseniz hocanız size kızar dersinden çıkarır sınıftan atar ama burda asıl önemli olan şudur;
Hocanız sizi o dersten sadece bir kuralı çiğnediğiniz için atmadı ya da egosunu cilalamak için.
O kuralın varlığının gerekçisine saygısızlık ettiğiniz için dersten attı.
işte tüm mesele bu.
bu denli aptal insanlara umarım örnek yardımcı olur.
Hayır yenilen şey muz, kivi, ananas, kamkat, goji berry vs gibi egzotik, zor bulunur bir meyve olsa anlayacağım, lan neredeyse her sokak başında yetişen ve yerlerde çürüyen bir meyveyi yedi diye hiddetlenmek niye.
Hayattan zevk alıyoruz diye cehennemde acı çekmemizi isteyen allahtır.
Sabah akşam kendine yalvarılmasını, yakarılmasını, tapılmasını beklen ve bunun insanların iyiliği için olduğunu söyleyen allahtır.
Haşa aman yaratıcımız olduğu için sorgulamamamız gereken yoksa yine cehenneminde yanacağımız allahtır.
Bunları söylediğimizde bizi aşağılamaya çalışan kullarının hoşgörülü olduğunu söyleyen allahtır.
Çocuklarla ilişkiye girmeyi, cihat için kafa kesmeyi, alkol aldı diye günahkar olmayı ama başkalarına zarar verince, küfredince, üzünce bir bok olduğunu sanmayı benimseyen insanların toplandığı bir dine "hoşgörü dini" diyen bir allahtır.
o elma değil meallerde farklı çeviriler olabiliyor Aslında orda Allah şeytanla akraba olmayın demek istedi.Cennet diye bahsedilen yer başka bir gezegende olabilir.Şeytan hz Adem ile zina yapmıştır. Zina yapanlar recm edilir (taşlanır) bu yüzden kabe'ye giden insanlar şeytan taşlıyorlar.