orta doğuda herkes bir şekilde dinsel, mezhepsel, ırksal, siyasi ayrılıkları kaşıyarak saflara dağıldığı, ve kalıcı düşmanlıklarla birbirine diş bilediği için halihazırda bu işi yapan milyonlarca sefil var.
colani bile, aynı dürtüyle gitti israil le ittifak kurdu.
ve senelerdir kan davası güttüğü esad ailesinden tüm intikamını aldı.
bu esadçı nusayriler yüzünden ailemizi, malımızı, mülkümüzü yitirdik, bacılarımızın üzerinde tepindiler, biraz da biz abd ye hizmet edelim de düşmanlarımıza bize yaptıklarının bedelini misliyle ödetelim diye düşünmüş olmalılar.
insan doğası çok basit! ve ilkel! aşırı duygusal!
küresel oligarklar da bu zaafı nasıl kullanacağını çok iyi biliyor!
bak ne dediklerimi adam akıllı anlamışsın ne de kendi yaptığın hatayı. çünkü tekrar ediyorsun. Sen bu çürük düzeni oluşturan sebeplerle, ideallerle, zihni, inançsal kodlarla, temel varsayımlarla ilgilenmiyorsun. Bunların yol açtığı günlük zulümleri sayıklayıp duruyorsun bana. Yüzeysel sonuçlarla ilgileniyorsun sebeplere bakmaktansa. Çünkü sebeplerle zihniyetin örtüşüyor. Kaçtığın şey tam da bu. Ben sana diyorum ki bu sermayedar düzeni savunan kim zaten? Ben onlara en temelden karşıyım, en radikal, en köklü şekilde. Bana karşı savunduğun laiklik/siyasi düzen ve serbest piyasa kurumları birbirini beslemiyor mu? Kapitalizm bizatihi laiklik üzerine kurulu. Senin tüm bu saydıkların dayatılan modern, seküler dünyanın yol açtığı sorunlar. Dinin hakim olduğu bir dünyanın veya düzenin değil. Şu kalın kafana bunu sok. Sen sosyalist olarak sekülerizmi müdafaa ettikçe onu kendi çıkarı için koruyan ayakta tutan destekleyen varlığını ona borçlu olan kapital sistemi de müdafaa etmiş oluyorsun en azından ilkesel, değersel, etik açılardan. Mülkiyete karşı yaklaşımınız temelde aynı. Sadece paylaşımında ihtilaf ediyorsunuz çünkü güç ilişkilerini etkiliyor bu. Sınıf çatışması dediğin şeyin özü de bu.
Konuya dönecek olursak: Çelişkini çok basit ve komik bi örnekle ortaya koyayım. Bana karşı savunduğun ismet gürbüz yani deli ismet, aynı zamanda karşı olduğun, mevcut iktidarı destekleyen, üstte demin örnek verip yakındığın tarikat düzeninin bir numaralı adamına hayran. Cübbeli Ahmet’e. Şimdi içinde olduğun garabeti görüp biraz utan ve burayı uplamayı kes artık.
tel sarma makinesine bile bariyer koymadan sigortasız göçmen işçi çalıştıran islamcı ve seküler patronları, bu sermayedar azınlık adına vaizlik görevini üstlenen demagogları halkı kader söylemleriyle enayi yerine koysunlar diye muktedir kılan allah mı?
tövbe haşa.
ya, oğlum öyle saçma sapan bir din algısına sahipsiniz ki, amentünüz yeryüzündeki adaletsiz gelir dağılımıyla sermaye için yaşanan kanlı savaşların gerçek sebeplerini bile açıklamıyor.
daha dün tosyalı holding in demir çelik fabrikasında bilmem kaç müslüman işçi yanarak kül oldu.
halk tv, yeni akit, a haber hangi biri işçi cinayetlerine karşı sesini yükseltiyor.
işçinin sigorta primini tırtıklayıp,
kıdem ihbar tazminatını gasp etmek için islamı, türklüğü, atatürkü kullanan,
yasaların içini boşaltan,
denetçi firmalarla anlaşıp kendine yol yapan cübbeli, takkeli, kravatlı, takım elbiseli adamlarla mı ahlakı, toplumsal adaleti tesis edeceksin sen?
hayal aleminde yaşıyorsun. islamcı ve seküler liberallerle türk kapitalizmi tamamen çökmüş vaziyette çünkü. hem de şirketleşen tarikat yapılanmalarıyla birlikte.
dünyada seküler finans kapital dışında bir sistem yok.
suudi şeriatı falan hepsi hikaye oğlum.
tam tersine seküler müsiad milyarderlerinin akp li müsiadçılarla beraber audili vaizleri kullanarak, işçileri daha fazla sömürmek için yeni bir rejim inşa etmeye çalıştığını savunuyorum.
özgür özel, kemal kılıçdaroğlu gibi sosyal demokratlar da bu düzenin siyasetçileri işte.
bu yeni rejimle beraber tüm vergi borcunu emekçi halka yıkıp, suriyeli ve afgan işçileri sigortasız köle gücü olarak harcayıp, artan kira enflasyonuyla emlak balonunu şişirip yeni rant kapıları geliştiriyorlar.
ay sonu geldiğinde 10 yy daki gibi, el sıkıştığın müslüman satıcılardan mal almak yerine, yahudi mentalitesiyle en çok işine yarayan ürünü, visa ve mastercard ın kesesini dolduran hepsiburada, trendyol gibi platformlar üzerinden satın alacaksan bunca sene boşuna okumuşsun demektir.
aklın o kadar körelmiş ki, kapitalizm diye sayıkladığın şeyin sekülerizmin yakıtı olduğunu bile göremiyorsun, tüm amellerinle bu sisteme hizmet ettiğini göremiyorsun.
cahil eşeklere aklını kullanmayı da öğretiyorum ben.
sandaletle demir çelik imalatı, talaşlı imalat gerçekleştiren paki tesislerinde bile, müslüman işçiler daha fazla kazanmak ve yaşamını idame ettirebilmek adına dini ibadetlerden feragat etmek zorunda!
buna mecburlar!
bu yüzden birçoğu vardiyalı sistemde, gece gündüz çalışıyor!
karşılıklı borçlanmaya dayalı takas ekonomisi sona ereli yüzyıllar oldu!
gerici islam ülkesi zannedilen pakistanda bile sekülerizm doğrudan makineleşmeyle temas halinde! makineleşme sürecinden bağımsız bir sekülerleşme kavramı tahayyül dahi edilemez! imkansız! toprak ağalığından, işgal, yağma ve talanla emperyalizmden beslenen ilkel kapital düzen, fabrikatörler ve burjuva sınıfının doğmasıyla beraber iktidar koltuğunu modern kapitalist ekonomilere devretti.
o zamandan beri dünyanın en gerici, en çağ dışı rejimleri bile yavaş ama tempolu adımlarla sanayileşmekte ve sekülerleşmekte.
pakistan bile,
hindistan bile,
belki afganistan gibi bir iki kabile konfederasyonu ve tarıma dayalı ilkel ekonomiler hariç!
insanlık tarihinde kişi başına düşen milli gelir son yedi bin senedir ilk kez 18.yy ın ortalarında, endüstriyel ekonomi açısından her makineyi üreten makinenin, çağdaş tornanın geliştirilmesiyle başladı.
bu sayede milyonlarca köylü, fabrikalarda vardiya sistemiyle çalışmaya başladılar.
yeni borçlanma sistemi, insanları daha çok çalışmaya ve dine daha az vakit ayırmaya sevk etti.
tüm vaktini insta, tiktok ve x com da heba eden, her şeyin en doğrusunu bildiğini zanneden cahil moruk, betray me sana sesleniyorum.
bak bakalım, kapitalizm mi sekülerizmi doğurmuş?
yoksa sekülerizm mi kapitalizmden doğmuş?
azıcık aklın olsa sermaye düzeninin köyden kente göçle başladığını, seküler yaşamın kömürle çalışan elektrik santralleri, fabrikalar, tren yolları, lokomotifler ve vapurlar etrafında kümelenen şehir yapılanmasından, yeni pazar arayışlarından doğduğunu ve sekülarizmin bireysel manada makineleşmeyle özdeş bir kavram olduğunu fark ederdin.
chatbotu gibisin oğlum, sadece akıllı gibi görünmek için uzun yazıyorsun, sekülerizm hakkında kaleme aldığın tek bir satırın bile akla, mantığa, havsalaya uygun tek tarafı yok.
true inan acınası haldesin. la oğlum cidden senin için ses kaydı hazırlayıp, bunu kadın sesine dönüştürdüğümü mü zannediyon?
text-to-voice modelleri var, o kadar avelsin ki attığım ses kayıtlarını tek tek dinleyip senin için sahiden sahiden böyle bir işe giriştiğime inanmışsın!
yazdığımız her şeyi, istediğimiz ses tonuyla istediğimiz dilde okuyan botlardan bile bihabersin.