çok kaliteli olmasa da seyrederken hiç sıkmayan, eğlencelik bir filmdir. gün itibariyle izleyicilerinin seyredilmeye değer, sevimli bir film olduğu görüşünde birleştiği film olmuştur.
uyutan filmlerden biri, hatta suana kadar izlediğim en sıkıcı film desem yalan olmaz. bir hatun bu kadar mı yapmacık, bir adam bu kadar mı ruhsuz olur. izlemeyin iyisi mi.
insana dair carpici ve yasayan hikayeler anlatmakla unlu sinemaci cameron crowe'un 2005 yapimi filmidir. babasinin cenazesi icin baba evine gelen ve is hayatindaki muthis dusus nedeniyle zorlu bir donem geciren genc bir adamin, burada gecirdigi zamanda hem aski hem dostlugu hem de kendine guven duygusunu yeniden bulusunu anlatiyor. orlando bloomile kirsten dunstarasinda mukemmel bir uyum var. ucakta tanismalari, saatler suren telefon konusmasi, ortada bir yerde bulusmalari, bulusma aninda telefonu kapamalari, gunesin dogusunu seyretmeleri ve sonrasinda kirmizi bereli, sarisin kirsten dunst'ta gordumuz sari, kirmizi uyumunun ardindan mest olmamaniz elde degil. romantik-komedi sevenler icin zor bulunan filmlerden oldugu kesin.
tom petty imzali 'square one' isimli sarkisiyla da grammy adayi olmustur.
kirsten dunst'un partneri olarak filmde Seann William Scott*'ın oynayacağı duyurulmuş, ancak rol orlando bloom'a gitmiştir. romantik komedi tadında, bayık bir filmdir.
neden o kadar beğendim diye kendime gece gece soru sorduran filmdir. müzik, uzun yol, kapıyı her zaman çalmayan aşk.. ha bir de o gece çok kar vardı..bazen yetiyor işte.
içinde güzel bir müzik derlemesi, iki sevimli oyuncu, garip bir cenaze merasimi barındıran, dingin ve birazda romantik bir anınızda izlenmesi gereken bir film.
alıştıgımız romantik komedilerden farklı olan bir yapıt. birbirini kaybetip duran, hatta sonunda onlardan daha çok birleşmelerini istedigimiz bir durum da yok. hayatı iş olan bir gencimiz var öncelikle, hoş bir kızla tanışıyor, konuşuyor vakit geçiriyor, pek birleşecek izlenimi vermiyor yönetmen aynı zamanda.
güzel bir yolculukla bitiriyor filmi.
izleyende romantik duygularla bırakmadan, hiç sıkmadan başlayıp biter, bittiginde ise etki bırakmaz ama nedense tekrar izlenebilir etkisi vardır.
repliğiyle aklımda kalmış sevimli bir claire karakterine sahip filmdir. Kirsten Dunst rolünün hakkını fazlasıyla vermiş. Bu elemanın birçok filmini seyrettim fakat hiçbirinde oynadığı karakter üzerinde bu kadar güzel durmamıştı. Belki de gerçek hayatta da böylesine uçuk, tahmin edilemez ve eğlenceli bir insan olduğundandır.
o kadar iyi bir film olmasada kirsten dunst tatlılığı ve audrey hepburn filmlerine yaptığı göndermelerle(otel odası tvsinde roman holiday filminin gösterilmesi ve orlando bloom'un annesi rolündeki kadının kocası mitch'i yad ettiği konuşmada breakfast at tiffany'nin soundtracklarinden moon river çalması)izlenilebilir kılmıştır.