aslında "bastırdığı duygularını en ufak fırsatta açığa çıkartan ezik" olabilirdi. ve hatta anlatmak istediğim de bu ama bu başlık daha genel, neyse...
bu ezik -amcık ağızlı diyebilirim ama moderasyon var demem- hayatı boyunca maddi-manevi "diğerleri" tarafından ezilmiş, her fırsatta manen iteklenmiştir. her iteklendiğinde, her ezildiğinde eline fırsatın geçeceği o zafer gününü bekler. "ah ulan bir fırsat, bir fırsat" der. beklediği o gün gelince de kusar tüm nefretini, yansıtır.
misal bir metroda gişecidir bu adam. 45 yaşına gelmesine rağmen, hayatta madden ve manen yükselebildiği en yüksek mevki, muhtemel bir torpille bir metro gişesinde biletçiliktir. ha şimdi "ama onlara saygı duysanaaağ" diye çemkirenler çıkabilir. kimin ne düşündüğü/diyeceği skimde değil ama yine de söyleyim. hepsine saygı duyuyorum. yeter ki üstlerinden yedikleri fırçaları en ufak bir fırsatta diğerlerinden çıkarmasınlar.
neyse, çok zor bir gün geçirmişsinizdir. ama çok zor. muhtemelen kahramanımız* da her zamanki gibi zor bir gün geçirmiştir ama empatiden bihaber olduğu her halinden de bellidir. gece 23:30'u geçmiştir. bilet almanız gerekir, evinize döneceksinizdir. kahramanımız kulübesinde, pardon şatosunda biletleri toparlıyor, parasını sayıyordur.
red: bir tek bilet alabilir miyim?
hero: gabbattıh gardeşim, 23:30'dan sonra bilet vermiyoruz. (yalan olmasın uzun yıllar geçti 23:45 de olabilir)
red: daha kapatmamışsınız beyfendi sadece bi bilet istedim?
hero: yoh gardeşim kural böyle vermiyoruz.
red: ne kuralı beyfendi kasayı kapatmamışsınız bir şey yapmamışsınız sadece bir bilet vereceksiniz çok mu zor bir şey?
hero: uzatma lan vermiyorum işte kural bu var mı bir diyeceğin?
red: doğru konuş. gerçi farkımızı anladın mı? sen orda bilet satıyorsun ben de senden bilet alıyorum. hadi gecen iyi olsun.
vermedi bileti.
güvenlik olmayaydı küfrederdim de tırstım. ahahah.
neyi savunduğunu kendisi de bilmediğinden kafa karışıklığından doğan öfkeyi karşısındakine havlayarak gidermeye çalışan eziktir. üzerinde fazla durmaya değmez..