bugün

genç kızlığının bir dönemini ispanyol hatunlar arasında geçirmiş yazar.
sağlı sollu orta yollu.. yani liboş.
insanı düşünmeye zorlayan yazar.
hiçbir kitabını okumadığım yazar. aslında okumak lazım tabii, çağdaş bir yazar sonuçta. ama bir yazısına denk geldiydim de ondan okumuyorum kitaplarını. hanfendi bir yazı yazmıştı "dua etmek" üzerine. dua edilen şehirlerin aurası mu genişliyomuş, foton kuşağı mı geçiyormuş belinden ne, o şehirlerde suç işlenme oranı azalıyormuş. bir iki bilim adamı deney yapmışlar filan bu konuda, kanıtlayayazmışlar bu tezi, teori eylemişler. herkes dua etsin de istanbul'daki suç oranı azalsın filan gibi bitiyordu galiba yazı, emin değilim. böyle bir yazar işte.
Zaman gazetesi yazarı.

son dönem türk edebiyatcısı, yerli olmaya çabalayan,arafta kalmış, bir türk yazar.önemli bir insan, degerli bir yazar.
yarattığı karakterleri, mekan tasvirleri, kelime dağarcının genişliği ve yaratıcılığıyla bu coğrafyanın en iyi yazarlarından biri olduğu gerçeği yadsınamayacak olan alımlı,bilgili,ilgili,saygılı ama toplumun çoğu kesiminden pekte saygı görmeyen (301'e bile maruz kalmıştır) hatun.
Yeni aforizması için (bkz: siyah süt). Farklı bir annelik ve kadınlık serüveni.
son kitabı siyah süt ile tamamiyle farklı bir üslup kullanan çokta hoşuma gitmeyen yazardır. diğer kitaplarının kurgusu, dili müthiştir. keşke hep türkçe yazsadır. çünkü çeviri kitaplarının çeviri olduğu hemen anlaşılmakta olduğundan aynı tadı vermemetedir. insanların kulaktan dolma bilgiler ile ön yargılı yaklaştığı, satır arası kelimeleri birleştirip totosundan 'bunu dedi. şunu demek istedi.' safsataları ile tamamen yanlış anlaşılan, bütüne değilde parçaya bakılarak anlamak istendiği gibi anlaşılan, anlattığı es geçilen yazardır.
Yazdığı romanlarla "sıradan yazan" yazarlara ilham kaynağı olabilecek. Son derece orijinal bir kurgu ve bir o kadar güzel bir anlatımla farklı olanı söyleme cesareti gösterebilen gerçekçi düşünceler taşıyan ender yazarlarımızdan.
son kitabında * aynı şeyi defalarca açıklayarak okuyucuyu gerzek yerine koymuş yazar.
sırf zaman gazetesinde yazmasından dolayı, çeşitli önyargılara sebep olan yeni nesil yazar.
tempo dergisinin 2008e özel hazırladığı sayısında türbanla ilgili yazısı olan ve kitaplarındaki orjinal olma istekli anlatımıyla beğenmediğim yazar.
kendisinin iki kitabını okumuşluğum ve dinlediğim röportajları, okuduğum yazılarıyla yazar hakkında genel bir bakış açım oluşalı bayağı bir oluyor. ama daha önce tempo dergisindeki kadar saçma ve gereksiz bir yazısını okumamıştım. bir yandan feminist(!) yanıyla kadınların insiyatifine kaldığını belirtirken ülkemizdeki ayırımcılığın bir yandan da hepimiz kardeşize de dayanıyor. efendim kimse kimsenin ne giydiğine karışmıyor zaten kendisi bu ülkede yaşıyor olmasına rağmen herhalde bunun farkına varabilmiş değil insanların karşı çıktığı kısacası genel kanı: türbanın bir siyasal simge haline getirilmesidir. ne yalan söyleyeyim benle aynı toprakta yaşamak zorunda değildir herhangi biriyle kardeş olabilmek için ancak türkiye' nin bugünkü halinden sorumlu tuttuğum adamlar ne benim kardeşimdir ne de düşünceleri bana ortaktır.
türkiye de ender yatişen, aydın bir kadın yazar. aydın olmanın, cumhuriyet gazetesin de yazmak oldugunu sananlara, ergenekon davasını hatırlatırım.

not: elif şafaga kızanların kemal kerinçsizle aynı tarafta durmayı içine sindirebildikleri, garip bir türkiye oldu son zamanlar da. misyonerlere kızan ulusalcılar, cumhuriyet mitingi yapıyorlar kahrolsun şeriat diye bagırıyorlar, msiyonerlere kızıyorlar, alman istihbarat teşkilatı bnd den gelen kirli parayı, türk ortodoks kilisesi aracılıgı ile alıyorlar, garip yani, hedef saptırma, halkı darbe yapabilmek için arkalarına alma girişimi hepsi.
hiç bir kitabını okumadan eleştirenleri anlamıyorum.kesinlikle müthiş bir hayal gücüne sahip düşündüğünü çekinmeden yazabilen bir yazardır.
strasbourg doğumlu, odtü mezunu, düzenli olarak zaman gazetesinde ve tempo dergisinde yazan, makaleleri yabancı gazete ve dergilerde çıkıp 15'ten fazla dile çevrilen, romanları dünyanın en önemli yayınevlerinden Farrar, Straus and Giroux, Viking ve Penguin tarafından yayınlanan, özellikle son kitabıyla hayal gücünde sınır tanımadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren yazar. kitapları;

kem gözlere anadolu-ilk öykü kitabı(1994)
pinhan-mevlana büyük ödülü(1998)
şehrin aynaları
mahrem-türkiye yazarlar birliği ödülü(2000)
bit palas(2002)
araf-ingilizce kaleme alınmıştır
med-cezir(2005)
baba ve piç(2006)
siyah süt(2007)
reklam kampanyalarının gücüne inanan yazar en son siyah süt adlı kitabı için gazetelere ilan vermişti.
okuduğum kadarıyla * * * kitaplarında cinsel istismarı, tacizi, eşcinselliği işlemeyi çokça seven bir yazarımız. mahrem'de bu okuyucuyu oldukça vurmuştu, kurbannın duygularını yaşamışçasına iyi anlatması kaleminin ne kadar güçlü olduğunu göstermekteydi. ancak her kitapta her kitapta artık biraz sıkıcı olmaya başladı. en son menekşe ile halil dizisinde de benzer bir konu işlenince artık dank etti. bu kadının çocukluğuna inilmesi gerekiyor sanırım, bu nasıl bir tecavüz sevgisidir, bu nasıl bir gerçekçiliktir çözemedim. hayırlısı neyse o olsun ne diyelim. (bkz: konuyu bağlayamayan yazar modeli) *
son donem turk edebiyatinin yetistirdiegi en basarili yazarlardandir. eserlerinde daha cok turk toplumunda kadin olgusu one cikar.
küçükken fazla kitap okumasından mütevellit burnunun kanamasını ve o kanların kitaba şıp şıp damlamasına aldırmadan inatla okumaya devam etmesini, bit palas adlı romanında başka bir bünyede ufak bir ayrıntı olarak veren, anne olmasına rağmen cinsiyeti yokmuş gibi hissettiğim yazar...
çok başarılı bir kadın yazar...
baba ve piç romanında türklere "soykırımcı kasap" ithamında bulunan, bu yüzden hakkında dava açılmış yazardır.
bize yaşattıklarından sonra yaşatacağı daha fazlası var dediğimiz, evimizin tek umuduymuşcasına sarıldığımız yazardır elif şafak. şehrin aynaları ile başladı elif şafakla yolculuğum. sonra o lezzet diğerlerini çağırdı başucumuza pinhanı bir baş dönmesi ile fırtınasında savrula savrula bitirdim. akabinde mahrem çaldı kapımı hiç ikiletmedim hemen buyur ettim içeriye o tanıdık tını yine dolaştı dimağımda. sonra hepimizin malumu bit palas. bir sabah uyandığımda keramet mumi keşke memiş efendiyi bile şaşırtan bir hızla evimin karşına kuruluvermişti bonbon palas. madama selam ettim hijyen tijene güldüm, mavi metrese üzüldüm. sonra o apartman geldiği hızla ve ansızın hiç haber vermeden kayboldu. arafta kalakaldım. yüzümü çevirmek istedikçe bir şans daha diyordu sanki biri. ama arafta kalışım çok uzun sürmedi. baba ve piç bilmediğim bir lisanda konuşmaya başladı benimle ne kadar susturmak istedimse nafile. ama sonra birden dili değişti aynı dili konuşmaya başladık ve uzunca bir yola koyulduk satır aralarında. zeliha kazancı, asya kazancı ve mustafa kazancının hayatına giren çıkan herkese selam ettim armanuş çakmaçıyanı karşılamaya bende gittim. ve sanki biraz toparlanmış gördüm elif shafakı. sanki zeliha kazancı mahremde bir yerlere gizlenmiş de el vermeyi beklermiş gibi destek olmuştu elif shafaka. velhasılı yolculuğumuz devam edecek belli ki. lastiklerden biri patlamış da olsa.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=250520
bütün kitaplarını okumayı başarabildiğim tek yazar.Aynı kitabı her okuyuduğunda farklı renkleri görebileceğin ender yazarlardan.Başkları tarafından övülmeye ihtiyacı olmayan yazdıkları zaten insanlara rehberlik eden yazar.
pinhan adlı kitabını beşinci kez okumayı başarabildiğim yazar.