zamanında padişahların, sultanların ego tatmini için elini öptürmesi, gün geçtikçe toplumumuzda büyüklerin de kullanmaya başladığı bir şey oldu.
ancak gelenekten ziyade hiç hoş bulmadığım eylemdir. ulan el öpmek nedir? saygıyı davranışla, tavırla belli etmek dururken kirli olabilecek o eli niye öpelim? umarım bu bir gün son bulur. hani en azından yaklaşır yaklaşmaz elini zorla uzatan teyzelerin, amcaların nesli tükenmeli. öpmeyeceksem de zorla öptürüyorlar yahu.
sözde saygı göstergesi, geleneksel ve aptal hareket.saygı duyuyorum diye niye o kişinin donuna daldırıp da yıkamadığı elini öpiyim ki mesela? çok yakınım değilse öpmem de zaten el mel. arada çeneye götürüyoruz bitiyo.
çoğu zaman insanda büyük tedirginlik yaratan gelenek görenek işlerinden biridir. neden tedirginlik yarattığına gelecek olursak:
bir ev gezmesine gidilir. gidilen insanlarla ilk defa karşılaşıyorsunuzdur. huyunu suyunu bilmezsiniz. 40lı yaşlarındaki amcaya yaklaşırsınız. elini öpmeye kalkarsınız ancak tam başınızı yaklaştırmışken inanılmaz bir kuvvetle elini indirir ne olduğunu şaşırırsınız. sonra suratında babacan bir tavırla tokalaşır ve öpüşür. ondan sonra teyzeye geçersiniz. bir önceki olaydan sonra ''ulan elini mi öpseeeem yoksa tokalaşsam mı'' diye içinizden geçirirsiniz. nihayetinde tokalaşma yoluna gidersiniz. teyze elini yere paralel şekilde uzatır ve öptürme pozisyonuna getirir. siz elini çoktan tuttuysanız garip bişeyler olur orda. sonra teyze ''öpmicemin hmmm'' gibi bi bakış atar. ve kızarmış bi suratla olay yeri terk edilir.
yaşanılmadan 10 sn öncesinde insanın kafasında fırtınalar kopartan eylemdir yani.
hz yakup peygamber'in oğlu yusuf peygamber'in elini öptüğü ve bunu yapma amacının da kendinden daha üstün olduğunu kabul etme amacını taşıdığı söylenir. temel olarak büyüğe saygı belirtme amacı güdülür bu davranışta.
bir elle yaşlı kişinin eli dudağa götürülmeye çalışılırken diğer elle eli aşağı doğru çekiştirip sanki karşımızdaki kişi elini öptürmek istemiyormuş izlenimi oluşturularak yırtılabilecek adettir. çoğu zaman yaşlı akraba tarafından da yutulur bu durum.
bir saygı gösterisidir normalde.bazı yaşlı teyzelerin ısrarla el öpmek denen bu hadiseyi el yedirmek şekline çevirmek gibi bir misyonla donatıldıklarını düşünüyorum. daha görür görmez elini kaldırıp ağzınıza götürenler var yahu, ne menem bir şeydir bu arkadaş!
evet, efendim, geçmişten günümüze dek sürdürülüp günümüze dek getirilmiş sevgi ve saygı göstergesi eylem. el öpmek ve el öptürmek vs. küçüklüğümüzden beri birçoğumuzun aklına nakşedilmiş bir gelenek aslında. büyüklerin eli öpülür. bu ne zaman olur, genellikle bayramlarda ortaya çıkar. küçükler büyükleri ziyaret eder, ellerini öper. hatta onların hayır duasını alır. daha çocukken annelerimiz babalarımız bu davranışı kazandırmaya çalışırlar. bayram ziyaretlerinde “öpsene kızım amcanın elini, aa ne ayıp.ikazı ile karşılaşılır. daha da inat edip, öpmücem işte. diye suratını asan çocuğu karşısında anne kızarır, bozarır. siz onun kusuruna bakmayın teyzesi, çocuk işte, deyiverir. içinden de "eve gidince görüşücez seninle, terbiyesiz." diye geçirir. hal böyle olunca el öpmek kaçınılmaz oluyor.
eskiden çocuklar büyüklerinin ellerini öpünce kimisi bir avuç bayram şekeri, kimisi ise bir avuç şeker leblebi verirlermiş. bir avuç şeker leblebi ile mutlu olurmuş çocuklar. günümüzde bunun yerini bayram harçlığı aldı tabii."elini öp, parayı al."mantığı peydah oldu. çocuklar bile artık kim daha çok bayram harçlığı veriyorsa onun elini öpüyorlar. yani iş maneviyattan çok maddiyata dönüşüverdi. çocuklukta böyle tabii, karşılığında verilen somut ödüllerle birtakım değerler çocuklara kazandırılmaya çalışılıyor. yaşımız büyüdükçe büyüklere gösterilen bu saygılı davranışın altında yatan inceliği anlamaya başlıyoruz.
başka el öpme merasiminin görüldüğü durumlar da var tabii. misal bu öğretmenler gününde bizzat yaşadığım bir durum. bir meslektaşım üç yaşındaki bir çocuğa elini öptürmeye çalıştı. çocuk öpmek istemedi. yanakları sıkıntıdan kızardı."neden elini öpmeye zorluyorsun, o daha çok küçük." dediğim zaman aldığım tepki " ben onların öğretmeniyim, tabiki elimi öpecekler. çocuklar saygıyı öğrenmeliler. biz böyle mi yetiştirildik." şeklinde oldu. yani aslında bunu bence insanların egolarını tatmin edip edememeleriyle ilgisi var.ben öğretmenim havasında ekabir tavırlar sergilemek hiç doğru değil. hani çocukları zorlamadan yetenekleri ölçüsünde eğitim verecektik. hani bizler koltuk ya da masa sevdalısı birer diktatör olmak yerine, sevgi dolu çocuklarla eşit düzeyde eğitimciler olacaktık. inanın birçoğu bunları unutuyor. çocuklar elbetteki büyüklerine saygı göstermeyi öğrenecekler, ama bunu burnu kaf dağında edasıyla tapılacak kişi konumunda yaparsan eline hiçbir şey geçmez. boşa kürek çekmiş olursun öyle değil mi?
neyse bir başka el öpme adetinden bahsedeyim sizlere. bunu bende yeni öğrendim. evlenecek kızı istemeye geldiklerinde ya da nişan töreninde önce kızın yakın bir arkadaşı ya da akrabası gelen misafirlerin elini öpmeye başlıyor. ardından gelin olacak kız gelen herkesin elini öpüyor. misafirler arasında küçücük çocukların ellerinden öpülüyor, bebeklerin ise yanaklarından öpülüyor. önden giden kız rehber konumunda. gelin olacak kız o ne yaparsa aynısını yapıyor. yahu bırakın da kız istediği kişiden başlasın, istediğini öpsün, istemediğini öpmesin değil mi? tamam saygı ve sevgi güzel şeyler, ama bunun yine yaptırım şeklinde olması bana komik geldi açıkçası.
ha bir de hani böyle sizden bir ya da iki yaş büyük kişiler ellerini öptürmek isterler ya, asıl yadırganacak durumlardan birisi de bu. hiç unutmuyorum, bir bayram günü benden iki yaş büyük bir ablam elini kaldırıp, öpmem için çeneme kadar uzattı. ikimizde yirmili yaşlardayız oysaki. aramızdaki tek fark o evli, ben ise bekarım. neredeyse yaşıtım olduğu için onun elini öpmek bana mantıklı gelmedi. elini kıvrakça kavrayıp, aşağı indirdim ve yanaklarından öpüp" bayramın kutlu olsun." dedim. adeta donup kaldı. daha sonra öğrendim ki anneme" kızına saygı gerektiren bazı davranışları öğretememişsin. elimi bile öpmedi." demiş. annem ise ; "ona mağrurlu bir şekilde elini öptürmek yerine, dost olmaya çalışsaydın çok daha iyi olurdu." deyivermiş hemen.
evet gerçekten saygı timsali bazı davranışların altında yatan niyet çok önemli. yaptığımız bir davranışın karşılığını bekliyorsak veyahut yaptığımız davranışın altında yatan niyeti kötüye kullanıyorsak o davranış gösterişte saygı olur. oysaki asıl saygı insanlara karşılıksız verdiklerimizdir. bizi biz yapan değerler, alçakgönüllükle sergilediğimiz davranışlarımızdır.