burası terör yuvası değildir, temizlenmiştir.
Suriye'de ele geçirdiğimiz yerler arasında en sıkıntılı yer bence el bab değil, afrin'dir.
el bab'ın tek sıkıntısı alınırken IŞiD'in buraya fazla önem verip hiçbir yerde göstermediği direnişi bize karşı burada göstermişti.
sonuç? el bab'ı söke söke yine aldık.
el bab yerel unsurlarının YPG veya IŞiD'den ziyade bize yakın olduğunu düşünüyorum.
ha keza azez, cerablus gibi.
Türkiye-öso kontrolündeki kent.
Halep'in kuzey giriş kapısı, eskiden Halep'in bir ilçesi.
2021 nüfus tahminlerine göre artık Suriye'nin en büyük kentlerinden birisi.
Tahminlere göre Suriye'nin 8. Büyük kenti durumunda; idlib, al haseke, tartus, dara gibi il merkezlerinden daha kalabalık.
Türkiye-öso kontrol bölgesinde de en büyük kent.
Tahmini nüfuslara göre;
El bab 130 bin,
Azez 66 bin,
Afrin 48 bin.
Radikal gruplar kontrolündeki idlib'in nüfusu ise 128 bin.
O kapıdan bir kere girdik. Artık çıkartacak güç buyursun gelsin. Vatan ettik orayı vali atadık. Yok diyen beri gelsin. PTT açtık. Belediye kurduk. idlip için de aynını yapacağız. Türkiye ye bağlı otonom bir devlet kurulabilir orada. Ardından anavatana bağlanabilir. Her şey mümbiçden sonra ortaya çıkacaktır. Afrin büyük bir sorun idi ortadan kalkıyor. Halepe de sıra gelecek. Tek sorun Rusya. Göreceğiz bakalım rus ekonomisi ne kadar dayanacak adamların durumu kötü. Biz de çok iyi değiliz ama yavaş yavaş ayağa kalktı askeriye. %70yerlilik oranı hiç fena değil. 90üstüne çıktığı gün sorun ortadan kalkıyor. Uzun menzilli füze eksiğimiz var kapatabilir isek bab dan girer halepten çıkarız. Şüphesiz balikesirli gururlandı.
▶el bab'a Bölgenin en büyük hastanesinin yapımına devam edilmekte.
▶200 yataklı olan hastanenin şu anda %50 oranı tamamlandı.
▶2018 yılının ilk çeyreğinde açılması bekleniyor. https://twitter.com/SonKa...status/932356250263871489
El Bab, Türkiye sınırına yaklaşık 30 kilometre mesafede bulunuyor. iç savaş öncesinde yaklaşık 70 bin kişinin yaşadığı bu kasaba, önemli bir sanayi merkezi olarak biliniyor.
Türkçe adı "Kapı" olan kasaba, sadece doğu ile batı değil, aynı zamanda kuzey ve güney yönlerinde de önemli bir kavşakta bulunuyor. Kasabanın nüfusunun önemli bir kısmını Sünni Araplar oluşturuyor.
El Bab, Kasım 2013'te IŞiD'in yönetimine geçti. Kürt silahlı oluşumu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), kuzeydoğuda bulunan Menbic'i aldıktan sonra El Bab'a ilerlemeyi planladıklarını açıklamış ancak bu plan daha sonra hayata geçirilmemişti. Kasaba hala IŞiD'in yönetimi altında bulunuyor.
Coğrafi konumu, El Bab'a çok kritik bir kavşak olarak stratejik önem kazandırıyor.
El Bab; Akdeniz kıyısındaki Lazkiye'den başlayarak, idlib, Halep ve Menbic'ten geçerek Irak'a doğru uzanan M4 otobanının kuzeyden gelen en önemli yollardan biriyle kesişme noktasında yer alıyor. Bu nedenle, Cerablus ile birlikte burası, IŞiD'in başkent olarak ilan ettiği Rakka ve Deyr ez Zor'a giden ana yolun üzerinde bulunuyor.
Bu hat, IŞiD'in yaklaşık 2,5 yıl boyunca kuzeyden eleman getirdiği ana güzergah oldu. Bu stratejik öneminde dolayı, bazı kaynaklar, buranın IŞiD tarafından "ikinci başkent" olarak görüldüğünü öne sürüyor.
Suriye'nin Halep ilinde bulunan bir şehirdir. Halep'in kuzeydoğusunda yer alıyor.
El-Bab, IŞiD'in kontrolü altındaki bölgelerden Türkiye topraklarına yapılan saldırılar sonrasında başlatılan Fırat Kalkanı Operasyonu kapsamında Türkiye'nin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu' nun hedefi haline geldi[3].
24 Şubat 2017 tarihi itibari ile TSK El-Bab'ı kontrolü altına almıştır.
Suriye’de savaşan neredeyse tüm güçlerin kesişim noktasında bulunan el Bab adlı küçük kasaba, savaştan önce önemli bir sanayi merkeziydi, şimdi ise en yoğun çatışmalara sahne olan bölgelerden biri.
Ancak Türkiye el Bab’da hakimiyet kurarsa, Halep’i geçen hafta hakimiyeti altına alan Suriye ordusu ile de “sınır sınıra” gelmiş olacak.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, iran ve Türkiyeli bakanlarla yaptıkları görüşmenin ardından, “Suriye'deki krizin sona erdirilmesi amacıyla siyasal sürecin canlandırılması için ortak bir bildiri üzerinde anlaşıldığını” açıkladı.
Bu anlaşmaya uyulması takdirde Suriye ile Türkiye’nin karşı karşıya gelme riski bulunmuyor.( açık konuşmak gerekirse işin bu kısım muallak ve düşündürücü)
suriye'ye ilk girdiğimizde cerablus da içinde olmak koşuluyla rahat bir ilerleme kaydettik. bunun nedeni ışid'in güçleri dağıtmak yerine ortak bir merkezde toplayıp, büyük bir savunma yapma isteğindeydi ki, bu savunma el bab kentinde gerçekleşiyor.
ışid bizi saymazsak bu zamana kadar yalnız peşmerge karşısında geri çekildi ki peşmerge topluluğu altmış bin kişilik bir büyüklüğe sahip idi.
el bab'da 3500 kadar türk askeri var. olabildiğince az şehit verilerek bölge ele geçirilmeye çalışılıyor. bir savaşta olduğumuzu düşünerek ve beş aydan fazla bir sürede duyguları bir kenara bıraktığımızda verdiğimiz şehit sayısı en az ölçüde diyebiliriz.(duyguları bir kenara bırakırsak, duyguyla konuşursak bir türk askerinin tırnağının kanaması dahi vahim bir durumdur)
el bab saldırıları sürerken türkiye'nin bölge hakkındaki düşünceleri de değişmeye başladı. tanklar ilk yürürken ''esad'ı devirmekten'' söz eden devletimiz daha sonra sağduyulu yola gelerek ''suriye'nin toprak bütünlüğünü'' koruma yanlısı olduklarını açıkladılar.
kürt koridorunu yarması bir yana bu saldırı ve atağın sınırlarımızdaki tehlikeyi savuşturduğunu da gözardı etmemeliyiz. aynı zamanda suriye politikamıza amerika ile başladık ancak rusya ve suriye ile ilerleyen günlerde ortak antlaşmalara varılacağını sezmekteyim. böyle bir durum karşısında ırak'taki yaşadığı fiyaskodan sonra amerika bir fiyaskoyla daha karşı karşıya kalacaktır.
klasik savaş ile şehir savaşı arasında dağlar hatta okyanuslar kadar fark vardır.
hatta siz sivil zayiatı olmamasını gözeten bir askeri birlik iseniz çok ama çok zordur.
muhtemel ev sayısı 30 bin üzerinden gidecek olursak eğer:
30 bin adet kontrol edilmesi gereken ve dost düşman unsur olup olmadıklarını size ateş etmeye başlamaları sonrası anlayabileceğiniz bir hedefiniz var.
yani hedefinizin ne olduğu konusunda fikriniz netleşir iken siz açık ve canlı hedefsiniz.
oldu ve bir eve 2 düşman unsurun girdiğini gördünüz!
işte o zaman iş iyice sarpa sarıyor. düşman unsur içeridekileri canlı kalkan yaptığı gibi sizi iç sorgulamaya sürüklüyor. belki içeride sivil bile yok ama siz her seferinde olduğu ile ilgili varsayımda bulunarak hareket ediyorsunuz.
bir diğer konu ise al bab hastane tepesi. yahu benim gazımı almak için her seferinde işid den alındı diye haber yapma şu mereti.
nerede ise farklı zamanlarda 10 kez ele geçirdik.
e o zaman kaybediyoruz ki ele geçiriyoruz tekrar.
hakim bölge olduğundan önemli bir yer ama hedef olarak da açık bi yer.
uzun lafın kısası sivil zayiatı gözetmeyen bir ordu birliğimiz olsa idi 1 haftadan fazla sürmeden alınırdı. iyiki öyle bir ordumuz var.
Bataklığa dönmüş kasabadır . Üstten vuruyorsun alttan çıkıyorlar alttan vuruyorsun yerin dibine iniyorlar. Siviller olmasa bu kadar sürmezdi bile ama ... Türklükte yok öyle karaktersiz savaş işte .
Şimdiye kadar sapanla vursak indireceğimiz kasabadır.
Ama ne hikmetse artık bu olmuyor. Adamlara mermi sıkmak yerine tükürüyorlar mıdır nedir anlamadım.