turgut uyar'ın "eylül toparlandı gitti işte, ekim falan da gider bu gidişle" dizelerindeki gibi ekim de gitti sayılır. ekim ayı 18 olmuş. o nasıl 18 gün ? sanki 2 günde ekim ortasına geldik.
Şehirde çok yeniyim, ürkeğim, tedirginim, acıdan uyuyamıyorum, acı dediğim aşk acısı ama öyle böyle değil. Düşünmeden uyumak için efes ekstra içiyorum her gece, bir şekil uyuyorum ama sabaha karşı ağlayarak uyanıyorum falan, tam bi zavallıyım. Bir kız var, hep o tutmuştur ayakta o dönem, ben hep bir umut hep ağlamaklı. Kız beni götürdü bir falcıya, kadın diyor bana Ekim'e kadar dönecek sana, ben nasıl bir zavallıysam, hemen toparladım, tabi dönecek bekliyorum, eminim, hazırım. O umutla normale döndüm kendimi toparlamışım farketmedim, Ekim geldi, gün saydık hatta saat saydık dönmedi, bir çeşit totemdi belki, tutmadı. Ama ben büyümüşüm o arada, ilk kabullenişimdi belki bir gidişi, sonra dedim emannnn gelirse ekime kadar. O kız arkadaş şimdi çok uzaklarda, Ekim'i hala böyle anarız, gençlik işte.