roman okuma alışkanlığı edinmemi sağlayan kitaptır. ilk 100 sayfasında olayların gelişimi anlatıldığı için biraz sıkabilir, ama kalan 400 sayfayı nasıl okuduğunuzu anlamazsınız. bu kitaptan sonra serinin devamı olan '' ateşle oynayan kız '', daha sonra son kitap olan '' arı kovanına çomak sokan kız '' gelir.
öncelikle uzun zamandır, bu kadar sürükleyici kitap görmedim. gerilim romanı diyebiliriz. Ben ilk iki kitabını ve filmini izledim ki. Geç kalmışlık hissine yine yeniden kapıldım.
-kitaplar mükemmel, film idare eder derece diyelim.
-eserde bol bol ikea reklamı yapılmakta.(tek itici tarafı.)
-kitabın ismine bakılmadan direkt alınmalı.
günler sonra gelen düzeltme; üçüncü kitabı da efsane.
bol bol sex sahnesi olan uyarlama filmdir. romanın kendisinde de bu kadar uzun anlatıyor mu acaba diye merak ediyorum. elemanın biri ejderha dövmeli kızımızı baya bağırttıra bağırttıra yatağa bağlıyor sonra intikam için elemanın dötüne cop sokuyor falan. sonunda bir katil aranıyor bu kadar porno içinde.
uzun bir film sex sahnesi bol koyup dikkati bozmamak amaçlanmış.
filmi bildiğimiz konulu pornodur efenim.
not: ulan az kalsın filmine girecektim babamla. allah tan konusunu okuyup saçma olduğunu söyleyince tesadüfen de olsa girmedik filme.
Kitaplar kendini çok içine çekiyor. elinizden bırakamıyorsunuz. hem isveç yapımı hem de amerikan yapımı olan filmlerini izledim. amerikan yapımı olanı daha profesyönel buldum. ama çok ciddi eksikler vardı. kitaplarda her türlü detay var. alın kitabını okuyun, o daha iyi. filmde her şeyi anlayamıyorsunuz.
kitapların içerdiği ayrıntı ve olay örgüsü ne isveç yapımı olan ejderha dövmeli kız, Ateşle Oynayan Kız , arı kovanına çomak sokan kız filmlerinde ne de hollywood'un ejderha dövmeli kız filminde tam olarak anlatılamadığı için filmleri konusunda başarısız ama kitapları konusunda mükemmeldir.
filmi izlemek isteyenlere tavsiyem önce kitaplarını okuyun. çok sürükleyici olduğu için 3 kitabı bitirmeniz maksimum 15 gününüzü alır.
eğer kitapları okumadan izlerseniz çok şey kaçırırsınız.
Bir solukta okunabilecek romanlar arasındadır. Başta isminden dolayı "peh! bu ne be?!" tarzı düşüncelere yol açsa da kurgusuyla sizi çeken bir kitap. Lisbeth'den fazla Mikael işlenmiş ama bu 2. ve 3. kitaplara hazırlık aşamasıymış gibi duruyor ve bir romanın film uyarlaması her zaman ki gibi hiç ama hiç güzel olmamış.
*spoiler--> bu kadar işimin arasında kitabını okumak durumunda kalıcam..
ayrıca filmde herkes pofur pofur sigara içiyor, fena sigara yasağı propagandası yapılmakta, kitaba hemen bakmam lazım..
kitaba bakmalıyım.. spo
izahat: yukarıdaki düşünceleri oluşturmuştur film efenim. *
kitabını okumadım fakat okumayı düşündüğüm bir eser.
Özellikle film de oynayan kız çok doğru bir seçim. Filmin tek kötü yanı bazı konuları çok uzatmışlar.
ama genel olarak güzel bir film.
filmi kitaba göre yetersizdir. Çok fazla yer atlanmış gibi. Öyle basit olaylarda değil konuya direk bağlantısı olan olaylar. Fakat filmde tasarladıkları Lisbeth Salander olmuş. Ancak bu kadar olurdu. En büyük artısı bu filmin.
kitabı da filmi de nefistir nerdeyse birbirlerini tamamen yansıtırlar. lisbeth salander'ın noomi rapace'ten başkası olamıycağını düşündüğüm için amerikan versiyonu kafadan şansını kaybetmiştir gözümde. ne lüzumu vardır.
kitabının mükemmelliğiyle filminin berbatlığının doğru orantılı olduğu hikayedir. 'en iyi uyarlamalardan biri' yorumunu yapan insanlar, kitabını nereleriyle okumuşlar, çok merak ediyorum. bu kitabın en öne çıkan özelliği, detaylara önem verilmesidir. en başta çok anlamsız, gereksiz duran detaylar, daha sonra can alıcı noktalarda kilit rolü üstlenmektedir. doğru bir muhakeme yapabilmek için, kitabı bitirdikten hemen on dakika kadar sonra, filmi izlemeye başladım. ilk yirmi dakikasına kadar dayanabildim. o yirmi dakikada, kitapla uyuşmayan o kadar çok şey var ki. aklımda kalan en önemlisini de yazayım.
mikael blomkvist'in milennium'dan ayrılışı öylesine anlamsızlaştırılmış ki filmde. ulan hikayenin en sonunda, bu adamın dergiden ayrılış şekli, milennium'un düze çıkabilmesi için bir manevra zaten. kitapta, mikael milennium'dan kendi kararıyla ve erika'yla yapılan onca tartışmadan sonra ayrılıyorken; filmde, sikik sokuk bir ofis elemanının sözü üstüne ergenler gibi gazete binasını terk ediyor herif. arkasından da erika koşuyor, bir iki gözyaşı, sonra basıp gidiyor herif hedeby'ye.
kitabı okumadıysanız filmini hiç izlemeyin. ben böyle boktan bi' uyarlama daha görmedim.
''bu ne lan, o kadar övülen, 22-23 milyon satmış kitaba bak'' diyebilirsiniz. alın adam akıllı kitabı okuyun. hatta filmi hiç izlemeyin.
serinin 2. ve 3. kitaplarının sinema uyarlamaları farklı bir yönetmen tarafından çekilmiş. onlar hakkında bir bilgim yok. ayrıca spoiler vermeden kitabı anlatan yazarların acilen spoiler vermesini öğrenmesi gerek.
Kitabı ilk bölümlerde biraz sıkıcı gelse de bir sonraki bölümde lisbeth salander ismini gördüğümde çabucak oraya geleyim diye hızla okuyup bitirmiştim. Filmi sık sık kitaptaki kalıpların dışına çıkıyor , bana kalırsa.2.5 saatlik film daha güzel olabilirdi. Kitabı kadar sarmadı beni.
Mesela kitapta Anita Vanger Londra'da yaşıyordu, ölmemişti. Harriet'i de Anita'nın telefonlarını dinleyerek bulmuşlardı. Ancak filmde anita ölmüş olarak gösteriliyordu. internetteki kayıtlardan harriet'i buldular. Aynı şekilde o penceredenin önünde duran kızın kim olduğu tam bir muammaydı. Kitabın ortalarında anita'nın kız kardeşi ( şuan adı aklıma gelmedi ) olduğunu sanmışlardı. Ancak daha sonra anita'nın kız kardeşinin anita'ya çok benzediğini keşfetmiş ve onun anita olduğunu anlamıştı. Ayrıca Mikael Anita'nın kız kardeşiyle yatmıştı. Bunlar filmde yok. Filmde anita ile harriet'ı birbirine benzer hale getirmişler. Ayrıca mikael filmin sonunda martin'den şüphelenip onun garajına bakarken martin tarafından yakalanıyordu. Filmde ise daha farklı. Lisbeth ile çalışmaya başlamaları da farklıydı.
