iskender pala'nın şu an için son romanı. romanın tarihsel temasını anladığım kadarı ile barbaros hayrettin paşa' nın muradi adındaki bir reisine yazdırdığı gazavat ı hayreddin paşa adlı gazavatnamesine dayanıyor. romanı bize anlatan seyid muradi ile gazavatnameyi bize yüzyıllar önceden yazmış muradi reis sadece isim benzerliği taşıyor sanırım. çünkü romandaki muradi'ye bir takım farklı kimlikler de yüklemiş pala. bu kadar yazmış iken romanı beğenmediğimi belirtmek isterim. 21. yüzyıl olmuş ama hala kavuşamayan aşıklar romanları edebiyatımızda yer işgal ediyor. bu artık gını getirdi bana. bu ne klasik bir konudur arkadaş ya. sonra bir de heykel meselesi var, kitabın sonuna kadar hayatın sırrını öğrenecekmiş gibi bekliyoruz fakat heykelin ne dediğini zaten rahip daha kitabın ikinci bölümünde zaten bize söylemiş meğersem. hayreddin paşa adeta bir yan kahraman kalmış. bir de edebiyatçılar bir romanı neden karakter bakış açısıyla anlatır ki yani şu kitap barbaros'un hayatını tanrısal bir bakış açısıyla anlatsa ne kadar süper olurdu. roman mı, anı defteri mi, günlük mü belli değil. her şeyi biz mi söyleyelim arkadaşım.
gecen gun arabanin birinde yuksek sesle calan hakan peker sarkisi, adam hala doksanlarda yasiyor. en guzelini yapiyor, birkac dakika sonra ayni yuksek seste baska bir arabadan demer akalin sarkisi duyarak beni doksanlar ruyamdan uyandiran adama da sevgilerle.
iskender palanın barbaros hayrettin paşayı anlattığı ve benim okumayı henüz bitirdiğim son romanı. her zaman ki gibi iskender pala cinayetler, savaşlar, padişahlar ve krallar arasındaki çekişmeler ve türlü entrikalarla bezediği kitabında aşkı yabana atmamış. bir yandan hızır reisin barbaros olma hikayesini anlatırken öte yandan saint alkala ile billurenin aşkını anlatmış. ve galiba barbarosa biraz haksızlık etmiş. çünkü birbirlerine itiraf etmeden ama genede birbirinin aşkından 25 yıl boyunca şüphe duymadan birbirini bulmayı umut eden iki sevgilinin hikayesi o kadar içine alıyor ki insanı barbarosun hikayesi biraz duvar süsü gibi kalıyor. eski bir deniz subayı olmasından mıdır nedir? iskender pala sanki bütün denizcilik terimlerini kitaba serpiştirmiş. fakat bu dile yabancı olan okuyucu hikayeden kopup acaba bu ne manaya geliyor telaşına kapılabilir. ben kapıldımda ondan söylüyorum. hasılıkelam kesinlikle okumaya değer bir kitap. keşke kitabın sonuna doğru heyecan düşmemiş ve son satırlar akıp giden fragman mahiyetinde olmamış olsaydı. bide 1. baskı 100.000 adet yazısı kapağa yakışmamış.