efrasiyab ın hikayeleri

entry39 galeri0
    26.
  1. kitabın 204. sayfasında hikayelerin anlatılış amacının bir özeti var.
    kitapta şu ana kadar 3'er hikaye anlattılar. ilki korku ile ilgiliydi. 2.si din ve 3.sü aşkla ilgili.
    "her insan ancak bilmediği şeyden korkar. korkusunu yenmek için bilmek ister. fakat bilmesi için araması gerekir. işte, din de bu arayış değil midir? bununla birlikte, eğer insan bir şeyi arıyorsa, onu bulmuş ve ona kavuşmuş da değildir. kavuşamadığı şeye erişmek için can atar. eh! bu da aşktır işte! kısacası yolumuzu şaşırmış değiliz. korkudan arayışa, arayıştan ise aşka geçtik."
    bir sonraki konu ise cennet olacak. bakalım orada neler var?
    2 ...
  2. 27.
  3. kısa sürede bitirdiğim kitap.
    kitabın ana teması yaşam ve ölüm nedir sorusuna cevap bulma arayışı idi. ölümle, ölmek üzere olan ihtiyarın bir atışması tarzında hikayeler eşliğinde akıp gitti kitap.
    sırasıyla hikayeler anlatılırken bir yandan da ölüm uzun ihsan efendi'yi öldürmek üzere arıyordu.
    hikayeler önce korku teması ile başladı, sonra sırasıyla din, aşk ve sonunda cennetle bitti. en beğendiğim hikaye dünya tarihi oldu ama aslında hepsi de güzel hikayelerdi.
    cennet hikayesinde ihtiyar kırmızı başlıklı kızı, ölüm ise süperman'i öykünme aracı olarak kullanmışlardı. gülerk kent ayrıntısı hoştu.
    ihsan oktay anar'ın espri yeteneğini çok fazla hissedebildiğimiz bir kitaptı. hemen her öykü de ironiler, istihzalar görmek mümkündü. bu özelliğini göstermesi bakımından da diğer kitaplardan daha farklı bir anlayışı vardı.
    okuduğum diğer 3 kitap osmanlı döneminde geçerken bu kitap günümüzden 30 yıl önce geçiyordu ama içinde anlatılan hikayeler çoğunlukla yüzyılın ilk yarısında geçmekteydi. fakat bu noktada birşey dikkatimi çekti.
    kullanılan dil ve hikayenin geçtiği dönem bazen belli belirsiz bir huzursuzluk yaratıyordu. oktay anar'ın dili önceki kitaplarda tam anlamıyla osmanlıca ve terimler hakimiyeti altında iken bu kitap da daha modern bir dil göze çarpıyor ama bazı hikayelerde dönem dil konusu yadırgatıcı olabiliyordu.
    cennete çocuklar gider önermesi ve gülümsemeyen cennete gidemez önermesi kitabın sonunda vurgulanan önermelerdi.
    Alfred Hitchcock'un kendisini her filme yerleştirmesi gibi ihsan oktay anar da kendisini kitaplarına yerleştirmeyi seviyor. bu durumu bu kitapta da gördük.
    3 ...
  4. 28.
  5. --spoiler--
    "cenneti görmemiz için gözlerimizi açmamız değil, belki de kapamamız gerekir.."
    --spoiler--
    3 ...
  6. 29.
  7. --spoiler--
    ölüm hikayesini bitirdikten sonra cezzar dede şunları söyledi:

    - oyunumuza nasıl başladığımızı hatırlıyorum: önce birer korku hikayesi anlatmıştık. ancak, korku ruhumuzda pek yer etmediği için, daha sonra birer dini konu seçtik. şimdi ise aşk hikayelerimizi anlatıp bitirmiş bulunuyoruz. anlamadığım şu: biz buraya nasıl geldik?

    bunun üzerine ölüm, ihtiyara şöyle cevap verdi:

    - her insan ancak bilmediği şeyden korkar. korkusunu yenmek için bilek ister. fakat bilmesi için araması gerekir. işte, din arayış değil midir? bununla birlikte, eğer insan bir şeyi arıyorsa, onu bulmuş ve ona kavuşmuş da değildir. kavuşamadığı şeye erişmek için can atar. eh! bu da aşktır işte! kısacası, yolumuzu şaşırmış değiliz. korkudan arayışa, arayıştan ise aşka geçtik. hikayeleri anlatırken, elimizde olmadan seçtiğimiz üsluba bakılırsa, daha önce geçtiğimiz yerlerden tekrar geçmiş bulunduğumuz kesin. çünkü bu üç duyguya da çok aşına görünüyoruz. ne korku, ne arayış, ne de aşk bizi şaşırtıyor. bu duygular, gönlümüzde çoktan dinmiş fırtınalar gibi. benim için bu durum fazlasıyla alelade. ama senin için fevkalade gözüküyor. arayış bitince, aranan şey artık bir kez bulunduğu için, korku da aşk da biter.

    ihtiyar ise, cevabı hemen yapıştırdı:

    - işte o zaman meşk başlar!

    ölüm bozulmuştu. çünkü ona göre bir ruhu kasıp kavuran fırtınanın dinmasi, duygusuzluk ve
    kayıtsızlıkla sonuçlanırdı. bu yetmiyormuş gibi ihtiyar, sözlerine şunu ekledi:

    - zaten cennet de budur!

    sanki beklemediği bir şey daha işiten ölüm'ün dikkatle baktığı ihtiyar, şu son sözü de
    söylemeden edemedi:

    - ... ve gülümseyen herkes cennete bakıyor demektir.

    bunun üzerine ölüm, binyıllardan sonra ilk kez yutkundu.
    --spoiler--
    2 ...
  8. 30.
  9. 1997 yılında iletişim yayınlarından çıkan ihsan oktay anar' ın 2. kitabı.
    0 ...
  10. 31.
  11. ihsan oktay anar' ın diğer kitaplarında olduğu gibi gıdım gıdım okuduğum kitabı. hızlı okumaktan korkuyorum ben bu adamı nedense. sanki çabuk bitince etkisi hemen geçecekmiş gibi. yine hikayelerinde ya kahramanların karşısındayım ya da arkalarından takip ediyormuşum hissine kapılıyorum. okumamak çok büyük bir eksiklik.
    3 ...
  12. 32.
  13. Ölümle ilgili şöyle bir şey geçmekte, ağır spoiler var ona göre;

    --spoiler--
    Ebedi bir uykuda, ebedi düşler vardır. Cennet, düşlerin olduğu yerde değil midir? Sadece, bir düş bitip diğeri başlayacak.
    --spoiler--

    hoş hikayeleri olan kitap. başta zorlanıyorsunuz okumakta üsluptan dolayı lakin sonrasında ihsan oktay anar anlatımı diye bir farklılık olduğunu keşfedip devam edebiliyorsunuz.
    0 ...
  14. 33.
  15. uzunum ihsanım efendimin önünde eğililesi tespitleri ve müthiş sentezleriyle yoğurduğu 2. kitabı, benim ise tüm kitapları içerisinde okuduğum 5. kitabı.

    --spoiler--
    cennetin katları olmuş mahalle, elin süpermeni olmuş gülerk(sabri nin s si nereden aklına geldi be adam), stradivarius olmuş usturadavarus.
    --spoiler--

    sen var ya ne içten esprili bir adamsın seen. sana diyorum. yardın yine alttan alttan bizi gülmekten. anadolu insanının o saf sıfatı altında yatan muzip, fesat, çıkarcı huylarını nasıl da gözlemlemişsin. ellerinden öperim.
    2 ...
  16. 34.
  17. Başka bir yazarın muhtemelen, her hikayesinden ayrı bir roman çıkartacağı; ihsan oktay anar'ın yaratıcı yazarlık yeteneğinin nasıl engin nasıl tükenmez bir hazine olduğunu gösteren kitap.
    2 ...
  18. 35.
  19. içinde öyle espriler vardır ki sesli gülersiniz, etraftakiler buna bir anlam veremez, yadırgar; zira kitap okuyanlar zararsız tiplerdir.
    1 ...
  20. 36.
  21. okuduğum son uzun ihsan efendi kitabı. böylece bütün kitapları bitirdim. 8 hikayeden oluşan kitaptaki bazı hikayeleri çok sevdim, bazılarını sevemedim. kafamda bir sıralama yaparsam sanırım efrasiyab'ın hikayeleri ihsan oktay anar kitapları arasında son sıralarda yer bulacak.

    puslu kıtalar atlası ve suskunlar ilk sırada, amat onların ardından geliyor. kalanlar kendi arasında yarışır.
    5 ...
  22. 37.
  23. ihsan oktay anar'ın 3. kitabı. ölüm meleği ve cezzar dede'nin karşıklı hikayelerinin anlatıldığı ve her bir hikayenin ayrı ayrı eşsiz öykü niteliğinde olan kitap.
    0 ...
  24. 38.
  25. arkadaşımın ısrarla okumamı istediği kitaptır.

    Yukarıda yazılanlardan ötürü
    okumuş kadar oldum * elbette kırmayacağım kendisini.
    1 ...
  26. 39.
  27. Okumakta olduğum kitap. Dil ve içeriği çok güzel. Ekşide eleştirenler olmuş ama bence büyük haksızlık. Puslu Kıtılar Atlası kadar olmasa da hakkını vermek gerekiyor. Yazarımız gerçekten kaliteli ve daha çok okunmayı hak ediyor.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük