bugün

william h.mcneill'in kitabı. türkçe olarak ilk baskısı 1985'de yapılmış
olsa da halen yeni baskıları yapılan ve satan bir kitap. en önemli özelliği
tek bir cilde dünya tarihinin sığdırılabilmiş oluşu.
uluslararası ilişkiler bölümlerinde genellikle ilk sene okutulan çerez(!) ders.
içerisinden savaşları çıkardığımız zaman geriye ne kalacağını merak ettiğim ders kitabı.
ntv yayınlarından çıkmış müthiş bir baş ucu kitabı. uygarlıkların doğuşundan 21. yy'a kadar yaşanmış en önemli olayların modern bir dille anlatıldığı sıkıcı tarih kitapları klişesini yıkmış okunası bir kitap.
Savaşları Çıkarsınlar Geriye Hiç bir şey kalmaz.
http://www.dunya-tarihi.com/ diye bir site var şimdi...

itü mezunu bir çift yapmış yoksa yazmış mı desem daha doğru...

19 cilt var..hepsi ücretsiz...

yazarların önsözünden bir kesit :
..Okuyacağınız kitap, kendimizi aradığımız kitaptır. Olaylar zamanda dikey değil yatay incelenmiştir. Tarihten alınacak ders çoktur. Ama en önemlisi “ insan ne ekti ise kendi ekmiştir. insan ne ekti ise onu biçmiştir “.
Unutulmasın, tarih gösteriyor ki, iyi veya kötü her yapılanın sonuçlarını yapanlardan fazla gelecek nesiller görürler.

Arda Kısakürek
.Çalışmamızda kullandığımız yol her araştırmada takip edilen yoldan da çok farklı değildir. Öncelikle, kaynak kitaplar, makaleler, yazılı ve görsel muhtelif dokümanlar, sanat eserleri vb… kısaca birçok tarihi, felsefi, teolojik, sosyolojik, coğrafi, astronomik, fiziki eser ve bilgiler kullanılmıştır. Çalışmamız güncel tabiri ile popüler tarih denemesidir.

Evin Kısakürek

tarih meraklıları ücretsiz olarak tüm kitapları siteden indirebilirler. yazarların maddi bir beklentisi yok, tek arzuları sitenin duyulması.
http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnya_tarihi

Dünya tarihi, dünyanın çeşitli yerlerindeki insanların yüzyıllar boyunca geliştirdikleri uygarlıkların öyküsüdür. Bu öykü çeşitli madde başlıkları altında anlatılmıştır. Dünya tarihine ilişkin bilgiler, ayrıca ülkelere ilişkin maddelerin tarih bölümlerinde, ünlü kişilerin yaşam öykülerinde, savaşlar,çarpışmalar, keşifler, siyasal ve toplumsal hareketler, dinler gibi tarihsel olaylarla ilgili maddeler bulunabilir. Hititler, Asurlar, Aztekler ve inkalar gibi başka bazı halkların belirli dönemlerde egemen oldukları, bir süre sonra ise yok oldukları gözlenmektedir.
2 dakikada dünya tarihi diye bir toparlama yapalım. bunu okumanız ne kadar sürer bilemem ama kelime kelime aktarmaya çalışacağım. tabi ki daha eski tarihleri biraz daha üstünkörü geçip yakın tarihte daha detaylı başlıklar kullanacağım. es geçilenler illa ki olacaktır. haydi bakalım:

güneş
toz bulutu
dünya
dinozorlar
mamutlar
garip hayvanlar
ilk insan
taş devri
taş bakır devri
maden devri
bakır devri
tunç devri
demir devri
ilk çağ (yazının icadı)
batı roma imparatorluğu
hristiyanlığın doğuşu
kavimler göçü
islamiyetin doğuşu
kiliselerin ayrılması
magna carta
yüzyıl savaşları
istanbul'un fethi
küreselleşme hareketlerinin başlangıcı
protestanlığın doğuşu
rönesans
reform
imparatorlukların yükselişi
fransız devrimi
milliyetçiliğin yükselişi
ulus-devletlerin ortaya çıkışı
1. dünya savaşı
osmanlı'nın çöküşü
kolonileşme hareketleri
faşizmin yükselişi
büyük buhran
hitler'in yükselişi
2. dünya savaşı
liberalizmin yükselişi
iki kutuplu dünyanın başlangıcı
soğuk savaş
birleşmiş milletler'in kuruluşu
israil'in kuruluşu
nato'nun kuruluşu
komünizmin yükselişi
çin devrimi
ortadoğu'da israil karşıtı hareketler
arap-israil savaşları
iran devrimi
sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği'nin yıkılışı
soğuk savaş'ın bitişi
iki kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçiş
1. körfez savaşı
internet çağı
galatasaray uefa kupası'nı aldı (bizim uefa kupamız var!)
11 eylül saldırıları
2. körfez savaşı
2002: tayyipli yılların başlangıcı şeklinde editlenmesi gereken tarihtir.
Geçmiş tarihi okuyup dünyada oluşan gelişimleri öğrendikçe fikrinizin gelişebilir olduğunu ve diyalektik tarih gelişiminin sıralamasında görebileceğiniz konuların birbirine bağlı olarak ilerlediğini görebilirsiniz.
1. I. DÜNYA SAVAŞI (1914–1918): Bu konu daha
önce ayrıntılı olarak işlenmiştir.
Monroe Doktrini (ABD’nin Yalnızlık Politikası):
ABD Başkanı James Monroe, 1823’te Monroe
Doktrini olarak bilinen prensiplerini yayımlamıştır.
Bu doktrin Amerikan siyasetinin adeta değişmeyen
anayasası olmuştur. Monroe Doktrini, ABD’nin
dünya siyasetini açıklığa kavuşturmuştur.
Avrupalı Emperyalist devletler, Avrupa’da yaşanan
gelişmelere ABD’yi de çekmek istemişler, ancak
ABD kendisini bu gelişmelerin dışında tutmaya
çalışmıştır. Ayrıca, Avrupalıların Amerika’daki
sömürgelere karışmalarını önlemeye çalışmıştır.
2. SSCB’NiN KURULUŞU: SSCB, Rus Çarlığı’nın
1917’deki Büyük Ekim Devrimiyle (Bolşevik
ihtilali) yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde
kurulan ve 1991’e kadar varlığını sürdüren devlettir.
* Avrupa’nın doğusundan, Asya’nın kuzeyine kadar
yayılan SSCB, son yıllarında yüz ölçümüyle
dünyanın 1.si, nüfus bakımından da 3.sü idi.
Sovyet Rusya’nın sınırları içinde farklı dine ve etnik
yapıya sahip toplumlar yaşamaktaydı. Bu nedenle
ideolojik ve kültürel dönüşümle bölgede hâkimiyet
sağlamaya çalıştılar. Bu amaçla da Marksizm’i
yayarak amacına ulaşmaya çalıştı.
Bolşevik ihtilalinden sonra Rusya’da Sosyalizm
rejimi ile Totaliter (baskıcı) tek parti diktatörlüğü
kuruldu. Bu diktatörlüğe karşı iç savaş çıktı. (1922’ye
kadar sürdü). Sonuçta Lenin’in başında bulunduğu
Komünist parti tartışılmaz güç haline geldi.
*Marksizm? Komünist bir ideolojik akımdır.
Sınıfsız bir toplum yaratmak ister. Özel mülkiyete
dayalı üretim biçimlerini tamamen ortadan
kaldırılması gerektiğini savunur.
Lenin’in 1924’te ölümünden sonra başa geçen
Joseph Stalin, uzun vadeli bir ekonomik planlamaya
yöneldi. Stalin, bir dizi 5 yıllık kalkınma planları
uyguladı. Stalin, tarım devrimini gerçekleştirme
amacı ile köylülerin topraklarını makinelerle
donatmış, daha sonra birleştirerek büyük çiftlikler
haline getirmiştir (Kollektifleştirme Politikası).
3. SSCB iLE iLiŞKiLERiMiZ: Brest-Litowsk
Antlaşması ile savaştan çekilen ve aldığı yerleri
(Kars-Ardahan-Batum) geri veren Rusya, bu yönüyle
Kurtuluş Savaşı başladığı dönemlerde Anadolu’da
yayılmacı bir siyaset izlemediğini göstermişti.
Rusya’daki Komünist yönetimi, kendileri için
tehlikeli bulan itilaf devletleri ise, I. Dünya
Savaşından sonra Sovyet Rusya’ya karşı saldırgan bir
politika izlemeye başladılar. Bu nedenle Sovyet
Rusya, itilaf Devletlerinden gelebilecek saldırılara
karşı sınırlarını güvence altına almaya çalıştı. Bu
arada TBMM de, hem Kafkas sınırını güvence altına
almak hem de Kurtuluş Savaşında işgalci itilaf
Devletlerine karşı Sovyet Rusya’dan destek almak
amacıyla diplomatik girişimlerde bulundu.
? TBMM ile Sovyet Rusya arasındaki diplomatik
girişimler nelerdir?
4. ORTA ASYA TÜRK TOPLULUKLARI
Basmacılık Hareketi (1917–1936):
1917 ihtilalinden sonra Sovyet Rusya, Orta Asya’da
Türk kültürünü yok edip yerine Sovyet kültürünü
getirmeye çalıştı. “Temizleme Hareketleri” ile
potansiyel Türk liderlerini öldürtüp yerlerine Rus
yöneticiler atadı. Orta Asya halklarını fakirleştirip
kendine bağımlı hale getirdi. Ya da onları Sibirya’ya
zorunlu göçe zorladı, yerlerine Rusları yerleştirdi.
Böylece homojen bir toplum oluşturmaya çalıştı. Bu
gelişmeler üzerine Özbek, Türkmen, Kırgızların
çoğunluğunu oluşturduğu Türk ve yerli Müslüman
halklar, Sovyet Rejimine karşı 1917’de ilk önce
Türkistan’ın öncülüğünde 1936’ya kadar aralıklarla
süren bağımsızlık mücadelesine başladılar.
Basmacılık Hareketi, Orta Asya’nın tam bağımsızlığı
ve islam’ın korunması adına başlatılmış ve 1936’ya
kadar sürmüştür. Sovyet Rusya, dünya kamuoyuna
bu hareketi önemsiz bir olay gibi göstererek
mücadeleye katılanları basmacı, basan veya
haydutluk eden anlamında “Basmacılık Hareketi”
olarak tanıtmıştır.
ZEKi VELiDi TOGAN (Tarih Yazan ve Yapan):
Enver Paşa gibi Zeki Velidi Togan da 1920–23
yılları arasında Türkistan’da Basmacı Hareketi’nin
içinde yer almıştır. Zaten Türkistan Milli Birliği’nin
kurucusu ve ilk başkanıdır. Yine ismail Gaspıralı ve
Yusuf Akçura da Orta Asya’daki Türklerin, politik
ve kültürel haklarını elde etmesinde etkili olan
kişilerdir.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
1
Uyarı: Bolşevikler, bu hedeflere Komünist Parti,
Gizli Polis Örgütü ve Kızıl Ordu ile ulaşmaya
çalıştılar.
KPSS/TARiH 1. ÜNiTE - 20.YY BAŞLARINDA DÜNYA
5. Orta Doğu’da Manda Yönetimlerinin Kuruluşu:
Orta Doğu, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının
kesişme bölgesidir. Burası tüm Semavi dinlerin ortaya
çıktığı bölgedir. Ayrıca bu dinler için kutsal sayılan
topraklar ve mekânlar bu bölgede bulunmaktadır.
Bölgenin önemi siyasal açıdan duyarlı bir bölge olması
yanında, son yüzyılda bulunan petrol rezervlerinden
de kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Avrupa
devletlerinin çıkarlarının çatıştığı bir bölge haline
gelmiştir.
iNGiLiZ VE FRANSIZLARIN ORTADOĞUYU
YENiDEN YAPILANDIRMASININ NEDENLERi:
a) Orta Doğu petrollerini ele geçirmek istemeleri
b) Siyasi istikrarı sağlanan ve petrollerini kullanarak
ekonomik refaha ulaşan Arapların, Emperyalist
ülkelerin çıkarlarını tehdit edeceği düşüncesi
c) Emperyalist devletlerin, Arap topraklarında
istikrarsızlığın sürmesini sağlayarak Orta
Doğu’yu yönlendirmek istemeleridir.
Arapları bağımsızlık vaadi ile kandıran ingiliz ve
Fransızlar, I. Dünya Savaşından sonra Sykes-Picot
Antlaşması doğrultusunda Ortadoğu’yu ve Afrika’yı
siyasi ve ekonomik çıkarlarına uygun olarak
cetvellerle ve sınırlar arasında geniş boşluklar
bırakarak yeniden çizip bu topraklarda manda
yönetimleri kurdular.
Orta Doğu’da Manda Yönetimleri
Not: Manda altına girmeyen ülkeler hangileridir?
6. UZAKDOĞU’DA YENi BiR GÜÇ: JAPONYA
Meiji Restorasyonu:
Bu dönemin önemi Japon modern tarihinin
temellerinin atılmasıdır. 1868 Meiji Restorasyonu ile
yeni bir dönem başlamıştır. imparator Meiji,
Japonya’da feodal rejimi ortadan kaldırdı, mutlak
monarşi yerine meşruti monarşi yönetimini getirip
yeni bir anayasa yaptı. Batıdan akademisyen-uzman
ve teknisyen getirterek çalıştırmaya başlayan Japonya,
kendi uzmanlarının da batıda eğitilmesine önem verdi.
Böylece Japonya 25–30 yılda teknik ve teknolojik
olarak dünya arenasında söz sahibi olmaya başladı.
Sonuç: Meiji dönemi, Japonya’nın modern ve güçlü
bir devlet haline gelmesini sağlayan gelişmelerin
temelini oluşturmuştur. Bu dönemde Japonya, Batının
yüzyıllar içinde kurduğu modern sanayileri bürokratik
ve politik kurumları 20–30 yılda oluşturmayı
başarmıştır. Bu durum Japonya’yı büyük
devletlerarasına sokmuştur.
ABD’nin Uzakdoğu Politikası:
I.Dünya savaşından sonra Monroe Politikasına geri
dönen ABD, daha çok uzak doğu ile ilgilenmeye
başlamıştı. Çünkü I. Dünya Savaşından karlı çıkan
Japonya uzak doğuda yeni bir güç olarak bölgede etkin
bir rol oynamaya başlamıştı (Yayılmacı hareketlere
girişen Japonya, Almanya’nın uzak doğudaki
sömürgelerinin bir bölümünü ele geçirmişti). Böylece
ABD için bir rakip ülke olmuştur.
7. 1929 DÜNYA EKONOMiK BUHRANI VE
DÜNYAYA ETKiLERi:
Dünya Ekonomik Buhranı, Amerika’da 1929’da New
York Borsasının çöküşü ile başlayan ve etkileri on yıl
boyunca dünyada devam eden ekonomik krizdir.
Krizin nedenleri şunlardır:
a) ABD ekonomisinin %50’sinin 200 kadar
Holding’in kontrolünde olması ve bir tanesinin
dahi batmasının ülke ekonomisini etkilemesi
b) Bankaların kötü yapılanmış olması, mali yapıdaki
yasaların yetersizliği (bankaların ölçüsüzce verdiği
kredilerin engellenememesi)
c) ABD’nin tüm dünyaya kredi veren tek ülke olması
ve bu konuda büyük hatalar yapması (dünya
devletlerine verdiği kredileri geri alamaması)
d) ABD Başkanı Hoower yönetiminin zafiyeti ve
ekonomi alanındaki tecrübesizliği
Yatırımcıların 21 Ekim günü ellerindeki hisse
senetlerini satması ve bunun sonucunda ortaya bir
panik havası “Kara Perşembe” olarak anılan 24
Ekim 1929 Perşembe günü New York borsasının
çöküşüne yol açmıştır.
Dünya ekonomik krizi başta Kuzey Amerika ve
Avrupa olmak üzere tüm dünyayı ekonomik açıdan
olumsuz etkilemiştir. Bu bunalımdan en çok etkilenen
devlet Almanya olmuştur.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
ingiltere Fransa italya ispanya israil
Irak-Ürdün Suriye Libya Fas Filistin
Filistin-BAE Lübnan
Kuveyt-Katar Tunus
Umman-Aden Cezayir
Sudan Fas
2
Uyarı: “Doğunun ahlakı-Batının teknolojisi”
Japonların sloganı olmuştur.
KPSS/TARiH 1. ÜNiTE - 20.YY BAŞLARINDA DÜNYA
Sonuç: 1929 Bunalımı sonucunda o gün ki paraya
göre 4,2 milyon dolar yok oldu. 4 bin banka battı.
Binlerce insan mal varlığını kaybetti. Piyasada para
olmadığından takas usulüne geri dönüldü. işsizlik arttı.
inşaat faaliyetleri durdu. Önce tüketim sonra üretim
düştü. Uluslararası ticaret durma noktasına geldi.
Buhranı en fazla hisseden alan madencilik oldu.
Amerika’da durum: Amerikalılar bu çöküşün
faturasını Başkan Hoower’e kestiler. 1933’te Başkan
Roosevelt ekonomik sistemde köklü değişiklikler
vadeden “New Deal” projesi ile iş başına geldi. Bu
planla ilk kez devlet ekonomiye müdahale ediyordu.
Bu doğrultuda ilk kez Merkez Bankası kuruldu.
Almanya’da durum: Yaşanan kriz Hitler'in
Almanya’da iktidarı ele geçirmesine yol açtı. Hitler,
Versay Antlaşması’nın Almanya’yı sınırlayan
ekonomik hükümlerini tanımadığını açıklayarak
yayılmacı bir politika izlemeye başladı.
Türkiye’de durum: Bu kriz karşısında Türkiye
kalkınmasını sağlayabilmek için ihracat ve ithalatını
arttırmak zorunda kaldı. Kliring ve takas sistemi
uygulandı. Bu sistemle Türkiye ile ticaret ve ödeme
anlaşması yapan ülkelerden ithalata öncelik verildi.
ihraç mallarına kalite kontrol sistemi getirildi 1934’te
bu iş için “Türk Ofis” kuruldu. Yerli Malı Haftası
ilan edildi.
8. iKi SAVAŞ ARASINDA AVRUPA’DA DURUM
Dünya’da Barışın Sürekliliğini Sağlama Çabaları
(Atatürk Dönemi’nde Dünya )
a) CEMiYET-i AKVAM’IN KURULUŞU (1920)
ABD Başkanı Wilson’un yayımladığı ilkeler
doğrultusunda dünya barışını korumak amacıyla Paris
Barış Konferansında kurulmasına karar verildi.
Milletler Cemiyeti, Uluslararası iş birliğini
geliştirmek, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak
amacıyla Cenevre’de kurulmuştur.
Genel barışı korumak amacıyla kurulan bu kuruluş
“Cemiyet-i Akvam” olarak da bilinir. Ancak büyük
devletlerin çıkarlarını korumaya yönelik taraflı
davrandığı ve II. Dünya savaşının çıkmasını
engelleyemediği için dağılmıştır. II. Dünya Savaşından
sonra BM adıyla kurulacaktır (1945).
b) LOCARNO ANTLAŞMASI (1925)
Fransa’nın, Almanya’ya olan güvensizliği sonucunda
imzalanan bir antlaşmadır. Versay Antlaşması sonrası
bir gerginlik devresine giren Fransız- Alman ilişkileri
ancak bu antlaşma ile toparlanabilmiştir. Alsas-Loren
bölgesini geri alan Fransa, Almanya’nın kendisine
karşı bir saldırıda bulunmasından endişelenmiş ve
ittifak arayışına girmiştir. Almanya da savaş tazminatı
konusunda kendisine kolaylık sağlanması için Fransa
ile yakınlaşma içine girmiştir. Bu antlaşmadan sonra
Almanya 1926’da Milletler Cemiyetine girmiştir.
Böylece 1930’a kadar barışı korumanın amaçlandığı
bir dönem olmuştur.
c) BRiAND-KELLOG PAKTI (1928)
Fransız Dışişleri Bakanı Briand ile ABD Dışişleri
Bakanı Kellog’un mimarı oldukları paktır. Amaç,
savaşı ulusal politikaların bir aracı olmaktan
çıkarmaktır. Bu pakt, ABD’nin öncülüğünde
imzalanmış, pakta daha sonra SSCB ve Türkiye’de
katılmıştır. Kellog Paktı barış ve silahsızlanma
çabalarında önemli bir adımdır. Barışın sürekliliğini
sağlamak ve devletlerarası ilişkilerde barışçı yollara
başvurmak dünyada kalıcı bir barış ortamı
oluşturmak amaçlanmıştır.
9. BÜYÜK DEVLETLERDE REJiM
DEĞiŞiKLiKLERi ve DIŞ POLiTiKALARI:
1) italya’da Faşizm: I. Dünya savaşından istediğini
alamayan italya müttefiklerine kızgındı. Savaştan
olumsuz yönde etkilenen italya’da ülke içindeki
karışıklıkları fırsat bilen Benito Mussolini
tarafından kurulan Faşist Parti harekete geçti.
Mussolini önderliğinde aşırı milliyetçiliği esas alan
Faşist yönetim kısa bir süre sonra demokrasiyi
(cumhuriyeti) kaldırarak yayılmacı bir politika
izlemeye başladı. Mussolini’nin söylemleri ve
politikaları Büyük Roma imparatorluğu kurma
düşünceleri (Bizim Deniz) halk tarafından büyük
rağbet görmüş bir ayaklanma sonucu Başbakan
olmuştur.
2) Almanya’da Nazizm (Almanya’da HiperYüksek
Enflasyon-Tansiyon): I. Dünya savaşından
sonra Versay Antlaşması’nın aşırı zorlayıcı
maddelerinin de etkisi ile Almanya önemli iç
sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Ülkedeki
ekonomik yapının bozukluğuna Versay
Antlaşması’nın getirdiği hükümler de eklenince
Ülkede ekonomik kriz ortaya çıkmıştır. Dış
borçlarını ödeyemeyen Almanya’da sağ görüşlü
Naziler iktidara gelerek Hitlerin yönetiminde aşırı
ırkçı ve yayılmacı bir politika izlemeye başladı
(savaş sonunda enflasyon ve işsizlik Alman halkının
en büyük sorunu olmuş, bunu çok iyi kullanan
Hitler, 1933’te iktidarı ele geçirerek ırkçı bir
yönetim kurmuştur).
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
3
Uyarı: ABD senatosu onaylamadığı için ABD,
Milletler Cemiyetine üye olmamıştır.
KPSS/TARiH 1. ÜNiTE - 20.YY BAŞLARINDA DÜNYA
3) Rusya’da Bolşevik ihtilali ile Lenin önderliğinde
Sosyalistlerin iktidara gelmesi (sonra da Stalin).
4) Japonya’da imparator Meiji’nin Restorasyon
dönemi. Daha sonra 1926-1989 arası 63 yıl süren
Hirohito Diktatörlüğü.
5) ispanya’da iç savaş sonunda iktidara gelen General
Franco, Cumhuriyet yönetimine son vererek Irkçı
Faşist bir yönetim kurmuştur (1939). ispanya’daki
iç savaşta italya ve Almanya yaptıkları askeri
yardımla Franco’yu desteklemişlerdir.
6) Yugoslavya’da ise Tito öncülüğünde diktatörlük
kurulmuştur.
10. iKi SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYADA
MEYDANA GELEN BiLiMSEL VE
TEKNOLOJiK GELiŞMELER
Albert Einstein (1879–1955): XX. yy en önemli
kurumsal fizikçisi olarak değerlendirilir. 1921 Nobel
Fizik ödülüne layık görülmüştür. Almanya doğumlu
olmasına rağmen isviçre vatandaşlığına geçmiş
böylece I. Dünya savaşında tarafsız kalmıştır.
Sanayide kullanılan petrol ve elektrik günlük
hayata girmiştir.
Demiryolu yapımına önem verilmiş böylece
ulaşım kolaylaşmıştır.
Bazı hastalıkların tedavisi için aşı ve ilaçlar
bulunmuştur.
ilk kez organ nakli başlamıştır.
1921’de Tüberküloz (Verem) hastalığına karşı
BCG aşısı bulunmuştur.
1929’da Penisilin keşfedilerek antibiyotiklerin
gelişeceği alan açılmıştır.
1927’ye kadar filmler bütünüyle sessizdi. ilk sesli
sinema “Caz Şarkıcısı”dır. 1930’lardan itibaren
ise tüm filmler sesli çekilmeye başlanmıştır.
Walt Disney, ilk sesli çizgi filmlerini çekmeye
başladı (TV’de yayınlanmıştır).
I.Dünya Savaşı sonunda Batı medeniyeti ve bu
medeniyetin dayandığı değerlerin sorgulanması
Avrupa tarihi ve edebiyatını etkilemiştir. John
Stainbeck’in “Gazap Üzümleri” adlı eseri
Avrupa’daki durumunu anlatan önemli eserler
arasıdadır.
1930’lar aynı zamanda renkli sinemaya geçiş
dönemi oldu. 1937’de tamamlanan Pamuk
Prenses ve Yedi Cüceler renkli film olarak
yayınlandı.
1936’dan sonra radyonun iletişimde ne kadar
etkili olduğunu anlayan ülkeler bu alandaki
çalışmalara önem verdiler.
1929–65 yılları arasında BBC yayına başlamıştır.
11. ATATÜRK DÖNEMi TÜRK DIŞ
POLiTiKASI (1923–1939)
NOT: Bu konu daha önce ayrıntılı olarak işlenmiştir.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
4
Uyarı: Albert Einstein, Atatürk’e mektup
göndererek Hitlerin soykırımından kurtulan bilim
adamlarının Türkiye’ye alınmasını istemiştir.
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (1939–1945)
II. ÜNiTE: iKiNCi DÜNYA SAVAŞI
(1939–1945)
1. SAVAŞIN GENEL NEDENLERi
II. Dünya Savaşı çıktığında Avrupa’da birçok devlet
diktatörlükle yönetiliyordu. Avrupa’da demokrasilere
karşı Üçlü Totaliter (baskıcı) rejim büyük bir tehlike
oluşturuyordu (Stalin’in SSCB’si, Hitlerin Nazi
Almanya’sı, Mussolini’nin Faşist italya’sı).
a) italya ve Almanya’nın Saldırgan Tutumları
(1936–1939): italya’da ortaya çıkan Faşizm,
Mussolini’nin siyasetiyle tehlikeli bir boyut
kazanmıştır. Almanya’da aşırı milliyetçi düşüncelere
sahip Nazilerin iktidara gelmesi (1933) Hitlerin
Büyük Almanya, üstün Alman ırkı idealleri yolunda
yaptığı çalışmalar dünya barışını tehdit etmeye
başlamıştır. Hitler, bütün Alman dilini konuşan
toplulukları tek bir Alman devleti etrafında toplamayı
amaçlamıştır.
Hayat Sahası: Bu ifade Naziler tarafından Alman
halkının yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu
ve özellikle de Slav halklarından alınması gereken
toprakları anlatmak için kullanılmıştır (Kısaca
Almanya, Avrupa’yı hayat sahası olarak görmektedir).
Bu doğrultuda, Almanya, Versay Antlaşmasına göre
askersiz bölge olan Ren’e asker çıkartmış, italya ise
Almanya’dan destek alarak Habeşistan’a saldırmıştır.
Almanya ve italya’nın hızla silahlanarak yeni sömürge
arayışına girmeleri, sömürgeleri tehlikeye giren
ingiltere’yi tedirgin etmiştir. Bu arada Nazizm ve
Faşizm gibi katı totaliter rejimlerin uzlaşmaz tavırları
ingiliz ve Fransızları savunma güçlerini arttırmak için
bazı önlemler alma yoluna itmiştir.
b) Komünizm rejiminin Rusya’ya yerleşmesiyle bu
ülkede silahlanma yarışı başlamış, komünist rejimle
Rusya, yayılmacı bir politika izlemeye başlamıştır.
Bu arada savaş sonunda artan sorunlar ve işsizlik
nedeniyle Avrupa’da komünizmin gelişmesi
sonucunda bu duruma italya ve Almanya tepki
duymaya başlamıştır.
c) I. Dünya savaşı sonunda yapılan ağır antlaşmalar
ile Avrupa’da siyasi ve ekonomik dengelerin tamamen
bozulması, özellikle de Almanya ile yapılan 1919
Versay Antlaşması’nın Almanya’nın büyümesini ve
güçlenmesini önlemeye yönelik olması Almanya’nın
bu antlaşmanın hükümlerini tanımamasına yol açmış
ve bu durum II. Dünya Savaşının çıkış noktası
olmuştur.
d) italya’nın I. Dünya Savaşından galip bir devlet
olarak çıkmasına rağmen yeterince menfaat elde
edememesi: italya’nın, 1919 Paris Barış
Konferansı’nda istediğini alamaması ve itilaf
devletleriyle ilk görüş ayrılıklarını yaşaması.
italya’da iktidarı ele geçiren aşırı milliyetçi faşist
partinin, yayılmacı bir politika izlemesi 1935’te
italya’nın, Habeşistan’a saldırması.
Bizim Deniz: Mussolini’nin Akdeniz’de Roma
imparatorluğunu yeniden canlandırma projesidir.
e) Japonya’nın Sömürgeci faaliyetlere girişi ve
Çin’e ait Mançurya’yı işgali (1931): Milletler
Cemiyetinden ayrılan Japonya II. Dünya savaşı
öncesinde Mançurya’yı işgale yönelerek yayılmacı bir
politika izlemiş, gücünü sürekli arttırmıştır.
Ortak Refah Alanı: Japonya, yayılmacı politikasını
Asya devletlerinin dayanışması üzerine kurmuştu. Bu
politikaya göre bazı Asya bölgeleri, Japonya’nın
denetiminde olmalıydı.
f) Devletlerarasında Bloklaşma ve Hızlı Silahlanma
yarışının tekrar başlaması: italya, Almanya ve
Japonya’nın yakınlaşarak aralarında ittifak kurmaları,
I. Dünya Savaşı öncesindeki gibi pazar ve hammadde
arayışının beraberinde getirdiği silahlanma yarışı
1930’lu yıllarda dünya barışını tehlikeye düşürmüştür.
g) I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan barış
antlaşmaları ile sınırların çiziminde “milliyetçilik”
ilkesine dikkat edilmemesi ve yeni milliyetçi akımların
ortaya çıkması da savaşın çıkışında etkilidir.
2. SAVAŞ ÖNCESiNDE YAŞANAN
GELiŞMELER (BLOKLAŞMALAR)
a) MiHVER GRUBU (ÜÇLÜ PAKT): 1936 da
Almanya ve italya tarafından kurulmuş, sonradan bu
gruba Japonya’da dâhil olmuştur. Daha sonra bu
gruba Bulgaristan, Macaristan, Finlandiya, Romanya
da katılmıştır.
b) MÜTTEFiK GRUBU: ingiltere ve Fransa
tarafından kurulmuştur. Rusya ve ABD’de bu gruba
dâhil olmuştur. Müttefik devletlere daha sonra 30
civarında devlet katılmıştır.
c) Savaşı Durdurma Çabası: Savaş başlamadan
önce ingiliz Başbakanı Chamberlain Neville’nin
yatıştırma politikası da Almanya’yı durduramadı.
Almanya’nın, Çekoslovakya’yı işgal etmesi üzerine,
ingiltere yatıştırma politikasını terk etti. Böylece
ingiltere büyük bir savaşı önleyemeyeceğini anlamış
oldu.
3. SAVAŞIN BAŞLAMASI
Savaş, 1 Eylül 1939’da Almanya’nın, Polonya’ya
saldırmasıyla başlar. Polonya’nın bir bölümünün
Alman toprağı olduğunu iddia eden Hitler, Sovyetlerle
anlaşarak Polonya’yı işgal etmiştir. Bunun üzerine
Polonya’ya güvence veren ingiltere ve Fransa’da
savaşa girmiştir. Başlangıçta Almanya; Danimarka,
Norveç, Hollanda, Belçika ve Fransa’nın başkenti
Paris’i ele geçirerek Mihver devletler üstün duruma
getirmişken, ABD’nin müttefik devletler grubuna
katılmasıyla savaşın seyri değişmiştir.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
5
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (1939–1945)
a) Barbaros’sa (Tayfun) Harekâtı: SSCB,
başlangıçta Almanya’nın yanında yer alırken daha
sonra Almanya’nın “Barbaros’sa Harekâtı” ile
Rusya’ya saldırması üzerine, Rusya Müttefikler
grubuna geçmiştir. Sovyet Rusya’nın Doğu Avrupa’da
genişleme siyaseti izlemesini çıkarlarına aykırı gören
Hitler, 1940’da ani bir kararla Sovyetlere saldırmıştır.
Hitlerin amacı, hayat sahasını genişletmek, komünizmi
yok etmektir. Ayrıca SSCB’nin doğal zenginliklerini
almak, alt sınıf olarak gördüğü Slav halklarını
sömürgeleştirmekti.
b) Pearl Harbour Saldırısı: Japonya’nın, Pasifik
okyanusundaki (Hawaii’deki) Amerikan üssü olan
Pearl Harbour’a 1941’de saldırması üzerine ABD
müttefiklerin yanında savaşa girmiştir. ABD,
Japonya’nın Pearl Harbour baskınına karşılık savaşın
bitişini hızlandırmak için Hiroşima ve Nagazaki
kentlerine tarihte ilk kez atom bombası atmasıyla
Japonya bir süre daha dirense de teslim olmuştur.
Bunun üzerine savaş 1945 yılında sona ermiştir.
c) Atlantik Sözleşmesi (1941): ingiliz Başbakanı
Churchill ile ABD Başkanı Roosevelt arasında
imzalanmıştır. Bu iki lider savaştan sonra dünyayı
nasıl düzenleyeceklerine dair 8 maddelik bir sözleşme
yapmışlar, dünya haritasını nasıl düzenleyeceklerine
dair kararlar almışlardır. Bu sözleşme ABD, henüz
savaşa girmeden yapılmıştır (Bu sözleşme ABD’nin
artık tarafsızlık politikasını terk ettiğini
göstermektedir).
NOT: ABD’nin savaşa katılmasından sonra
Almanya’ya karşı savaşa giren 26 devletin katılımıyla
Atlantik Sözleşmesi esas olmak üzere BM bildirisi
yayımlanmıştır. Böylece savaş sonrası kurulacak olan
BM’nin temelleri atılmıştır.
d) Normandiya Çıkarması: ABD, ingiltere ve
Kanada kuvvetlerinin 100 bin kişiyle Fransa’daki
Almanlara ait üsse yaptığı askeri çıkarmadır.
Avrupa’nın kuzey kesiminde yapılan Normandiya
çıkarması tarihin gelmiş geçmiş en büyük çıkarması
olmuştur.
Bu çıkarma, 1000 uçak, 4 bin çıkarma gemisi ile
yapılmıştır. Böylece Almanlar ağır kayıplar vermiş,
Fransa’nın başkenti Paris kurtarılmıştır. Rusya’nın da
ileri harekâtıyla Almanya ve italya yerle bir edilmiştir.
Bu gelişmeler üzerine Mihver devletler grubu yetersiz
kalmıştır. Rusya’nın ileri harekâtıyla Balkanları ele
geçirip Almanya’ya kadar ilerlemesi üzerine
müttefikler Berlin’e girmiştir. Böylece Almanya
çaresiz kalarak teslim olmuştur. Hitler ise bu durum
karşısında intihar etmiştir.
4. SAVAŞIN SONU
1 Eylül 1939’da Almanya’nın, Polonya’ya
saldırmasıyla başlayan 2. Dünya Savaşı, Mayıs 1945’e
kadar devam etmiştir. Japonya’nın da teslim olmasıyla
10 Ağustos 1945’de yaklaşık 6 yıl süren 2. Dünya
Savaşı müttefik devletlerin galibiyetiyle sona ermiştir.
10 Şubat 1947’de Paris Antlaşmasıyla savaş resmen
bitmiştir.
II. Dünya Savaşında Türkiye’nin Tutumu:
1939–45 yılları Türkiye için de sıkıntılarla dolu bir
dönem olmuştur. Türkiye savaşa girmemekte kararlı
olduğu halde çevresi bir ateş çemberi ile sarılmıştı. Bu
nedenle Türkiye ordusunu sürekli olarak savaşa hazır
halde tuttu. Bütün ekonomik gücünü askeri
harcamalara ayırmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda
Türkiye’nin kalkınma ve sanayileşme çabaları oldukça
zayıfladı, üretim düştü. Temel maddeler bile güç
temin edilir duruma geldi. Her olasılığa karşılık
önemli sayıda askeri birikim yapıldı. Savaş boyunca 2
milyon insanı silah altında tutan Türkiye ekonomik
gücünü askeri yatırımlara ayırmak zorunda kaldığı için
2. ve 3. Beş yıllık Kalkınma Planlarını
uygulayamadı.
Savaşta Türkiye için en büyük tehlike Almanya’nın
Balkanlara yayılmasıydı. Yunanistan’ı işgal eden,
SSCB’ye saldırmayı planlayan Almanya, Türkiye’nin
kendi yanında savaşa girmesini istemiş ancak bunu
başaramayınca iki ülke 1941’de “Saldırmazlık
Antlaşması” yapmışlardı. Buna göre Türkiye savaşta
tarafsız kalacaktı (Cumhurbaşkanı ismet inönü’nün
politikalarıyla Türkiye savaşta yer almamıştır). Ancak
Türkiye’nin stratejik önemi nedeniyle hem Müttefik
hem de Mihver devletler, Türkiye’nin kendi
yanlarında savaşa girmesi için çaba harcamışlardır.
ismet inönü, prensip olarak savaşa girmeyeceğimizi
açıklamış ancak Türkiye’nin ihtiyaçları olan araç
gereçlerin temin edilmesiyle savaşa girilebileceğini
belirtmiştir. Savaşın gidişatının netleşmesi üzerine
Türkiye, 2 Ağustos 1944’te Almanya ile diplomatik
ilişkilerini kesmiş, 1945 yılı başlarında ise
Almanya’nın yenilgisinin kesinleşmesi üzerine
Türkiye, 23 Şubat 1945 tarihinde Almanya ve
Japonya’ya savaş ilan etmiştir
NOT: Türkiye’nin savaşa girişinin en büyük nedeni
savaş sonrası oluşturulacak uluslararası kuruluşlara
kolayca girebilmek ve imtiyaz alabilmek içindir.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
6
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (1939–1945)
Yalta Konferansı’nda, BM’nin kurulması için
hazırlık konferansının ABD’nin San Francisco
kentinde yapılması ve 1 Mart 1945’ten önce
Almanya’ya savaş açan ülkelerin bu konferansa
kurucu üye olarak katılabilmesi esasları belirlenmiştir.
Bu nedenle Türkiye 1 Marttan önce Almanya’ya savaş
ilan etmiş, 27 Şubatta BM Beyannamesi’ni
imzalayarak, San Francisco Konferansı’na resmen
davet edilmiştir. Böylece, 1945 yılında San Francisco
Konferansı toplanmış, Türkiye’nin de katıldığı bu
konferansta BM kurulmuştur. Türkiye’de bu örgütün
kurucu üyelerinden biri olmuştur.
5. SAVAŞ SIRASINDA YAPILAN ÖNEMLi
KONFERANSLAR
a) Adana Mülakatı (1943): Türkiye adına ismet
inönü ile ingiltere Başbakanı Churchill arasında
Türkiye’yi savaşa sokmak için yapılan bir görüşmedir.
Almanya’ya karşı Balkanlarda cephe açılması
gerektiğini, böylece Sovyet Rusya’nın yayılmacı
politikasının da önlenebileceği görüşülmüştür.
Özellikle bu görüşmede müttefikler Türkiye’yi
stratejik önemi nedeniyle savaşa sokmak için büyük
uğraş vermişlerdir. Ancak Türkiye tarafsızlığını bir
süre daha korumuştur.
b) Eden Menemencioğlu Görüşmesi (1943):
ingiltere ile Türkiye arasında, Türkiye’yi savaşa
sokmak için yapılmıştır. Ancak Türkiye bu teklifi
reddetmiştir.
c) Tahran Konferansı (1943): ingiltere-ABD ve
Rusya arasında yapılmıştır. Bu konferansta yeni bir
cephe açılması görüşülmüştür. Ancak Balkanlar yerine
Normandiya çıkarması yapılmasına karar kılınmıştır.
Ayrıca bu konferansta Sovyet Rusya, Türkiye’nin
kendi yanlarında savaşa girmesinde ısrar etmiştir.
d) Kahire Konferansı (1943): ABD Başkanı
Roosevelt ile ingiltere Başbakanı Churchill ve
Türkiye’den ismet inönü arasında yapılmıştır.
Türkiye’nin müttefiklerin yanında savaşa katılmasını
yeniden istemişlerdir. Türkiye ilke olarak öneriyi
kabul etse de askeri ihtiyaçlarımızın karşılanması
durumunda savaşa girebileceğini belirtmiştir.
e) Yalta Konferansı (Kırım–1945): ingiltereABD-
SSCB arasında yapılmıştır. Artık II. Dünya
savaşının sonu hemen hemen bellidir. Amaç savaş
sona ererken müttefikler arasında artan sürtüşmeleri ve
görüş ayrılıklarını sona erdirerek, ortak barış sistemi
kurmaktır. Konferansta Almanya’nın
silahsızlandırılması, Almanya’nın işgalinin nasıl
gerçekleştirileceği, hangi bölgelerin kimin
kontrolünde olacağı (kimin Almanya’nın neresini
alacağı), Avrupa’da nasıl bir düzenin kurulacağı
görüşülmüştür.
NOT: Konferanstan en karlı çıkan devlet Rusya
olmuştur. Çünkü Rusya bütün doğu Avrupa’yı işgal
etmiştir. Rusya’ya izin vermelerindeki amaç Nazizmi
ortadan kaldırmaktır.
f) Postdam Konferansı (1945): Bu konferansta
Almanya’nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan
sorunlar görüşülmüştür. Bu konferansın diğer
konferanslardan farkı; savaşın nasıl biteceği değil
barışın nasıl sağlanacağı konularının görüşülmesidir.
Berlin’de toplanan bu konferansa göre yapılacak barış
antlaşmalarının temel ilkeleri belirlenmiştir. Barışın
nasıl sağlanacağı, kaybeden Mihver devletleri ile bazı
stratejik bölgelerin kaderi görüşülmüştür. Konferansta,
Almanya’nın kaderinin ne olacağını belirlediler.
Ayrıca bu konferansta SSCB, Türkiye’nin asla kabul
etmeyeceği Karadeniz ve boğazlarla ilgili isteklerde
bulunmuştur. SSCB, boğazlardan üs talep etmiştir.
Konferansta boğazların yeni bir yönetime
kavuşturulması ve ABD’nin, boğazlarda söz sahibi
olması konusunda uzlaşmaya varılmıştır.
6. SAVAŞ SIRASINDA TÜRKiYE’DEKi
GELiŞMELER
II. Dünya Savaşı yıllarında özellikle erkeklerin silah
altında olmasından dolayı Cumhuriyet döneminin en
düşük nüfus artış hızı gerçekleşmiştir. Bu dönemde
ekonomik sıkıntılara rağmen, okul sayısını arttırmak,
insan faktörünü geliştirmek amacıyla eğitime harcanan
para da artmıştır.
Savaşın Türkiye’ye Ekonomik etkileri:
Türkiye’de yarı seferberlik havası ile yetişkin nüfusun
askere alınması üretimde düşüşe neden olmuştur.
Savunma harcamalarının artması yatırımların
yapılamamasına yol açmış, mevcut yatırımların
korunması temel politika haline gelmiştir. Savaş
bittiğinde Türkiye ekonomisi 1934’te bulunduğu
gelişme düzeyinin altına düşmüştür. En önemli
gerileme tarımda olmuştur. Devletçilik politikası
gereği 1940’ta “Milli Korunma Kanunu”
çıkartılmıştır. Bu kanun Türkiye’nin ekonomik
politikalarını belirlemiştir. Bu kanun hükümete,
ekonomiye müdahalede sınırsız yetki vermiştir. Bu
dönemde dünyada üretim düştüğünden ithalatımız da
azalmıştır. Böylece kıtlık ortaya çıkmıştır.
Devletin para basması üzerine enflasyon artmıştır. Bu
arada Varlık Vergisi ile özellikle gayri Müslimlerden,
biriken servetleri alınarak seferberliğe harcanmış,
böylece yerli tüccarların azınlıkların yerini alması da
kolaylaşmıştır. Savaşın sona ermesiyle çıkartılan
“Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” (1945) bir süre
uygulandıktan sonra kaldırılmıştır. Ayrıca “Toprak
Mahsulleri Vergisi” de çıkarılmıştır.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
7
KPSS/TARiH 2. ÜNiTE - iKiNCi DÜNYA SAVAŞI (1939–1945)
Savaş sonunda Türkiye, Devletçilik ilkesi
doğrultusunda hazırladığı ikinci 5 yıllık Kalkınma
Planını ortadan kaldırmış, yerine Marshall Planına
katılmayı sağlayacak “Türkiye iktisadi Kalkınma
Planı”nı 1947’de hazırlamıştır. Dış kredilere dayanan
bu plan Türkiye’nin gelişmesine özellikle de tarımsal
gelişmesine katkı sağlayacaktı. Sonuçta Türkiye,
1948’de yardım kapsamına alınarak OEEC’ye üye
olmuştur.
Köy Enstitüleri: ilkokul öğretmeni yetiştirmek
amacıyla 1940 tarihli yasa ile tarım işlerine elverişli
geniş arazisi bulunan köylerde açılmıştır. Köylülerin
kendi yörelerinde pratik bilgilerle eğitilmesi için açılan
okullardır. Önceleri “iş içinde eğitim” ilkesi ile
hareket eden bu okullar, giderek geleneksel, ezberci
eğitimin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştüler ve
1954’te kapatıldılar.
Varlık Vergisi: Olağanüstü savaş koşullarının
yarattığı yüksek karlılığı engellemek amacıyla 1942’de
çıkartılan, varlıklı zenginlerden alınan servet
vergisidir. Bu vergi 1942 bütçesinin % 80’ni
oluşturmuştur. Verginin %87’si gayri müslimlerden
alınmıştır.
Ekmek Karnesi: II. Dünya savaşı, kıtlık gibi
olağanüstü bir durum yaşattığı için halkın günlük
ekmek ihtiyacını karşılamak amacıyla çıkartılan
karnedir.
NOT: Savaş yıllarında Türkiye’de kamu güvenliğini
sağlamak için tüm illerde karartma uygulanmış,
Karadeniz’de Türk gemi seferleri durdurulmuştur.
7. SAVAŞIN GENEL SONUÇLARI
1) Mihver devletler yenilmiş, bunlardan Almanya,
italya, Japonya sömürgelerini kaybetmişlerdir.
2) Savaştan sonra Almanya doğu ve batı olmak üzere
ikiye ayrılmıştır (Bu iki Alman devleti 1990’da
birleşmiştir).
3) Savaştan sonra italya’nın K.Afrika’dan
çekilmesiyle Libya devleti kuruldu. Fransa’nın
sömürgesi olan Cezayir bağımsız oldu.
4) ingilizlerin sömürgesi durumunda olan Mısır,
Pakistan ve Hindistan bağımsızlıklarına kavuştular.
5) 12 Ada savaştan sonra Yunanistan’a verildi
(Böylece yapılan paylaşımda Türkiye umduğunu
bulamadı).
6) Milyonlarca Yahudi’nin öldürülmesi üzerine BM
desteği ile Yahudilere, Filistin’de devlet kurma hakkı
tanındı. Böylece Amerika ve ingiltere’nin desteği ile
1948’de işgalci israil devleti kuruldu.
7) Çin’de komünist rejim iş başına geldi.
8) Savaş sonunda dağılan M.C. yerine 46 devletin
katılımıyla BM kuruldu (24 Ekim 1945). BM, 1948’de
II. Dünya Savaşının kötü sonuçlarını göz önüne alarak
“insanlar Hakları Evrensel Beyannamesi”ni
hazırladı.
9) Savaşta yaklaşık 56 milyon insan hayatını
kaybetmiş ve milyonlarca insan sakat kalmıştır.
Avrupa, tarihinin en büyük nüfus hareketiyle karşı
karşıya kalmıştır.
10) II. Dünya Savaşı sonrası Emperyalist Devletler
sömürgelerini kaybetmişlerdir. Bu nedenle II. Dünya
savaşını kazanmasına rağmen ingiltere savaştan
zararlı çıkan devletlerden biri olmuştur.
11) Savaştan sonra Avrupa Ekonomik işbirliği ve
Kalkınma Teşkilatı (OECD) kuruldu (1949’da ise
Avrupa Konseyi kuruldu). Çünkü bu savaş, sanayi
kuruluşlarının yıkılmasına ve devletlerin
ekonomilerinin bozulmasına yol açmıştır. Savaşın
getirdiği maddi zarar 2 trilyon doları aşmış, dünya
ticareti durma noktasına gelmiş, tarım ve sanayi
%70’lere kadar düşüş göstermiştir.
12) Atom bombasının gücü ilk kez bu savaşlar
sonucunda görülmüş, ABD dünya siyasetinde söz
sahibi olmuştur.
13) Savaştan sonra ABD’nin başını çektiği grup aşırı
akımların (Nazizm, Faşizm vb.) dünyaya verdiği
zararları görerek demokratik yönetimleri
yaygınlaştırmak istemişlerdir.
14) Dünyadaki bu gelişmelerin de etkisi ile Türkiye’de
çok partili hayata geçilmiştir.
15) ABD-ingiltere-Rusya, Kırım’daki “Yatla
Konferansı” ile dünyayı nüfuz alanlarına bölerek
denetim altına almaya çalıştılar. ABD ve ingiltere’nin
Rusya’yı serbest bırakması üzerine Rusya bütün Doğu
Avrupa’yı işgal etmiş, işgal ettiği yerlerde rejimini
yaymış, buraları sömürmüştür. Bu durum birçok
ülkenin Komünizm baskısına uğramasına yol açmıştır.
Bunun üzerine ABD uyanmış, böylece dünya
devletleri iki bloğa ayrılmış, Soğuk Savaş Dönemi
başlamıştır.
16) Bu dönemde gizli istihbarat çalışmaları, teknoloji
ve bilgi casusluğu gibi çalışmalar devletler arasında
önemli hale gelmiştir.
http://8http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE - SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (1945–1960)
III. ÜNiTE: SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi
(iKi KUTUPLU DÜNYA)-(1945–1960)
II. Dünya Savaşından sonra başlayan ve aktif olarak
1960’lara kadar süren döneme “Soğuk Savaş
Dönemi” denir.
ikinci Dünya Savaşı, tarihin gördüğü en yıkıcı
savaşlardan biri olmuştur. Ülkeler yıkılmış, 56 milyon
insan ölmüştür. Savaşın etkilerini hissetmeyen hiçbir
ülke ve toplum kalmamıştır. Kâbus gibi geçen 6 yıllık
bu rüyadan sonra dünya devletleri ve insanlık yine de
barışa hemen kavuşmamışlardır. Milletlerarası
çatışmalar, insanlığı zaman zaman üçüncü bir dünya
savaşının eşiğine getirmişse de sıcak savaş patlak
vermemiş; dünya soğuk savaş atmosferi içerisinde
heyecanlı bir 15 yıl geçirmek zorunda kalmıştır.
ikinci Dünya Savaşından sonra egemen güçler
arasında iki kutuplu bir denge sistemi ortaya
çıkmıştır. Batı ve Doğu diye ikiye ayrılan bir dünyada
soğuk savaş denilen bir mücadele başlamıştır. Ancak
bu dönemde Kore Savaşı gibi blokları karşı karşıya
getiren bölgesel sıcak savaşlar da görülmüştür.
1. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi’NDE YAŞANAN
ÖNEMLi GELiŞMELER
1) II. Dünya savaşından sonra dünya politikasına
Avrupalı devletlerin yerine ABD ve SSCB hâkim
olmuştur. Bu iki devlet süreç içerisinde Avrupa ile
ilgili birçok konuda karşı karşıya gelmiştir. Daha
önce dünya politikasında rol oynamayan bu iki
devlet milletlerarası politikalarda ön plana çıkarak
günümüze kadar etkinliklerini sürdürmüşlerdir.
2) Bu dönemde ilk defa milletlerarası ilişkilere
doktrin ve ideoloji unsuru girmiştir.
3) Sömürgecilik sona ermiştir. Asya, Avrupa ve
Afrika’da günümüzün bağımsız devletleri
kurulmuştur (Sömürge halindeki uluslar
bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Üçüncü
Dünya veya Bağlantısızlar bloğunu
kurmuşlardır).
4) Füze teknolojisi savaştan sonra büyük bir gelişme
göstermiş ve büyük devletlerarasında yaşanan
rekabeti uzaya taşımıştır. Büyük devlet olmanın
koşulu sömürgelere sahip olmaktan çıkmış, uzayın
derinliklerinde etkili olmaya dönüşmüştür.
5) Bütün dünya ülkeleri; siyasal kuvvet dengesi,
güvenlik, barış, ekonomik kalkınma, refah ve daha
iyi bir yaşam seviyesi gibi meselelerle yoğun bir
şekilde meşgul olmak zorunda kalmışlardır.
Soğuk Savaş Döneminde SSCB; Türkiye, iran ve
Yunanistan üzerindeki baskını artırmış, Doğu
Akdeniz ve Ortadoğu’ya yayılmaya çalışmıştır. SSCB,
Mart 1945’de Türkiye’ye bir nota vererek daha
önceden imzalanan “Dostluk ve Saldırmazlık Paktı”nı
feshettiğini bildirmiş, sınırda değişiklik, boğazlarda üs
istemiştir.
SSCB’nin bu tehditleri ABD’nin, Ortadoğu’yla
ilgilenmesine yol açmıştır. Ayrıca SSCB, Avrupa’da
işgal ettiği bölgelerde komünizm rejimini yerleştirerek
kendisine bağlı uydu devletler oluşturmaya çalışmıştır
(Bulgaristan, Romanya, Polonya, Macaristan, Doğu
Almanya, Yugoslavya ve Arnavutluk’ta komünistlerin
yönetimi ele geçirmesini sağlamıştır).
ingiltere Başbakanı Churchill, SSCB’ye bağlı bu
komünist devletlere (uydu devletlere) 1946 yılında
Fulton Konferansı’nda “Demir Perde Ülkeleri”
deyimini kullanmıştır. Bu devletler üzerinde
etkinliğini iyice arttırmak isteyen SSCB, uluslararası
komünizm faaliyetlerini de yeniden örgütlemek için
1947’de Cominform’u (Komünist bilgilendirme
bürosu) kurmuştur.
Bu gelişmeler üzerine ABD, 1947 yılına kadar izlediği
dış politikasında köklü bir değişikliğe gitmiştir. ABD
Başkanı Truman, kendi adıyla anılan bir doktrin
yayımlamıştır.
a) Truman Doktrini:
Başkan Truman ABD’nin, komünizmi durdurması
gerektiğini, bunun da özgürlük ve bağımsızlığını
korumak isteyen uluslara askeri ve ekonomik yardım
yaparak mümkün olacağını belirtmiştir. Truman
Doktrini Ortadoğu düzenini korumak ve Sovyet
Rusya’nın yayılmasını engellemek için jeopolitik
olarak önemli olan Türkiye ve Yunanistan gibi
devletlere ekonomik ve askeri yardım yapılmasını
öngörüyordu. Bunun üzerine ABD, Yunanistan’a 300
milyon, Türkiye’ye 100 milyon dolarlık yardım
yapacağını belirtmiştir.
Truman, Batı dünyasının savunması için çok önemli
bir yerde bulunan Türkiye ve Yunanistan’ı, SSCB
karşısında yalnız bırakmak istememiştir. Bu tarihten
sonra Türkiye, dışa kapalı ve korumacı, içe dönük
iktisadi politikaları terk etmiş, serbest dış ticaret
ekonomisini benimseyerek dış pazarlara yönelmiştir.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
9
Uyarı: Soğuk savaş döneminde SSCB ve yandaşları
ABD ve onun müttefiklerine karşı şu teşkilatları
kurdular: Cominform, Comecon, Varşova Paktı.
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE – SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (1945–1960)
b) Marshall Planı: Marshall planı, II. Dünya
Savaşından sonra 1947’de önerilen ve 1948–51 yılları
arasında yürürlüğe konulan ABD kaynaklı bir
ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin
de bulunduğu 16 ülke bu plan uyarınca ABD’den
ekonomik kalkınma yardımı almıştır (ABD, 16 Avrupa
ülkesine 6 milyar dolarlık yardım yapmış ve SSCB bu
plana karşı çıkmıştır.).
Marshall Planı, savaşta yıkılmış olan Avrupa’nın
kalkınması için hazırlanmış olmasına rağmen, Türk
hükümetinin isteği üzerine bu planda Türkiye’ye de
yardım yapılmasına karar verilmiştir.
c) Molotov Planı: Marshall Planına, Sovyetler ve
onun uyduları olan Doğu Bloğu ülkeleri katılmak
istememişlerdir. Aksine Marshall Planına karşılık
Sovyetler de uyduları arasındaki ekonomik ilişkileri
ve işbirliğini geliştirmek için Sovyet Dış işleri
Bakanı Molotov’un adıyla bir plan hazırlanmıştır.
Böylece Molotov Planı ile ikili ticaret düzeni
kurulmuştur.
2. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi’NDE AVRUPA’DA
MEYDANA GELEN ÖNEMLi GELiŞMELER
II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da yaşanan
siyasal ve ekonomik sorunlar giderek artmış ve bu
sorunları çözmek için ülkeler bir araya gelerek yeni
teşkilatlar kurmuşlardır.
a) OEEC (Avrupa Ekonomik işbirliği Örgütü):
Marshall planı çerçevesinde 16 Avrupa ülkesinin
katılımıyla 1948’de OEEC kuruldu. Böylece Batı
Avrupa ülkeleri, ABD ile askeri ve ekonomik
alanlarda işbirliği içine girmiş oldular. OEEC daha
sonra OECD (Ekonomik işbirliği ve Kalkınma
Örgütü) adını almıştır. Türkiye’de bu kuruluşa
1948’de üye olmuştur. Bu kuruluşun Avrupa dışındaki
üyeleri ABD ve Kanada’dır.
b) COMECON (Ekonomik Yardımlaşma Konseyi):
Sovyet Rusya, ABD’nin bu planlarına karşılık Ocak
1949’da Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan,
Polonya, Romanya ile COMECON’u kurmuştur. Bu
konseye daha sonra Arnavutluk, Alman Demokratik
Cumhuriyeti ve Küba’da katılmıştır. Doğu Bloğu
ülkeleri olarak anılan bu ülkeler daha sonra NATO’ya
karşı 1955’te Varşova Paktı’nı kurmuşlardır.
c) Avrupa Konseyi: Avrupa devletleri II. Dünya
Savaşından sonra yaşanan sıkıntıların aynısının bir
daha tekrarlanmaması amacıyla 5 Mayıs 1949’da
Avrupa Konseyi’ni kurdular. Böylece insan hakları,
hukuk üstünlüğü ilkelerini koruyup güçlendirmeye,
yabancı düşmanlığını sona erdirmeye çalıştılar.
d) AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) – (1948):
Batı Avrupa Devletleri 1948 yılında “Avrupa
Ekonomik işbirliği Teşkilatı”nı kurdular. Bu
teşkilatın ABD’nin Marshall planını düzenlemek,
üyeler arası serbest ticaret ortamı oluşturmak gibi
görevleri vardır. Bu topluluk daha sonra Schuman
planını kabul ederek “Avrupa Kömür ve Çelik
Birliğini” kurmuştur.
Ortak Pazar adı ile anılan AET’nin kuruluşundan
sonraki ilk on yıla “geçiş dönemi” adı verilmiştir. 1965
yılında Füzyon Antlaşması ile “Avrupa Topluluğu”
kurulmuş (1990), Maastricht Antlaşması ile de
“Avrupa Birliği” adını almıştır (1994).
e) BM (Birleşmiş Milletler Örgütü) – (1945):
II. Dünya Savaşı devam ederken ABD ve ingiltere
“Atlantik Bildirisi”ni yayınladılar. 1945’te bu
bildirinin devamı olarak 51 ülkenin katılımıyla San
Francisco Konferansı toplanmıştır. Sonuçta
uluslararası ilişkileri geliştirmek ve uluslararası barışı
kalıcı kılmak amacıyla 24 Ekim 1945’te merkezi New
York olan Birleşmiş Milletler Örgütü kurulmuştur.
Ayrıca, BM’nin yan kuruluşu olan BM Güvenlik
Konseyinde, ABD, ingiltere, Fransa, Rusya ve
Çin’in veto hakkı vardır.
f) NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) – (1949):
ABD’nin, SSCB’ye karşı (Komünizm yayılmacılığına
karşı) oluşturduğu güvenlik örgütüdür.
Kuruluş Nedenleri:
a) ABD’nin dünyanın yeni bir barış düzenine
kavuşturulması için SSCB ile işbirliği yapamaması
b) ABD’nin, Avrupa’da Komünist tehlikesine karşı,
‘Durdurma Politikası’nı benimsemesi
c) ABD’nin öncülüğünde oluşturulacak uluslararası
bir örgütün dışında başka bir gücün SSCB’yi
durduramayacağı düşüncesi
Bu nedenlerden dolayı ABD, 4 Nisan 1949’da 12
Batılı ülke ile birlikte NATO’yu kurdu. Böylece SSCB
tehdidine karşı bir set oluşturarak “Batı Bloğu”
kurulmuş oldu. Taraflar arasında imzalanan pakta göre;
ortak savunmaları ile barış ve güvenliklerini korumak
için birleşmiş oldukları belirtilerek, içlerinden birine
yapılmış bir saldırının hepsine yapılmış sayılacağı
belirtildi. Türkiye, 1950’de BM aracılığıyla Kore’ye
asker göndererek Güney Kore’ye yardım etmiştir. Bu
gelişmelerden sonra Türkiye NATO’ya üye olmuştur.
(Türkiye ile Yunanistan 1952’de üye oldular).
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
10
Uyarı: 8 Ağustos 1949’da Strasburg’ta yapılan
toplantıda Yunanistan, izlanda ve Türkiye, Avrupa
Konseyinin üyesi olmuştur. Avrupa Konseyi insan
hakları, eğitim ve kültür alanında hizmet veren tüm
Avrupa devletlerine açık olan konseydir. Bu kuruluş
Avrupa Birliği Konseyi ile karıştırılmamalıdır.
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE -SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (1945–1960)
g) Varşova Paktı (Avrupa Sosyalist Bloğu)-(1955):
SSCB’nin, NATO’ya karşı doğu bloğu ülkeleri
(Alman Demokratik Cumhuriyeti, Bulgaristan,
Çekoslovakya, Polonya, Macaristan, Arnavutluk,
Romanya) ile kurduğu pakt’tır. 14 Mayıs 1955’de
Varşova’da 8 sosyalist ülkenin imzaladığı “Dostluk,
işbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması” ile
kurulan askeri ve siyasal birliktir.
Paktın kurulma nedeni, 1949’da barışı sağlama
gerekçeleriyle kurulan, sosyalist ülkelere ve
sosyalizmin yayılmasına karşı oluşturulan NATO’nun
askeri etkinliklerini artırması ve silahlanmaya hız
vermesidir. Böylece, Avrupa’da güçler dengesini
yeniden kurma isteği 20. yy. ikinci yarısından itibaren
iki kutuplu bir dünya meydana gelmesine yol
açmıştır (Batı– Doğu Bloğu).
h) Schuman Planı (1950): Fransa Dışişleri Bakanı
Robert Schuman, Fransa ve Batı Almanya’da demir
ve çelik üretimini denetleyecek tek bir organ
oluşturması ve bu ortaklığın diğer Avrupa ülkelerinin
üyeliğine de açık tutulması yolundaki önerisidir.
Bunun üzerine Schuman Planı çerçevesinde “Avrupa
Kömür ve Çelik Birliği” (ESCS) kurulmuştur.
3. DOĞU BLOĞUNDA MEYDANA GELEN
ÖNEMLi GELiŞMELER
Yugoslavya, SSCB’nin Balkanlardaki en büyük gücü
idi. Ancak doğu bloğunda SSCB hegomanyasına ilk
tepkiyi 1945’den itibaren yine Yugoslavya verdi.
Bunun nedeni Yugoslavya lideri Tito’nun, SSCB
baskısını ortadan kaldırmak istemesidir,
Yugoslavya’nın, Balkanlarda hâkimiyet kurarak, tam
bağımsız hareket etmek istemesidir.
Yugoslavya’nın bu tutumu 1948’de Kominform’dan
çıkarılmasına, Varşova Paktı’ndan ayrılmasına neden
oldu. Bunun üzerine ABD, Yugoslavya’ya yanaşmış
ve ona yardım etmiştir. Bu gelişmelerden sonra
Yugoslavya, 1955 yılından itibaren Doğu Bloğuna
dönmeyerek, Asya ve Afrika ülkeleriyle “Tarafsızlar
Bloğunun” öncülüğünü yapmaya çalışmıştır.
4. BATI BLOĞUNDA MEYDANA GELEN
ÖNEMLi GELiŞMELER
a) Batı Bloğunda ilk farklı tutum sergileyen devlet
Fransa oldu. Fransa’da General Charles de Gaulle’nin
1959’da Cumhurbaşkanı olmasından sonra 1962’de
Cezayir’e bağımsızlık verildi. Daha sonra Almanya ile
yakınlaşarak 6 Avrupa devletinden oluşan “Ortak
Pazar”a ingiltere’nin katılması engellendi. Çin ile
diplomatik ilişkilere girdi, SSCB ile dostluk kurmaya
çalıştı (Bu siyasetin asıl amacı; ABD ve SSCB
etkisinin olmadığı bir düzen ve yeni bir denge
sağlayarak Fransa’yı dünyanın 3. gücü haline
getirmekti).
NOT: Fransa Mart 1966’da NATO’nun askeri
kanadından çekilerek politik kanadıyla ilgilenmeye
başladı. Bu durum Paris’te bulunan NATO
merkezinin Brüksel’e taşınmasına neden oldu.
b) Batılı devletler, NATO’nun kurulmasıyla
Avrupa’da SSCB’nin yayılmasını önlendikten sonra,
müttefikleri Batı Almanya’nın da hızla kalkınmasına
izin verdiler. Batı Avrupa devletlerinin bu şekilde
kalkınması bu devletlerin birleşerek Avrupa
savunmasını da daha güçlü hale getirme isteklerine
neden oldu. Böylece “Avrupa siyasi birliği
düşüncesi” ortaya çıktı. Böylece süreç içerisinde
Avrupa Ortak Pazarı devletleri de Batı Bloğunda güçlü
bir konuma ulaşmış oldu.
5. ÜÇÜNCÜ BLOĞUN OLUŞMASI
Soğuk Savaşın iki bloğuna da katılmayan az gelişmiş
ülkeler için “üçüncü dünya” deyimi kullanılmıştır.
Batılı devletlerin Asya ve Afrika’daki sömürgeleri
1945 yılından itibaren Batılı devletlere karşı
bağımsızlıklarını kazanmak için mücadele etmiştir.
Böylece bağımsız birçok devlet ortaya çıkmıştır. Bu
yeni devletler doğu ve batı bloklarının dışında kalarak
öncelikle ekonomik kalkınmayı amaç edinmişlerdir.
Böylece üçüncü bloğun kurulması düşüncesini
benimsemişlerdir. Bu tarafsızlığın öncülüğünü Mısır
ve Hindistan yapmıştır. Bu öncü devletler
örgütlenmeyi sağlamlaştırmak amacıyla 1955’te
“Bandung Konferansı”nın (1. Asya ve Afrika
Devletleri Konferansı) düzenlenmesini sağladılar.
Üçüncü dünya ülkeleri Asya ve Afrika’daki sömürgeci
politikaları yargılamak için bu konferansı toplayarak
ABD ve SSCB gibi iki büyük güç karşısında
varlıklarını korumak için birlik ve dayanışma
sağlamayı amaç edindiler.
Bandung Konferansı’na, Türkiye’de dâhil 24 Asya
ve Afrika devleti katılmıştır. Bu konferans, Üçüncü
Bloğun kurulmasında önemli bir rol oynamış ve
birçok konferansın düzenlenmesine önayak olmuştur.
Konferansa katılan devletler, barış içinde bir arada
yaşama ilkesini benimsemişlerdir. Bu konferans
“Bağlantısızlar Hareketi’nin” doğuşunda etkili
olmuştur. Bağlantısızlar Hareketi ise herhangi bir
ideolojik güce dâhil olmayan 100 üzerinde ülkenin bir
araya gelerek oluşturdukları uluslararası oluşumdur.
http://www.rehberlik.biz.tr - AHMET TÜTÜNCÜ
11
Uyarı: Tüm bu gelişmeler Doğu ve Batı bloğunun
yanında Üçüncü Bloğun da oluşmasına neden
olmuştur.
Uyarı: 1991’de SSCB’nin dağılmasının ardından
bloklaşmanın sona ermesi, Bağlantısızlar Hareketinin
de hızla çökmesine neden oldu.
KPSS/TARiH 3. ÜNiTE- SOĞUK SAVAŞ DÖNEMi (1945–1960)
6. BERLiN BUHRANI (1948)
Berlin Buhranı, II. Dünya savaşından sonra yaşanan
soğuk savaş döneminin ilk büyük sorunudur. II. Dünya
savaşından sonra Almanya’daki Berlin şehri 4 işgal
bölgesine ayrılmıştı. Bu bölgeler ABD, ingiltere,
Fransa, SSCB işgal bölgeleriydi. Batılı devletlerin
Berlin’deki işgal bölgeleriyle Almanya’daki diğer
işgal bölgeleri arasındaki ulaşım ancak Sovyet işgal
bölgesi üzerinden sağlanabiliyordu. ingiltere, ABD,
Fransa, Sovyetlere karşı güç birliği yaparak 1948’de
Berlin’deki işgal bölgelerini birleştirdiler ve buraya
Trizonia adını verdiler.

edit: çalıntıdır.
william mcneill'in dünya tarihi isimli kitabını okunma rahatlığı bakımından tavsiye ederim.

http://www.n11.com/dunya-...NLFlqL5pMQCFTHLtAodWkYAOg
daha önce yazdım zannediyordum, yazmamışım.

dünya tarihi hakkında pek çok farklı kaynak bulunabilir elbette. dünya tarihini konu alan kitaplar, genellikle dünya tarihini baştan sona anlamanızı sağlamak iddiasında değillerdir. bunun yerine, tarihe bir bakış açısı sunarlar. kimisi kavimleri ele alarak yaklaşır olaylara, kimisi daha iktisadi bakar, kimisi kültüre odaklanır... bu yüzden siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, sosyoloji gibi disiplinlerle uğraşacak olan arkadaşların eğer mümkünse bu bölüme başlamadan önce, veya en azından bu bölümlerdeki ilk senelerinde mümkün olduğunca dünya tarihi kitapları okumaları kendi yararlarına olur.

bu aşamada benim önerebileceğim kitap clive ponting'in "yeni bir bakış açısıyla dünya tarihi" isimli kitabı. http://www.idefix.com/kit...?sid=G44SOBHGOB4BR2DL0XWP

kitap dünya tarihine evrim teorisini de içeren, materyalist bir bakış açısı sunuyor. özellikle keşifler çağı ile ilgili olan kısımlar çok sık rastlanılmayan, farklı ve ilginç bir yaklaşım sunuyor okuyucularına.
Bizde okullarda ders olarak neden okutulmadığını hala anlayamadığım şey.
vazgeçtim ilkokulu, ortaokulu; bari lisede mutlaka okutulmalı ki gençlerin ufku genişlesin.
Çocuğa dayıyoruz sadece genel türk tarihi, selçuklu, osmanlı, inkılap tarihi.
Tamam bunları öğretelim ayrıntısıyla eyvallah.Ama o okuttuğun derse paralel olarak 1 saat de olsa bu dersi koy ki öğrencinin kafasında dünya bir şekillensin.

16.yy da neler neler olmuş avrupada 25-30 yaşına gelince öğreniyoruz. Bizim 16.yy avrupada bildiğimiz tek şey "fransa kralının anası kanuniye mektup yazmış. "Ben bir anayım oğlumu kurtar falan filan. Kanuni de alman imparatoru şarlken e demiş ki şarlken akıllı ol aklını alırım senin!..."
Ulan tamam da rönesans reform almış başını gitmiş, coğrafi keşifler artmış. Ekonomik sistem değişiyor. Derebeylikler bitmiş. Bunları sadece başlık halinde biliyoruz. Nedir bunun içeriği? Sene olmuş 2015. videolar belgeseller gırla. Aç youtube dan bir tane dünya tarihi belgeseli izleyin sınıfça. Çocuk belki nefret ettiği derste en azından başarılı olabilmek adına ufku genişleyince mantık yürütür.
gombrich'in dünya tarihini anne babalara tavsiye ederim. okuması ayrı keyiflidir ama yetişme çağına hitap eder.

http://www.idefix.com/kit...?sid=BXAQDB1F2G8LQLZBATNZ
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar