Başlığa yazdığım giriler ve aldığım onlarca olumlu tepki arkasından bir manifesto hazırlamak çok istemiştim ama yapamadım. Bugün ise enteresan bir eşikteyiz ve bir takım gelişmeler, efendi insanların bulamadıkları alanları ele geçirme fırsatını yakaladığını bana gösteriyor. Ama bunun için bazı becerileri de kazanmak lazım.
Ben, çok özel bazı örnekler dışında efendi insanlara yüksek statüler ve iyi görevlerin açılmadığını düşünüyorum. özel örneğe dış görünüş dahildir.
Bunu yapabilmenin, hakkınızı almanın yolu, haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz oyunda Galip gelmektir. yani karşınızdakini kendi oyununda alt edecek özelliklere sahip olmanız gerekiyor. Peki bunlar nelerdir?
hepimizin farklı yaşantısı farklı işleri farklı çevresi farklı ailesi var. bütün bunlara şablon gibi oturacak bir özellikler listesi vereceğimi düşünmüyorsunuz herhalde? Ama efendi efendi köşesine çekilip nazikçe sırasını bekleyen insanlar olarak, Bulunduğunuz ortamın ve yaşantınızın neleri yaparak kolaylaşacağı ve hangi özellikleri ön plana çıkartarak gündelik mücadelelerden Galip gelebileceğinizi çok büyük ihtimalle tahlil etmişsinizdir. ve işte ben size O tahlil sonucunda yapılması gerekeni yapın diyorum Bu kadar basit.
elbette bunu da akıl edip yapamadığını söyleyen arkadaşlarım olacaktır. Bence muhtemel nedeni birazdan sayacağım ilkeleri gözetmemekten kaynaklı.
1. Etik dışı rekabet etmeyeceksiniz.
2. sonuna kadar haklı da olsanız kontrolünüzü kaybedecek derecede Sinirlenmeyecek sinirlenseniz dahil o siniri karşı tarafa yansıtmayacaksınız.
3. sizi etkileyen ve sizin etkilediğiniz konularla ilgili bütün seyri çok dikkatli takip edecek, gerekli yerlerde mutlaka kayıt alacaksınız.
4.seyirle ilgili gelişmeleri konunun muhatabı olan herkesin ve özellikle akıbetimize karar verecek kişilerin haberdar olacağı şekilde paylaşacaksınız.
5. bütün bu sürecin herhangi bir aşaması sizi daha az sosyal daha mutsuz daha yorgun daha az motive hale getiriyorsa ilkelerin üzerinden tekrar geçip yöntemle ilgili bir sorun olmadığından Emin olacaksınız. bu adımda karşılaştığımız sorun çözümüne tek başına gideceğiniz bir sorun olmayabilir; bu durumda tercihen konunun uzmanı birisine mutlaka danışacaksınız.
Ben de deneyimlerimi buraya yazacağım. neden daha önce değil de bugün derseniz de; önceki dönemlerden farklı olarak bugün benim üzerimde etkisi yüksek kişi kurum ve makamların; Hatta toplumsal yaşantının, karmanın Allah'ın adaletinin Kural ve kanunların bir yerde haksızlık ve düzensizlikleri çözeceğine dair inancımın bugün kalmamış olmasındandır. böyle söyleyince umutsuz olduğumu sanmayın sadece insanın hayatındaki en önemli değişikliğin ancak kendi kontrolünde olacağı konusunda kararımı net olarak verdim.
insanlar sizi ezik görür. zayıf görür. ancak asıl zayıf kendileridir. en çok öyle insanlara muhtaç olurlar. olumsuz yanları var ancak bunu umursamasınlar çünkü herkes efendi ve aile terbiyesi almış insanlara muhtaçtır.
(#18961829) dan devam etmek iyidir, başlığın sahibi olarak daha önce yazdıklarımı da takip edenler farklı bir seyre şahitlik edecekler.
Ben bugün bir kardeşimi kaybettim. Efendi, terbiye sahibi, hassas bir çocuktu. Kalp krizinden vefat etti. Bence buradaki kriterleri taşıyordu ve kocaman kalbi daha fazla kırılmaya gelemedi.
Hem onun hatırasına hem de yaşadıklarıma. insanlar sadece kaba ve düşüncesiz değil aynı zamanda terbiyesizler. Kendilerinin sıkıntısını kendine dert edenlerin kaderi ellerinde olunca şikayetçi oldukları düzeni değiştirmek değil sıkıntı duyduğu tip gibi davranmak, kendi çektiğini başkaları da çeksin diye uğraşmak peşine düşüp, gündelik hayat planına karışırken hiç utanıp sıkılmıyorlar. Neden kendinizi onlara borçlu hissediyorsunuz ki? Evet eyleme geçmediğin günlere yan efendi kardeşim. Ama kendini kahretme. idealist ergenlikten çalışkan gençliğe, şimdi de mutabık orta yaşlılığa dünyayı Bizim gibilerin kontrolü altına alması zor gözüküyor. Kendini seçkin zanneden Anadolu kaplanı türevleri, boktan estetik anlayışları ile ülkenin de dünyanın da içine etmeye devam etsin. Ama bizim de çare bulmamız lazım, siz de deyin birşeyler?
haksızlık karşısında ses çıkaramamak değildir aslında. çünkü bu duruma giriyorsan, efendiliğimden veya aile terbiyemden diyemez bir insan. haksızlık karşısında uslüplü bir şekilde her şeyin üstesinden gelinir bence. namuslular, namussuzlar kadar cesur olmalıdır. bu cesurluk, onlar gibi davranmak zorunluluğu altına girmek değildir. o yüzden herkesi karakter anlamında bir kalıba sıkıştırmak doğru değil. yani, efendi ve aile terbiyesi almış bir insanın patlama noktasını, hareketliliğini, bazı durumlar, olaylar karşısında ki, yerine göre tutumunu iyi değerlendirmek lazım. ezik olmak ile efendi olmak arasında ki farklar çok belli aslında. bu tarzlara ezik diyenlerden önce, bu farkı siz görün ve ezik olmadığınızı, esasında tutumlu bir efendi olduğunuzu gösterin.
Hiç unutmam bir keresinde bir kız bana sende iyi aile çocuğu tipi var demişti.
Normalde bu iltifat sayılır ama kız öyle bir tonladı ki bunu hani az biraz Tyler durden a yaklaşan bir tavrın olsaydı bir şeyler düşünürdüm gibi söyledi.
Bu efendi lafı kavramı karşılamıyor. Aile terbiyesi lafına da ayrıca kıl oluyorum. Biz at mıyız köpek miyiz. Insan öğrenir yani öğrenen bir varlık. Hayatı doğru okumayı öğreten bir ailesi varsa insan şanslı doğmuştur yoksa kendi doğrusunu ahlak anlayışını söve söve Dove Dove yani zorla empoze eden ailenin itaatkar uyumlu başarılı çocuğu efendi ve Terbiyeli değildir. Çünkü o olduğu kişi değildir matrix gibi kalıba doğmuştur. Toplumsal normlara uygun davranarak normalleşme üzerine sosyallestirilmistir ama belkide içinde Dexter gibi bir psikopat da olabilir.
Aşırı terbiye yöntemleri travmatik sonuçlar yaratıyor. Dini eğitim bu durumun bir yönünü oluşturuyor. Sevgisiz bir dini eğitim tecavuzcu yetiştiriyor.
efendilik bir erkeğin makyajıdır. ağır başlı olmak lazım, sulu bir erkek değil. bunu bir ayıktıralım.
aile terbiyesi alınca kolay mı dayak yeniyor? ailen sana çevrende kötü insanların olabiliceğini, buna uygun kavga etmende gerektiğini söylemiyorsa problem var demektir? dışarıda mahalleye bile hayatında çıkmamış insanlar için bu geçerlidir. aile terbiyesi alınca ve efendi olunca kavga etmekten mahrum olmuyorsun korkma.
Efendilik;yani kırmamaya çalışmak,ölçülü olmak,terbiyeli olmak,dengeli olmak,diğergam olmak,saygılı olmak vs bir sürü meziyet barındırır.bunların güzel şeyler olduğuna şüphe yok.gelelim pratik yapmaya.ailenizden aldığınız terbiye ve efendiliğinizle okula adım atarsınız.o da ne? Sürekli sorun çıkaran ona buna çatan bir çocuk var.uyarmaya çalışırsınız bana karışma der.tamam dersiniz.birde bakarsınız bana karışma diyen çocuk gelip size karışır.amacı kendince yaptığı eğlenceli şeye sizi de dahil etmek.yok dersiniz sanki kabul etmeliymişsiniz gibi davranır.durduk yere çatar.niye çünkü herkes kendisi gibi olacak.e hani bana karışamazsındı sen de bana karışma dersiniz yok der böyle pıs pıs ne oturuyorsun.lan sana ne ben böyleyim zıpzıp.tutturur sen fesatsın içinden neler geçiriyorsun diye.bak andaval benim derdim efendi kalmak kimseye zarar vermemek sen öylesin ben de böyleyim benim gizli fesatım bu öküz diyemezsiniz.bunlar genelde ilk ortaokulda olur.liseye gelince kendini göstermek isteyen salaklar belirir.ne yapar kavga çıkararak dikkat çekmeye çalışır,salak salak hareketlerle birine çatacak yer arar.kime gelir tabiki efendiye.çünkü efendi adam efendi kalmaya çalışır o öküze bile bir değer verir alttan alır.öküz bundan ne anlar?ha tamam ben buna çatayım nede olsa bu saf ses çıkarmıyor,off tüm kızlar bana bakacak.biraz daha zaman geçer iş hayatına girersiniz ya da üniversiteye.mesela evrak işi olur efendice memura izah edersiniz ne de olsa bize hizmet ediyor emek mesai harcıyor ekmek parasını kazanıyor o da insan nede olsa.ama karşıdaki ilkokul ve lisede gördüğünüz öküzlerden biri olabilir yüksek ihtimal.he tamaam bu kek işte tamam sen bekle der en sona atar ilgilenmez azarlar.öte yandan bağıra çağıra sanki kölesiymiş gibi davranan adamın işini hemen görür birde adamla samimi olur.niye çünkü o da bir öküzdir ve öküzler iyi anlaşırlar.üniversiteye girmişseniz yurtta ya da evde arkadaşlarınız olacaktır.illa sorunlar çıkacaktır.siz alttan alırsınız adam iyice atarlanır.sen sabah çıkarken dikkatli ol ses çıkarma lan der.ama alttan almayıp bana lan böyleyim sen de uy,rahatsızsan kendinde bul sorunu minvalinde konuşan diğer ev yada yurt arkadaşına aynı şeyi söylemez ve onu daha çok sever delikanlı adam filan der.yanisi efendilik iyi değerler barındırır ama memleketimizde efendilik günlük hayatta öküzlerin öküzce hareketlerine bile tahammül olduğu için bir nevi pısırıklıktır.
bu kişiler sürekli başkalarının kırmamak ve başkalarını memnun etmek üzerine kurarlar yaşamlarını, dolayısıyla birey olmayı başaramazlar genelde. çünkü her eylemlerinin altında ''başkaları ne der, başkaları beğenir mi'' gibi sorular yatar. başkalarının beğenilerine göre şekillendirir davranışlarını.
bir arkadaşım var böyle. inanılmaz sevdiğim biridir ve dürüstlük konusunda, efendilik konusunda üzerine tanımam. ama o kadar efendi, o kadar düşünceli ki bazen bu efendiliği ve düşünceli hali can sıkıcı boyutlara ulaşabiliyor.
insanların kendi güdüleri, istekleri, arzuları vardır oysaki; ama bu kişiler hayatları boyunca bununla mücadele ederler. kendi arzularından(bir çoğunuzun aklına salt cinsellik gelse de bahsettiğim o değil sadece) kaçarlar, istedikleri halde bir çok şeyi yapmazlar. islam kültüründeki nefsi terbiye etme ile hemen hemen aynı şeydir bu bir bakıma. orada islami kurallara göre yanlış olan şeylerden kaçınılırken ve cehennem korkusuyla bu kaçış için birey kendini zorlarken; burada da ahlaki kurallara göre birey kendi hazlarından kaçar ve 'efendi karakteri' sebebiyle bu kaçış için kendisini zorlar. işte bu zorlamadır bana öre sorunu yaratan, çünkü ''bedenin ihtiyaçları giderilmezse beden bir süre sonra o ihtiyaçların esiri olur'' der yanlış hatırlamıyorsam saramago.
şimdi buradan yola çıkıp ben herkes sevişsin, herkes terbiyesiz olsun vs. demiyorum. sadece duygularınızdan, düşüncelerinizden korkmayın ve bunları eyleme döküp dökmeyeceğinize karar verirken kendi yaratmış olduğunuz ahlaki değerleri baz alın diyorum; size dayatılanları değil.
Yaza yaza yeni boyutlarına şahit olduğum, bazı noktalarında yalnız olmadığımı fark ettiğim, bu nedenle (#4861445) ile başladığım, (#11448956) ile devam ettiğim bu yazıların bir yenisinin olmasının, efendilik ve aile terbiyesinin olumsuz yanları ile ilgili örnek ve kavramların üzerinden bir kere daha geçmenin gerekli olduğuna karar verdim.
bunun temel sebebi ise kendimle ilgili bir çelişkiyi fark etmem oldu. (#11448956) da verdiğim örneklerde mutlu olduğum gözükmekte, çünkü kendimi bildiğim ve belli konularla ilgili nasıl hareket ettiğimle ilgili bir özgüven sağladığım için, elde ettiğim sonuçlardan fazlasıyla memnun olduğum bir an o yazıları yazmıştım. bugün de yazdıklarımın arkasındayım, ama o zaman farketmediğim, burada doğrudan muhalif olduğum bir bakış açısının meğerse kendimde yer etmiş olduğunu fark ettim.
diğer yazıyı yazma gerekçelerimin en başında, bu başlıkta efendiliğinin mağduriyetini yaşadığını belirten arkadaşlarıma moral olması açısından bazı maddeler sıralamıştım. iyi de, efendi ve aile terbiyesi sahibi olmak mağduriyet mi? Veya bir zayıflık mı? değil! Peki, bu şekilde düşündüğüm bir durumda, niye bu özelliklere sahip arkadaşlarıma moral vermek gibi bir düşünceye sahibim? bir taraftan yaptıklarının karşılığını bulacaklarının mesajını vermek istedim, tamam, ama bunun içinde aynı zamanda kendini normal görmemek de var. Normal nedir? Benim olamayacağım birşey, bunu biliyorum. Peki, normal olmanın dayatıldığı bir toplum yaşantısında, normlara uymak zorunda kaldığım bir durumda, benim nasıl hareket etmem lazım? Diyebilirim, hatta demekteydim ki, biz normal değiliz, normale uyum sağlamak ve kabul etmek zorundayız.
ee? iyi de, ben insanlarla abuk sabuk konularda rekabete girmek istemiyorum ki? huzur istiyorum, dünya barışı istiyorum, iyi ve kaliteli bir yaşam sürdürmek istiyorum. Peki sonuç? hep karşıma çıkan kabalık, anlayışsızlık ya da beni istisna gören insanlar. Ha, istisna olup da benim düsturumu standart olarak alsalar anlayacağım.. ama, hiç de sonuç öyle olmuyor arkadaşlar. karşıdakine nazik davrandıkça, düşünceli hareket ettikçe tepene çıkmaya çalışan onlarca insanla karşılaşıyorsun. kendini bir konudan sorumlu hissedince, o sorumluluğun tüm türev, boyut ve ilgili olaylarını senden bilmeye başlıyor normal toplum.
e o zaman benim daha önce mücadele ettiğim, kendimden taviz verdiğim zamanlara ne oluyor? hikaye. dönüp dolaşıp geldiğim yerde diyorum ki, çalışanlarım beni anlamıyor daha sert yapmam lazım. patronum beni anlamıyor, daha yüksek sesle konuşmam, daha hızlı hareket etmem lazım. nerede kaldı katlandıklarım? nerede kaldı prensiplerim? Yok, yok, yok!
gelip bu yazının sonunda kimseye hayata karşı acımasız olun, insanları düşünmeyin demem lazım belki de. çünkü görüyorum, aksini ispat eden insan sayısı o kadar az ki, diğer gaddarlarla uğraşmaktan hakedenlere hakkını vermeye ne vakit kalıyor, ne düşünecek zaman. kendi biriktirdiklerim ile bana bırakılanlar, hepsi bir araya geldiğinde ise stresten kaskatı kesilen, kendine vakit ayıramayan, ayırabildiği vakitte diken üstünde duran bir kelkeshoze buluyorum. halbuki bu adam, benim tek başıma eserim değil; dünya düzeni diye bize yutturulmaya çalışılan acımasız bir iklimin üzerimize bıraktığı asitten çiy damlaları.
Bu sebeple diyorum ki, kendinizi şaşırdığınız zamanda dönüp dolaşıp bir aynaya bakın. size kişiliğinizden farklı tavırları ya da olayları dikte edenler sizi doğru bir yola götürmüyorlar, pusulanız hep kendiniz, kendi doğru bildiğinizdir. çünkü emin olun, sinirlenirse çok kötü şeyler yapacak olan tek siz değilsiniz. ama farkında olmadan, bu tepki vermeme konusu bizi tüketiyor. bunun çözümü o zaman tepki vereyim demek değil tabii ki, tepkiyse kibar ama sert bir biçimde de verilir. Kanımca, bunu kendim de yaptığım için rahatça söylüyorum, katlanmak ya da alttan almak evet kibarlıktır, hoş da birşeydir, ama alttan alınca seni altına alan konuları alttan almak gözüken o ki çok da iyi değildir.
o nedenle efendilikle tepkisizliği karıştırmayalım, sonuçta dünyayı daha iyi hale getirmek bir takım nazik dokunuşlardan başka birşeyle gerçekleştirilemez. çevrenize bir bakın, nezaket olsun diye yol verdiğiniz, sizi geçmesine izin verdiğiniz, imkanları sizin yerinize kullananlar gerçekten sizden iyi iş çıkarmış mı? şayet çıkarmamışsa siz niye fedakarlık yapmışsınız, gerek var mıymış? yine efendi olalım, terbiyemizi bozmayalım, çok az şey bunlardan ödün vermeye değer. sadece çözüm noktasında, kendi çözümünüzü aramak yerine, sizden farklı birisinin çözümünü uygulamaya kalkarsanız, yani kendinizden taviz verip farklı bir formda davranmaya başlarsanız, işte o zaman sobeleneceksiniz. o zaman, tek seferlik bir davranışta bulunacaksınız ama size ait olmadığı için devamı gelmeyecek. istikrarsız davranışlar da düzen değil, olsa olsa kaos doğurur.
bu nedenle arkadaşlarım unutmayın, sizin yerinize karar veren, siz yorulmayın, zahmet etmeyin diye, belki beceremeyeceğinizden korkuyor diye sizi de tedirgin ve biraz paranoyak yapan insanların bu zulmü size yapmalarına izin vermeyin. kendi yaptıklarınızdan sorumlu olmak, yarım yamalak bir ucundan tuttuğunuz bir işi yapmaktan iyidir. ileriye erteliyorsunuz ya, o ileri geldiğinde de ertelemeye devam edeceksiniz, bunu aklınızda tutun ve ertelemeyin. Çevredeki insanlar derseniz, davranışlarda tutarlılık aranır ama hakkını aramamak ve haksızlığa sessiz kalmak tutarlılık değil, efendilik değil, korkaklıktır.
Efendi olmayanların ve aile terbiyesi almayanların yanında tam tersi bir konumda karşı karşıya kalmaktır. Onlar kendılerince mükemmel olduğunu zannederken sense aile terbiyesinin vermiş olduğu mülayımliğin sorumluluğu altında kendini onların yanında ezik hissedebilirsin. Eğerki öyle hissediyorsan henüz olgunlaşmamıssındır. Eğer tam tersi onlara acımaklı duygularla yaklaşıyorsan ve durumlarına üzülüyorsan olgunluk seviyesinde bir seviye daha atlamışsındır.
Kızların bu tip erkekleri beğenmemesi diye bir şey var, biliyorsunuz ki piç erkekleri çekici bulur kızlar, lise ve üniversite yıllarında sevgili bulmakta zorlanıp psikolojisi bozulabilir böyle tiplerin.
yakın ilişkiler kurarken doğru insanları tercih ettiğinden emin olmaya çalışmak suretiyle etkileri azaltılabilen olumsuzluklardır. bir tek kendisini akıllı sanan, oldum delisi, keşfedilmeye muhtaç hisseden arsız tiplerle aşık atmaya çalışan uygunsuz bünyelere boyunun ölçüsünü aldıracak yanlardır efendim. bazı durumlarda çok değerli olmalarına rağmen, bazen de etkisinin kırılması gerekir bunların.