şu dünyada müziğin evrensel olduğunun en büyük kanıtlarından biri. bu kadar kana-ruha işleyen kaç ses duyduk ki...sayılı...fransızca biliyor gibiyim onun sayesinde. bir piaf dili var ki, bende bambaşka bir dil oluşturdu. hani insan bazen gözleriyle muhabbet eder ya dostuyla, işte bu kadın öyle bir şey.
''O devirde evli olmasına rağmen Cerdan, Piaf’a büyük bir aşk besliyordu. Öyle ki New York’ta bir turne için bulunan Edith Piaf, hasretine dayanamayarak Cerdan’ı yanına gelmesi için ikna eder. O dönem önemli bir maça hazırlanan Marcel Cerdan, Edith Piaf’ı kıramayıp Paris’ten kalkan New York uçağına biner. Ancak uçak maalesef bir süre sonra düşer ve Cerdan hayatını kaybeder. Bu olaydan sonra Piaf’ın hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Girdiği derin depresyon geri kalan hayatında yakasını bırakmaz.''
er ryan ı kurtarmak filminde terkedilmiş şehirde düşmanı bekleyen askerlerin merdivende oturup dinledikleri şarkıyı (bkz: tu es partout) söyleyen müthiş fransız ses sanatçısı.
(bkz: chanson)
Başucu kadınım.
Alarmım, telefon sesim.
Hem cinsim olmasa, salt sesinden ve hüzünlü tınısından dolayı, deli divane aşık olabileceğim kadın.
Hüzün, bir kadına bu kadar mı yakışır?
Ses, bir kadını bu kadar mı özel kılar?
Fransızca, bir dilde bu kadar mı efsaneleşir?
Yanıt edith piaf ise, evet!
Bugün kendinize bir iyilik yapın.
Bu nefaseti dinlemeden uyumayın.
La vie en rose olur mesela ya da tu es partout ya da l'etranger...