edip cansever

entry920 galeri57
    710.
  1. Yaşamak çıkmazları.
    Yani gündemimize cup diye oturtmuş ta o zamanlardan.
    Ne çıkar siz bizi anlamasanızda diyor noktalıyorum.
    0 ...
  2. 709.
  3. 708.
  4. Biliş

    VE HEMEN GiDEMEDiM
    VE ARTIK GiDEMEDiM
    VE SONRA HiÇ GiDEMEDiM
    KURTULUŞ'TA, SON DURAKTA BiR TRAMVAY ÖLÜSÜ
    SANKi BEN
    ÖYLECE KALAKALDIM

    HEPiMiZ KALAKALDIK
    ELiMiZDE TETiĞi ÇEKiLMEYEN
    NAMLUSU YÖNSÜZ BiR TABANCA GiBi.
    5 ...
  5. 707.
  6. Sadece islami görüşlerini yerinde buluyorum. Onun dışında yorum yapamayacağım.
    0 ...
  7. 706.
  8. Yanılan bir şair.
    Kendisi "Yalnızlık, sevmeyi bilmeyenlerin icadı." Demiştir.

    Hayır, katılmıyorum.

    Yalnızlık sevmeyi bilenlerin icadıdır.
    Hem de en iyi bilenlerin.
    Ondandır tüm bu yalnızlıklar.
    7 ...
  9. 705.
  10. 707.
  11. kimse yazmamış bugün ölüm yıl dönümü.
    1 ...
  12. 706.
  13. Ilk kez Edip Cansever siiri okudugumda ( gerçi sairini bilmiyordum siirin ama ) içim acimisti neden biliyorum siir huzunluydu çünkü.
    Ey sonbahar! ey düşsel yolculuk! seni
    Dolaştım yaz sıcaklarında, bekledim
    Duydum ki benim değildi artık, doğanın
    Kalbiydi uçurumlar toplamı kalbim.

    De bana, anlat bana, öyleyse neden hatırlıyorum onu
    O fırtına kuşunu gölgesini yere düşüren
    Gittiydi geldiği yere, uzaklığına
    Döner mi bir daha dönmez mi bilmem
    Yüklenip yittiydi gözden onca çırpınışları
    Ne sevinç bıraktıydı içimde, ne keder, ne acı
    Bir sen kalmıştın sen, ey sonbahar ilimi, dörtnala gelen
    Bir atın kalkışı gibi kalkıp da gözlerimden.

    Parlar ki şimdi ara sıra geceleri
    Diplerde, derinlerde, yalnızlığımda
    Ölü bir deniz yıldızıdır mutluluk
    O nedensiz mutluluk, olsa da olur olmasa da.
    1 ...
  14. 705.
  15. gülemiyorsun ya, gülmek
    bir halk gülüyorsa gülmektir.
    1 ...
  16. 704.
  17. ''"
    Her şey o kadar dokunaklı ki
    Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
    Dağınık, renksiz bir mozaik gibiysem
    Üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-
    Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
    Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar.

    Sonra bir kır kahvesi kendini okurken
    Masaları toplanmış, bardakları toplanmış
    Tam kendini okurken
    Derim ki bir semti iyi tanımak kadar
    iyi tanımalı dünyayı
    Açın radyolarınızı: eylülün sesi
    Bu dünyada can sıkıntısının bir başka anlamı var baylar. """
    2 ...
  18. 703.
  19. tomris uyarın aşıklarından 2. yenici şairimiz. severiz efendim.
    0 ...
  20. 702.
  21. iki sabah önce bir dizesinin kafamda kibrit çakmasıyla uyanmama vesile olmuş şair.

    gün boyu lan neydi ki bu dize diye dolandım durdum. üstüne dizeler yazdım, şiirler düşündüm. birkaç saat sonra internete bakmak geldi aklıma. ahah ulan nasıl bi kafa varsa internete bakmak kaç saat aklıma gelmedi. neyse işte dize edip cansever'inmiş. şiiri üç dizesi hariç hiç beğenmedim.

    akşam oldu, yalnızlık çöktü. şiire bir daha baktım ve hiç ummadığım bir dizesi beynime tokat attı. iki sene önce yazdığım bir şiirde kullandım çünkü ben bu dizeyi. hassssiktir dedim birkaç kez. sonra sakinleştim. sonra yine birkaç siktir çektim. sonra yine durdum. bir kahkaha attım. şiiri mi yaksam edip'i mi diye düşündüm. e nihayet bir sigara yaktım.

    sigara bu yüzden var. yakılası bir şey olduğunda bir sigara yakıyorsunuz. yakma ihtiyacınız geçiyor. tam da bir sigara yakmıştım yeniden düştü aklıma dize. kendi şiirimi okudum bir de. eh tam da aynısı değil lan aslında diye kendimi kandırdım. edip'ten dize aşırmış olduk ya hayırlısı.

    bir sigara daha yakayım.
    1 ...
  22. 701.
  23. ''Çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz
    Herkesin, ama herkesin yanılıp bir yerlere gittiği
    Bir cümlede durmuş gibiyiz...''
    0 ...
  24. 700.
  25. Gölgen yok senin, ayak izlerin yok.
    Neden mi? Acılar barınmamış ki sende
    Mutluluk yok, mutsuzluk yok.
    3 ...
  26. 699.
  27. Özlenirsin, alabildiğine varsın da
    Daha da var oluyorsun gün günden
    Olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
    Bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
    Bir kuş olsa mavilik derdi buna.
    6 ...
  28. 698.
  29. Başlığı frame de görünce bile sımsıcak gülümsememi sağlayan şair.
    2 ...
  30. 697.
  31. Her şey o kadar anlamsızdı ki, yaz
    Bunu bir daha pekiştirdi
    Avuçlarımı sıcak tutar, bulundururdum
    Sevgisiz ve gereksiz kalmak için
    Öyle, kendime yorgun hazırlamışlar beni.

    Şehir ki aydınlıktan görünmeyen birini
    Açılmış iskambiller gibi bilerken
    Orada, içimde şimdi
    Dört güneş bir arada
    Gözlerimde hiç bitmeyen bir deli.
    2 ...
  32. 696.
  33. Adını görünce yüzümde gülümseme beliren şair. Keşke birlikte Yakup' u çağırsak Ruhi Bey' i de alıp birlikte bir şeyler içsek.
    5 ...
  34. 695.
  35. Dokunsam, duysam, yaratsam, diyordum ben de
    Ve sunsam ona, denizin
    Sunuşu gibi kendini dalgalara.
    Ona, yalnızca ona
    Beni bir deniz kabuğundan daha ayrıntılı yapana.

    Edip Cansever
    3 ...
  36. 694.
  37. Ben sana uyandım yine
    Sen başkalarıyla uyurken..
    5 ...
  38. 693.
  39. SAATE BAKMAK

    Varsın her şey sonraya kalsın
    Sonraya, en sonraya
    Sözgelimi iki bin altı yüz kırk bir mil. Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse
    O kadar yakın kalplerimiz birbirine
    Ölü bir denizi bile bir tartışmaya çevirdik
    Kayaları taş devrine göre ölçtük biçtik
    Kalemlerimizi kesilmiş çiçek sapları gibi attık
    Kapıları açarken birbirimize ağladık.

    (Ne kadar da çok severmişiz birbirimizi
    Sahi ne kadar da çok severmişiz
    Yıllarca, yüzyıllarca öpüştük
    Sigaralar tuttuk, içkilerin en iyisini sunduk
    istersen bu gece burada kal, dedik
    Sağlığımızı sorduk, bir sürü ilaç adları saydık
    Sık sık görüşelim, olmaz mı dedik
    iyi bildiğimiz ne varsa yaptık, ayrıldık
    Ortada
    Her zamanki gibi bir karanfil kaldı.)

    Köşedeki tütüncü silaha çevirdi sigaralarını
    Ödemesi çok güç sigaralara
    Manav yarı anlamlı güldü biz geçerken
    Eriklerden, çileklerden, o canım kirazlardan bile utanmadan
    Hani o çocukluk küpesi olan kirazlardan
    Hani rengi içimize göre değişen: mor, mavi, pembe, sarı
    ilk defa merhaba dedi bir balıkçı
    Çırparaktan elindeki suyu ölgün bizlere
    Sigarası dudağında:merhaba!
    Ya peki biz ne dedik, ne dedik
    Yoldaki bir taşı şöyle bir kenara koyduk
    Yakamıza rastgele bir çiçek iliştirdik
    Su satılan dükkanlara baktık, yüzümüz cam cam ışıdı
    Ve leylak kokuları gibi kendi kokumuza uzandık
    Köşeyi döndük, bütün köşeleri hızla döndük
    Su birikintilerinin ağaçlandığı eski bir sokağın tarihinde
    Şöyle yazdı:
    Her şey sonraya kaldı.

    Ey ayaklarımızın dibindeki yoksul gül
    Gölgesi yüreklerimizin
    Öfkemiz sevgiye benziyor şimdi, sevgimiz öfkeye
    Ve tartışmaya çevirdiğimiz deniz ölüler bırakıyor
    Çıplak ölüler
    Birbirine kenetlenmiş ölüler halinde.

    Bir otobüse biniyoruz, sahiden biniyor muyuz
    Söyle, nerde “Göğe bakma durakları”, nerde
    Birinin elinde gazete ve süt
    Gazete mi, evet gazete
    Bütün manşetler tutsaklığı ve yenilgiyi çağrıştırıyor
    Paramızı veriyoruz, üstünü alıyoruz, bozuk paralar
    Cebimizde nikel
    Cebimizde sarılmış ölüler halinde.

    Her şey bir hızlı adım olmamaya
    Ama dün gibi taşıdığımız bir umut gözlerimizde
    Saatlerimize bakıyoruz hiç yoktan
    Çok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak
    Yemyeşil bir su takılıyor akrebe, bir çavlan
    Yüzü akide gibi parlayan bir gün takılıyor yelkovana
    Anılardan anılardan çoktan vazgeçtik
    Yaşadığımız bugün nasıl
    Güzelliğimiz hangi güzellik.

    Biliyor muyuz, hayır, bilmiyoruz da
    Acılarımızdan bir yaz kurduk onarıyoruz
    Belki bir hazırlık bu başka yazlara
    Yakın yazlara, uzak yazlara
    Çünkü her şey eskiye kaldı, anılar bile
    Her şey, ama her şey eskiye kaldı
    Vakit yok bir daha yemyeşil eylül tramvaylarına

    Edip Cansever.
    2 ...
  40. 692.
  41. "Bir yerimiz varsa bu dünyada
    Her şey insanca olmalı
    Sevmek de
    Yaşamak da
    Ölmek de…”

    Edip Cansever
    4 ...
  42. 691.
  43. kimsenin öldüğü yok,
    yaşadığı da.
    herkes biraz var
    o kadar.
    0 ...
  44. 690.
  45. vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı
    vaktinde anlamanın sevinci mi
    ya da biraz geç kalmanın
    o gereksiz tedirginliği mi
    hangisi

    ama belli ki sonundayız herşeyin
    en sonunda."
    3 ...
  46. 689.
  47. "her şey rengine göre kanar, bilirsin."
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük