m.s. 201 yılında osroene krallığında (edessa'da) sekizinci abgar'ın hükümdarlığı döneminde büyük saraydan çıkmakta olan pınarın suları bollaştı ve daha önce de her zaman olduğu gibi pınar kabardı ve her yana taştı. kaliyet avluları , revaklar ve odalar suyla dolmaya başladı. kral abgar bunu gördüğü zaman tepede güvenli güvenli bir yere çıktı. burası kralın hizmetinde çalışan insanların kaldıkları, sarayın üst tarafında bir yerdi. şehrin bilgeleri bu gittikçe artan suları ne yapacaklarını düşünürken gece boyunca sağnak şeklinde yağmur yağar. daysan deresi (karakoyun deresi) yine coşmuştu.
yıkılan güzel yapıtların içinde saray ve ilk hristiyan kiliselerinden biri yakubi bir meryem ana kilisesi de vardı.
M.Ö. 334-136 tarihlerinde selevkoslar urfa'ya geldiklerinde sularının ve pınarlarının bolluğunu görüp bu durumu makedonya'daki edessa (şehrin günümüzdeki ismi vodina) bölgesine benzeterek ''suyu bol olan'' anlamında bu güzel ismi vermişlerdir.
Yunanistan'ın Selanik şehriyle Yugoslav sınırı arasında bulunan Edessa bugün de aynı isimle anılmaktadır fakat resmiyette vodina şehri olmuştur.
Makedonya kralı II. Filip'in oğlu III. iskender Asya'yı fethettikten sonra haleflerinden I. Selevkos bugünkü Urfa'nın bulunduğu yerde yeni bir şehir kurdu. Urfa'daki Zeliha Gölü ve yanındaki balıklıgöl Selevkos idaresi zamanında Seluk Göl'ü, Selevkos Göl'ü adıyla çağrılırdı.
eski makedonya imparatorluğu'nun başkenti, osmalı topraklarındayken adı vodina olan, günümüzde nüfüsunu ,izmir ve edirneden göç eden rumların oluşturduğu, sulak diye tabir edilen, selanik yakınlarındaki bölge.. *
