bir kere edebiyatı seven insan; diğer insanları kullanmaz. Kimseyi ezik görmez. Edebiyatı seven insan; insan olur. bunun için edebiyat öğretmeni olması gerekmez. 4 yıllık üniversiteyi bitirip, kpss den yüksek alarak o makama gelmiş bir insan, bunu sadece bir iş olarak görürse öyle davranabilir. çünkü edebiyat sanattır, hayattır.
muhtemelen öğretmenine/hocasına göre değişir. maalesef benim öğretmenlerimin hepsi corttu tam anlamıyla.
okulunu okumuşlardı ama anlatma bakımından sıfırlardı. keşke kariyerlerine öğretmenlikten başka bir meslek yaparak devam etselerdi.
iyileride vardır elbet.
edebiyata dair hatırladığım başlık olarak tanzimat dönemi, divan edebiyatı, serveti funun, 5 hececiler, maviciler, hisarcılar var. sadece başlık olarak ama.
yazar olarak ise cenap şehabettin i hatırlıyorum. eser olarak elhan-ı şita yı.
iyi yine hatırlıyormuşum baya.
daha fazla hakim olmak isterdim de fırsat vermediler.
Lisedeyken bi edebiyat hocam vardı. Deyim yerindeyse burnumdan getirirdi. Millet matematik dersi için keşke hiç gelmese derdi ben edebiyat için. Saçma sapan ödevler verirdi, sıkıntı şurada bir tek benim yapmamı isterdi ödevleri.
Ders çalışmayı sevmeyen biriydim, kendimi zorlamaktan nefret ederim, hâlâ da aynı. öyle bir takmıştı ki kendi dersinde diğer notlarımı da sorardı. Bi defasında fizik dersindeyiz beni sınıftan aldı.
Tüm sınıf adamın bana olan nefretini biliyor, " aha sana sıra taşıtacak" deyip deli gülüyorlar. ben de sıra taşıtacak zannetmiştim aksjsjhd.
Lise son sınıfın dersine götürdü beni, onların yapamadığı bir soruyu yapmamı istedi. Lise birdeydim daha ama eksiksiz yaptım. Beni küçümseyen birine de haddini bildirmeyi pas geçmedim, akshsj allam değişmeyen özelliğim resmen. Ölsem bile bırakamam, ruhumla isyan etmeye devam ederim.
Hocayla birlikte çıktık sınıftan, bana: " senin kendi potansiyelini görmen lazım, kendine yazık etmemen için bu kadar zorluyorum. " demişti.
Gene de haklı gelmemişti, eziyetlerini bir türlü haklı görememiştim.
Ne zaman ki çok iyi bir üniversiteyi ve bölümü kazandım o zaman dank etti. Bazıları iteklenmeye ihtiyaç duyar, bazıları övülmeye. ÇevrenizdeKi insanları takdir edin, eleştirin, farkındalık yaratmaya çalışın.
Bunun kimseye zararı olmaz arkadaşlar. Biri sizden iyiyse ondan nefret etmeyin, nefretin hiçbir getirisi yok.
bu ülkede herkes ya da hemen hemen herkes işini neredeyse nefret ederek yapıyor. işini yaparken tatmin duygusunu hiç yaşamıyor ya da çok az yaşıyor. çünkü herkes yapması gerekenden fazlasını yapmaya zorlanıp, alması gerekenden çok az ücret alıyor. kira, fatura vs. derken fazladan hiçbir etkinliğe katılmıyor, ne branşı ile ilgili olsun ne de kendi hobisi çerçevesinde. bunları yapacak fazladan ne zamanı ne parası var çünkü.
gelelim özel olarak edebiyat öğretmeni olayına. yeni mezun olduğum dönemde, ücretli öğretmenlik yapıyordum. edebiyat öğretmeni o sırada okuduğum romanları görünce, sizde baya edebiyat okuyorsunuz dedi. bende biraz sohbet ettikten sonra kadının bende çok daha az şey bildiğine tanık oldum, çünkü kendisi söyledi, üniversitede zorunlu olarak okutulanlar haricinde pek fazladan okuma yapmamış. hadi diyelim dünya edebiyatı okumuyorsun bari türk edebiyatından sohbet açayım dedim ve şu ibretlik diyalog geçti aramızda maalesef.
edebiyat öğretmeni: e.ö.
ben:b
b: peki oğuz atay'ın tutunamayanları için ne düşünüyorsunuz?
e.ö. : yaa o çok kalın bir kitap, o yüzden okumadım.
not: okumamasını anlarım, her şeyi okuyacaksın diye bir şey yok, ama bahanesi kesinlikle edebiyat öğretmenine yakışacak bir bahane değil. bir ergen liseli bahanesi olabilir ancak.