her gün dinlemeden uyuyamadığım Pink Floyd un en iyi eseri. ona şarkı demek hakaret olur gerçekten. emeği geçen herkese teşekkür ediyorum şahsım adına.
bu şarkı için üyelerden biri şarkı üretmekte tikandigimiz bir dönemde piyanonun bir tuşuna dokunmamiz ilham oldu şeklinde bir cümle kurmuştur. ve sarkinin başı bu şekilde olusmustur. live at pompeii de büyük bir amfi tiyatronun ortasinda söylenmektedir. can alır efendim.
Her gun mutlaka dinlenmesi gereken leziz pink floyd sarkisi. Rick wrightin on plana ciktigi her sarkida oldugu gibi gilmoura back vokal yaptigi sarki da inanilmaz icli insanin tuylerini diken diken yapacak cinstedir.
masallarda filmlerde geçen bazı müzikler vardır insanı büyüler dünyadan koparır. hah işte bu parçada öyle. bir gün mp3de bunu dinlerken ölecem kesin. ne zaman başlasa kopuyorum hayattan bir araba altında bırakacak beni. anlatamam bendeki etkisi.
Yeşil bir denizde, kırmızı bulutlar üzerinde, turuncu toprakta olur insan şarkıyı dinlerken. Gözler kapanır, ruh bu dünyada dolaşır. Öyle bir eserdir ki, sonuçları belli olmaz.
pink floyd u pink floyd yapan şarkıdır. trafiği, sözleri, armonisi ya da soloları olsun gerçekten doğaüstüdür. Şarkının ilk kısımlarında muhteşem 4 tane temel akorla başlayan bir isyan söz konusu. kimsenin yardımcı olmadığına dair. ama yine içlerinde çabalayan birşeyden bahseder sözler. Sonra devam eder;
Raslantıyla karşılaşır iki ayrı bakış
Ve ben 'sen'im ve gördüğüm şeyse 'ben'
optimum edebiyat bilgisine sahip bir insan buradaki tasavvufi yorumu görebilir. Ya da panteist yaklaşım desek daha genel olur. şarkıdaki normal döngü bittikten sonra muhteşem bir solo girer. pompeii live da atılan bu solo, hayatımda dinlediğim en güzel gitar solosudur. ardından wright hammond orgu ile dakikalarca sadece 2 akoru çalar, buna rağmen gilmour hiçbiri birbirine benzemeyen cümlelerde solo atar. sanki hep aynı şeyi yapıyormuşsun ama aynı zamanda farklı birşeyi yapıyormuşsun hissi verir, tıpkı çalışmak gibi. dakikalarca çalışmanın ardından birden karanlık çöker, karga ve gitar çığlıklarıyla heryer kararmıştır. daha çok korkuyu çağrıştırır. içinde bulunduğu durumun farkına varır sanki. uzun süren bu bunalımdan sonra, wright ın farfisa marka combo orgundan tek notalık, sürekli ve bright bir ton duyulur. bütün kara bulutların ardından bı kısık sesli ince bir ışık geliyormuş gibi. işte herşey o anda başlar, bir nevi aydınlanma senfonisi. çok coşkuludur bu bölüm özellikle org solosu davulla beraber insanı aşkınlığa ulaştırır. Birden başladığı yere geri döner şarkı, ama öyle değildir. Eski isyan yoktur sözlerde;
Her sabah açılan gözlerimin önüne geliyorsun capcanlı
Çağırarak ve kışkırtarak beni kakmaya
Ve duvarımdaki pencereden
içeri akıyor güneş ıığının kanatlarında
Sabahın bir milyon parlak elçisi
artık ışık vardır ve herşey aydınlanmıştır. Ayrıca diğer nakaratlarda kendi yaptığı bir eylemden bahsetmezken son nakaratta;
Ve ben de açıyorum pencerelerimi
Ve sesleniyorum sana gökyüzü boyunca
der. Çünkü artık aydınlanmış ve anlamıştır. Artık eyleme geçer ve şarkı si notasıyla başlayıp si notasıyla biter, tıpkı hayy dan gelen huyy a gider der gibi ...
başyapıt. kelimeler ile anlatılamayacak kadar güzel bir şarkı. psychedelic ruhunun en çok öne çıkan parçası echoes. esrar çekerken dinlenirse 23 dakikalığına cennete gidebilirsiniz. felsefik ve manalı sözleri, 12. dakikasından sonra gelen ürkütücü sesler ve 17.dakikalarına doğru bi aydınlanmadan sonra vokal girer o an kulağınız dışında bütün organlarınız belli süreliğine çalışmaz. haftada 1 veya 2 kez dinlenilmesi tavsiye edilir.
sarhoşken dinlendiğinde insanı uçuran psychedelic müziğin en güzel örneği olan bu parça neredeyse 24 dakika sürmektedir ve insan bu parçadan sonra boşluğa düşer veya başka bir pink floyd şarkısıyla devam eder yoluna böyle müzikler keşke daha çok olsa da kafayı içmeden de bulabilsek sen çok yaşa pf şarkı uzun diye gözünüz korkmasın akıp gidiyor adeta ve sözlerini çevirin veya hazıre çevirilerden okuyun boş bir şarkı değil kesinlikle.
bizim atıl kurt tarkan'ın filmlerinden birinde, bu parçanın ikinci kısmının girişi kullanılmıştır. şöyle ki; kahramanımızın içkisine zehir atılır, ve tarkan'ın kafası david gilmour'un solosuyla birlikte fıldır fıldır döner . velhasıl ennio morricone'nin bilimum eseri gibi bu eserde, yeşilçamın gazabına uğramıştır.