bugün

Azerbaycan 2. Cumhurbaşkanı'dır.

Elçibey, Ankara Gata'da kanser tedavisi görürken doktorlar, henüz hastalığın başlangıç aşamasında olduğunu ve kemoterapi ile hastalığı yenebileceğini anlatırlar. Elçibey kemoterapi neticesinde saçının ve sakalının döküleceğini bildiğinden, sakallarımı Tebriz bağımsızlığını kazanıncaya kadar kesmeyeceğime dair ahtım var diyerek kemoterapiyi kabul etmez.

Vefatının yıldönümünde rahmetle anıyorum.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Mekanı uçmağ olsun.Rahmetle anıyoruz.
vefatının yıl dönümünde saygıyla ve rahmetle andığımız büyük dava adamı.

o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler, demirin tuncuna insanın piçine kaldık.

görsel
gençlik hallerinden;
görsel

ruhun şad olsun yiğit bozkurt.
başka bir ülkenin cumhurbaşkanı olmasına rağmen "ben atatürk'ün askeriyim" diyecek kadar tevazu sahibi ve türklük aşkıyla dolu bozkurt. ne yazık ki azerbaycan'ın hatta türk dünyasının değerini bilmediği denktaş gibi son dönemlerin en büyük türkçülerinden birisiydi.
hakkında yapılmıi olan en kapsamlı (tek) internet sayfasını ziyaret ederek hitaplarını, sohbetlerini, hakkında yazılanları okuyabilirsiniz. http://elcibey.wordpress.com
Tanrı ruhunu şad etsin.
Tanrının kutlu elçisi.
görsel
Bir başka ülkenin cumhurbaşkanı olduğu halde "ben atatürk'ün askeriyim" diyecek kadar alçakgönüllü ve Türklük aşığı bir insan.
Adına açılmış ve hakkında hemen hemen tüm bilgilerin bulunduğu http://www.elcibey.org diye bir site vardır.
atatürk'ün askeridir, azerbaycan cumhurbaşkanıdır.
azerbaycan'ın ikinci cumhurbaşkanı.
Nur içinde yatsın.
Büyük siyasetçi ve kahramandı gözümde.
Öz yeğeni ile aynı dönem okumuş, odamızı lokmamızı paylaşmış ve arkadaş olmuştuk.
Azerbaycan ve Türk dünyası için değerdi elçibey.
''Elçibey yalnız Türklük ruhunu uyandıran, inmiş bayrağı kaldıran, orduyu kuran, cumhuriyeti kuran, kimsenin burnu kanamadan Rus ordusunu Azerbaycan topraklarından çıkaran, hiç kimseyi incitmeden Ermenileri Azerbaycan topraklarından çıkaran, bir Türk büyüğü değil, Türk Dünyasının göz bebeği, Türk halkları asamblesinin ittifakla seçilmiş en büyük şeref başkanıdır. Elçibey'i, Azerbaycan'a, Türkiye'ye sığdıramazsınız. Elçibey, Türk dünyasının Ulu Elçisidir."

Prof. Dr. Turan Yazgan

Hem elçibey'i hemde yazgan hocayı rahmetle minnetle analım ruhları şad olsun.
Vefatının 16. Yılında rahmetle, özlemle andığımız büyük dava adamı. Mekanın cennet olsun güzel insan.

https://m.youtube.com/watch?v=dqxrI1vOrCc
Birgün dönüp dedi ki:
" Men ölerem belki görmezem,siz göreceğsizki TURAN dövleti qurulacax Payitağtı iSTANBUL olacax "

Azerbaycan'ın ve Türk Birliğinin yılmaz savaşçısı, "Atatürk'ün askeri"
Ebulfez Elçibey'i 22 Ağustos ölüm yıldönümün de rahmet ve minnetle anıyoruz.
haydar aliyev i yardıma çağırmış olmasına rağmen haydar aliyev in ayaklanmacı suret hüseynov u desteklemesiyle ihanete uğramıştır.
bugün ise vefatının 16. yılıdır.
ruhu şad ola.
vefatının 16. yıl dönümünde, rahmet ve minnetle andığımız, büyük dava adamı.
1993 Darbesi ve Keleki Yılları

Elçibey'in cumhurbaşkanlığını kaybetmesiyle sonuçlanacak olan 1993 darbesinden daha önce de, Rusya ve iran istihbarat birimlerinin ElçibeyEe yönelik bazı suikast girişimleri olmuştu. Cumhurbaşkanı seçilmesinden bir ay kadar sonra, Gence'den dönerken çok miktarda patlayıcı taşıyan bir kamyon, cumhurbaşkanlığı konvoyunun içine dalmış ve içinde cumhurbaikanının bulunduğunu düşündüğü Mercedes marka arabanın önünü kesmişti. Bununla birlikte bu araçta cumhurbaşkanı değil, alınan tedbir gereği korumalar bulunuyordu. Bu şekilde Elçibey, kendisine yapılan bir suikasttan kurtulmuştur. Buna benzer birkaç girişim daha yapılmışsa da bir sonuç alınamamıştır.

Elçibey'in devlet başkanlığını sona erdirecek darbeye ortam hazırlayan gelişmelerden biri, Ermenilerin gerçekleştirdikleri faaliyetler olmuştur. Görevlerinden alınan eski Savunma Bakanı Rahim Gaziyev ile eski cephe komutanı Suret Hüseyinov'un cephedeki askerlerini geri çekmesi üzerine Ermeniler, 1993'te Kelbecer'i kuşatmış ve bu şehirle bağlantılı tüm yolları kesmiştir. Elçibey, buradaki sivil halkın güvenli bir bölgeye taşınması için Türkiye''den helikopter yardımı talebinde bulunmuştur. Ancak dönemin Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel, mesafelerin uzun olduğunu ve Türkiye'den Azerbaycan'a helikopter göndermenin kolay olmadığını bildirmiitir.180 Kelbecer, 3 Nisan 1993'te Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Elbette burada amaç sadece toprak işgal etmek olmamış; Azerbaycan'daki iktidarın devrilmesi için halk arasında iktidara karşı öfke uyandırılmaya çalışılmıştır.

Elçibey'in devrilmesi ile neticelenecek ayaklanma, 4 Haziran 1993'te Gence'de başlamıştır. Hükümete ait kuvvetler, sivil halka zarar vermekten çekindiğinden darbecilere ateş açamamıştır. Meydana gelen ayaklanma sırasında, milli ordu komutanlarından Tahir Memmedov ve 25'ten fazla kişi hayatını kaybetmiştir.

Elçibey'in bu zor dönemlerinde, Gence'deki 709. alay da cepheden geri çekilmiş; alay komutanı 21 Mayıs 1993'te yaptığı açıklamada, bağlı bulunduğu Savunma Bakanlığı'nı tanımadığını bildirmiştir. Gence'deki isyanın üzerine gerektiği şekilde gidilemediğinden; Hüseyinov, Gence'deki polislerin silahlarını ellerinden almış ve şehri tamamen ele geçirmiştir. Neticede Gence, Bakü idaresinden çıkmıştır. Bu sıkıntılı dönemde yaşanan bir diğer önemli gelişme, Azerbaycan'ın iran sınırına yakın bölgesi Lenkeran'da yaşanmıştıır. 9 Haziran'da devlete karşı mücadeleye girişen ''Halkların Özgürlüğü ve Eşitliği Partisi''nin başkanı Alikram Hümbetov, yandaşları ile birlikte dağa çıkmış, 14 Haziran'da şehri ele geçirmiştir. 21 Haziran'da ise, '''Talış-Muğam Cumhuriyeti''ni kurduğunu ilan etmiştir. Bu günlerde Nahçıvan'dan Bakü'ye gelen Haydar Aliyev birkaç gün sonra, meclis başkanlığından istifa eden isa Gamber''in ardından bu göreve getirilmiştir.

Gence'de Elçibey iktidarına yönelik olarak başlayan isyana liderlik eden isimlerden Suret Hüseyinov, Cumhurbaşkanı Elçibey'e 18 Haziran 1993 tarihine dek görevini bırakması çağrısında bulunarak, aksi halde Bakü'ye gireceği tehdidinde bulunmuştur. Bunun üzerine Elçibey, ülkede yeni bir karışıklığa yol açmamak ve kan dökülmesinin önüne geçmek için Nahçıvan'ın Keleki köyüne gitmeyi kararlaştırmıştır. Muhtemel bir iç savaşa engel olmak için bu kararı alan Elçibey, bu nedenle Afganistan'daki <<Türklerin lideri Raşit Dostum'un askeri yardım talebini geri çevirmiştir.>>
Gence isyanı döneminde Elçibey, yakınlarına; ''…Önümüzde, bu ülke için yapılacak bir hizmet daha var. iktidardan el çektirilsek bile, Ermenilerle savaş halinde olan ve bin bir emekle kurduğumuz bu devleti, iç savaşın içine çekmeyeceğiz. Hiçbir halde, savaşa yol vermeyeceğiz…'' diyordu. Bu kararı ile ilgili olarak Elçibey sonraki yıllarda, Bakü'den ayrılmasaydı sonlarının Gürcistan ve Afganistan gibi olacağı açıklamasında bulunmuştur.

Onun darbecilerle mücadele etmek yerine, Bakü'den ayrılmayı seçmesi, daha sonraki dönemlerde bazı kesimler tarafından Elçibey'in kararlı bir devlet başkanı olmadığı suçlamalarına neden olmuştur. Ancak Elçibey'e göre; böyle bir vaziyet içerisinde iken gösterilecek bir direniş, ya da aleyhindekilerin tabiri ile kararlılık, Azerbaycan'ın bir iç savaşın içine çekilmesine yol açabilirdi ve ona göre bu, kararlılık değil halkını kurban vermek olacaktı. Böylece o, 17 Haziranda Bine havaalanından gizli bir Şekilde Nahçıvan'a uçmuş ve oradan karayolu ile doğduğu yer olan Keleki köyüne gelmiştir. Elçibey, Keleki'ye geldiğinde burada birkaç gün kalıp geri dönmeyi planlamıştı. Ancak kendisinin ifadesine göre, Keleki'ye gelirken kullandığı ve Bakü'ye dönmeyi planladığı uçağın kanadı, bu uçağı korumakla görevli birinin yanlışlıkla silahının ateşlenmesi sonucu hasar görmüştü. Elçibey, yine de bu uçakla geri dönmek istediğini bildirse de, kendisine bu uçakla uçmanın mümkün olmadığı söylenmiştir. Elçibey'e göre bu hadise, onun Bakü'ye geri dönüşüne engel olmak için üretilen bahanelerden sadece biri olmuştur.

O günlerde Türkiye'den yeterli destek görmediğine dair tartışmalarla ilgili olarak Elçibey; Keleki sürgününden iki gün önce Ankara'da ağırlandığının ve bir ay sonra Türkiye'den onay almaya gittiğinin doğru olmadığı ve bir halkın mücadelesini kendisinin vermesi gerektiği açıklamasında bulunmuştur. Elçibey ayrıca, Türkiye'nin bu meselelerle meşgul edilmemesi gerektiğini, diplomatik açıdan kendilerini desteklemesinin yeterli olduğunu açıklamıştır. Türkiye'nin yeterince destek olup olmadığı tartışmasının abes olduğunu ifade eden Elçibey, yeterli ifadesinin sınırı olmadığını söylemiştir. Elçibey'in devrilmesi sürecinde irdelenmesi gereken bir diğer konu, Halk Cephesi'ni en zor Şartlar altında destekleyen ve Rusya gibi büyük bir güce rağmen AHC'yi, dolayısıyla Elçibey'i iktidara getiren Azerbaycan halkının, darbe sürecinde kendisine neden destek vermediği sorusudur. Bu soruya AHCP'nin Şimdiki başkanı Ali Kerimli'nin yanıtı Şudur:

''Halkın Elçibey'den beklentileri çok fazlaydı. Problemlere çok kısa sürede çözümler istendi. Ama bu problemlerin, o kadar kısa bir sürede çözümlenmesi mümkün değildi. Bu durum, nedenlerden biriydi. Bir diğeri ise, Elçibey'in kadrolarındaki eksikliklerdi. Halk Cephesi bir koalisyondu, tam teşkilatlanmış bir güç değildi. Bu da, Elçibey iktidarını zayıflattı''

Elçibey'in Bakü'den ayrılmasının ardından Haydar Aliyev 18 Haziran'da halka seslenmiş ve Milli Meclis başkanı olarak, cumhurbaşkanının tüm yetkilerini devraldığını açıklamaştır. Elçibey'e göre Haydar Aliyev'in cumhurbaşkanlığı meşru değildi. Onun Bakü'ye çağrılması meselesine gelince, Elçibey bu konu ile ilgili olarak; onunla milli meclisin başkanı olması ve isyan bastırıldıktan sonra Azerbaycan'ın problemlerinin birlikte çözülmesi Şeklinde anlaştıklarını ve Aliyev'in meclis başkanlığı makamına geldikten sonra cumhurbaşkanı olmak için mücadele edebileceğini hiç düşünmediğini belirtmiştir.

Gerçekten de Haydar Aliyev, iki Şart ile Bakü'ye çağrılmıştı. ilk Şarta göre Haydar Aliyev, Milli Meclis'in başkanı olacak ve Elçibey'le beraber Suret Hüseyinov'un Bakü'ye girmesine engel olacaktı. ikinci Şarta göreyse, Elçibey yetkilerinin bir kısmını parlamentoya devredecek ancak, devlet bakanlığı süresi tamamlanana kadar ülkenin başında kalacaktı. Elçibey, isyanın bastırılması konusunda Aliyev'den yardım alınmasının nedeni olarak ise, Aliyev'in Azerbaycan'da belli bir nüfuza sahip olmasını göstermiştir. Bununla birlikte, Elçibey'in istifasını vermemiş olması ve resmiyette devlet başkanı bulunması, Haydar Aliyev'in durumunu hukuki açıdan geçersiz bir hale sokmuştur. Bunun üzerine 24 Haziran 1993'te Milli Meclis, Azerbaycan cumhurbaşkanının tüm haklarını Milli Meclis Başkanı Haydar Aliyev'e devretmiştir. Bu kararı, silahlı darbenin parlamento kararı ile gerçeklemesi olarak değerlendiren Elçibey, Azerbaycan Milli Meclisi'nin bu Şekilde, silahlı darbeye meşruluk kazandırdığını açıklamıştır. Böylece o, Azerbaycan Devlet Başkanı'na ait yetkilerin bir kısmını Azerbaycan Milli Meclis Başkanı'na verdiğini beyan eden ''24 Haziran 1993'' tarihli fermanı lağvettiğini bildirmiştir. Elçibey'in cumhurbaşkanlığı makamının bu Şekilde elinden alınması, gerçekten de ülke yasalarına da aykırı bir eylemdi. Çünkü Azerbaycan anayasasına göre, cumhurbaşkanının Bakü'de kalma gibi bir zorunluluğu yoktu ve cumhurbaşkanı ülkeyi istediği yerden yönetebilirdi. Yine anayasaya göre cumhurbaşkanlığı makamı iki Şekilde düşerdi: cumhurbaşkanı öldüğünde ya da ülkede uzun süre bulunmadığı durumda.
Buna rağmen yeni yönetim, 29 Ağustos 1993'te yapılan referandum ile, Elçibey'in aleyhine olarak duruma resmiyet kazandırmaya çalıştırılmıştır. bu konuyla ilgili olarak Elçibey, ülkenin ağır Şartlar altında bulunduğu böyle bir dönemde referanduma gidilmesinin dikta rejimlerinde görülen bir usul olduğunu belirtmiştir. Elçibey, referandum yapmak yerine tüm siyasi partilerin üzerinde uzlaştığı bir tarihte genel bir seçim yapılmasını, ardından da cumhurbaşkanlığı için bir seçimin gerçekleştirilmesini savunmuştur. Aksi halde Elçibey, yapılması planlanan referandumun tam bir kanunsuzluk örneği teşkil edeceğini belirtmiştir. Çünkü ona göre, referandumun adil olması için kendisinin de bu referanduma katılması ve serbest bir Şekilde propaganda yapması için kendisine izin verilmesi gerekmekteydi. Ancak buna izin verilmiştir.

Sonuçta 29 Ağustos 1993 tarihinde referandum yapılmıştır. Elçibey, 31 Ağustos 1993 günü Keleki'den bir demeç vererek, bu referandumun neticesini tanımadığını bildirmişimdir Buna rağmen Elçibey'in elinden devlet başkanlığı görevi alındığı gibi, kendisine ''eski devlet başkanı'' statüsü de verilmemiştir. Elçibey'e göre bunun nedeni, kendisine bu statü verilirse, çeşitli imkanların da sağlanmak zorunda kalınacak olmasıydı. Örneğin, eski devlet başkanı olarak özel güvenliği sağlanmak zorunda kalınacak ve çeşitli imtiyazları onaylanacaktı. Elçibey'in tüm bu haklardan faydalanmasının önüne geçmek için, ona bu statü verilmemiştir. Bu konuda Azerbaycan‟da herhangi bir yasanın bulunmaması da, yeni yönetimin işini kolaylaştırmıştır. Bunun üzerine AHCP, bu konudaki eksikliğin giderilmesi için çalışmalara başlamıştır. ''Eski Devlet Balkanlarının Hukuki Durumu Hakkında'' bir yasa tasarısı hazırlayan AHCP, bunu Milli Meclis'in müzakeresine sunma kararı almıştır.

Bu arada Elçibey'in Keleki sürgünü, zor Şartlar altında devam etmekteydi. Bu dönemde Ankara tarafından kendisine bir uydu telefonu temin edilmek istenmişse de, Haydar Aliyev tarafından buna engel olunmaya çalışılmıştır. Ancak, dönemin başbakanı Mesut Yılmaz'ın da araya girmesi ile telefon kendisine ulaştırılabilmiştir Elçibey bu telefon vasıtasıyla; Türkiye, Tebriz, Tahran, Amerika ve Avrupa ülkeleri ile de irtibata geçebilmiştir. Telefon dışında Elçibey'in bu dönemdeki bir diğer haber kaynağı, Keleki'ye Bakü ve Nahçıvan'dan gelen gazeteler olmuştur:

''Ben bütün radyolara minnettarım, Keleki'de benim yakın dostum oldular. Ġmkan bulduğum zaman Türkiye'nin televizyon kanallarına da bakıyordum. Öyle oluyordu ki, sabah saat 05.00'e kadar radyoları dinler, gündüz ise gazete ve kitap okurdum.''

Keleki'de bulunduğu bu günlerde Elçibey'e en çok üzüntü verense, köy halkına yapılan manevi ve psikolojik baskılar olmuştur. Elçibey, gerek köy halkına gerekse de onun yanında olan cephedaşlarına yapılan baskıları, iktidarın kendisinden korkmasına bağlamıştır. Çünkü bu köyde Elçibey etrafında çok büyük bir dayanışma mevcuttu. Öyle ki köy halkı, ''tank gelse kendimizi altına atacağız, Ebulfez'e bir Şey olursa kendimizi yakacağız'' diyordu.
Nitekim kendisine yönelik olarak hazırlanan operasyonları; Amerika Büyükelçiliği, Türkiye'den bazı partiler ve cemiyetlerin araya girmesi ile önlenebilmiştir Çünkü Türkiye de dahil olmak üzere; ABD, ingiltere, Fransa, Almanya, Japonya, Kanada, italya gibi ülkeler, Azerbaycan'ın meşru cumhurbaşkanı olarak Ebulfez Elçibey'i kabul etmiştir. Hatta dönemin Türkiye Başbakanı Tansu Çiller de, 8 Temmuz 1993 tarihinde genel başkanı olduğu Doğru Yol Partisi (DYP)'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grubunda yapımımı olduğu konuşmasında, sorunların çözümünde demokratik bir usulden yana olduklarını, Azerbaycan‟da da durumun bu Şekilde olması için ellerinden geleni yapacaklarını, Azerbaycan'ın resmi cumhurbaşkanının Ebulfez Elçibey olduğunu açıklamıştır.

Ancak Elçibey'in Keleki'de bulunduğu tecrit yıllarında yeni yönetim, cephe mensuplarına yönelik baskıları arttırmış ve siyasi tutuklamalar gerçekleşmiştir. Ayrıca AHC ve Müsavat Partisi Genel Merkez binaları da, polisler tarafından basılarak tahrip edilmiş; yöneticiler tutuklanarak karakola alınmıştır. Muhalefet yöneticilerine yönelik tutuklama faaliyetlerinin yanında, onlara ait evler de gece yarısından sonra baskına uğramıştır. Tutuklananlar arasında öne çıkan isimlerden biri, AHC'nin kurucularından olan ve Müsavat Partisi‟nin başında bulunan isa Kamber olmuştur. Onun dışında; bazı bakan ve bakan yardımcıları ile bazı milletvekilleri de, siyasi dokunulmazlık hakları bulunmasına rağmen tutuklanmışlardır. Bu konuyla ilgili olarak 17 Temmuz 1993'te Azerbaycan Milli Kuruluşları Şu açıklamalarda bulunmuştur:

''Devlete başkaldıran, silahlarını teslim etmeyen, ölüme sebebiyet veren kıyamcı Suret Hüseyinov'u suçlu görmeyen bir heyetin, hiçbir sorumluluk taşımayan isa Kamber'i suçlaması Neron adaletinden daha ağırdır. Böylesine bir karar alınmasını sağlayanlar, çağımızın insanlık anlayışına ters düşen, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını hiçe sayan, hürriyetçi demokratik rejimi katleden 70 yıllık komünist rejiminin artıklarıdır''

Gerçekleştirilen bu tutuklamalar ve cephe mensuplarına yönelik baskı ve tehditler ile ilgili olarak ABD Kongresi üyelerinden bazı kişiler, Haydar Aliyev'e bir mektup göndererek tutuklular arasında bulunan Müsavat Partisi genel başkanı isa Kamber'in serbest bırakılmasını istemiştir. Gönderilen mektupta ABD Kongresi üyeleri, isa Kamber'in siyasi dokunulmazlığının kaldırılarak, Stalin dönemindeki göstermelik mahkemeleri hatırlatır tarzda tutuklanmasını eleştirmişti ve bunu ''kabul edilemez'' bir muamele olarak tanımlamışlardır. Mektupta ayrıca, isa Kamber ve diğer tutuklu bulunan parlamento üyelerinin serbest bırakılması gerektiğini belirtmiş ve bunun, Azerbaycan'ın yerine getirmek konusunda söz verdiği Avrupa Güvenlik ve Birliği Teşkilatı sorumluluklarının da bir gereği olduğunu bildirmiştir Elçibey ise yaşanan bu olayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, bunun Bakü yönetiminin manevi terörü olduğunu belirtmiştir. Aynı günlerde Elçibey'in kendisi de, Gence'de yaşanan olaylardan sorumlu tutulmaya çalışılmıştır. Elçibey, 17 Temmuz 1993'te basına yapmış olduğu açıklamada; Gence olayları mecliste ele alınırken sözün sık sık kendisine getirilmesinin amacının, bu olayların mesuliyetinin kendisine yüklenmek olduğunu belirtmiş ve buradan çıkacak tahkik komisyonu raporuna, kendisini suçlayan ifadelerin yer alması için bazı milletvekillerine baskı yapıldığını iddia etmiştir. Yeni yönetimin muhalefete karşı giriştiği mücadele döneminde Haydar Aliyev'in emriyle, Ebulfez Elçibey'in demeç ve haberlerine Azerbaycan televizyonlarında sansür uygulanmaya başlamıştır. Hatta bu dönemde, gazetelerde Elçibey'in resimlerinin bile basılması sansür uygulamalarına maruz kalmıştır. Haydar Aliyev ise radyo ve televizyon kanallarına yaptığı açıklamalarda; ülkede yaşanan bu olaylara, siyasi tutuklama ve ev baskınlarına gerekçe olarak, kendisine yönelik suikast planlarının varlığını göstermiştir.
görsel
pilotmont ken istisnasız her sol frame geldiginde selam çaktığım türk askeri.
görsel
17 yıl önce bugün vefat eden azerbaycan'ın eski lideri.
türk dünyasının gururları arasına adını yazdırmıştır.

azerbaycan'ın bağımsızlığı için 1970'lerin başında mücadele etmeye başlamış ve bu uğurda hapis yatmış birisi.
1988-89 yıllarında başlayan bağımsızlık ateşine ise öncülük etmiştir.

azerbaycan'ın mevcut lideri aliyev'in kısmen rus yanlısı olduğu bilinirken, elçibey tam bir türkiye aşığıdır.
hayata gözlerini ankara'da yummuştur.

ruhun şad olsun, rahat uyu elçibey..

görsel
görsel
görsel
baba diktatör aliyev ve oğul diktatör Aliyev'den çok daha iyiydi.
mekanı cennet olsun.
son 100 yılın 3 büyük türk liderinden biridir. (atatürk ve denktaş ile birlikte )
Vefatının 18. Yılında büyük hasretle ve saygıyla andığımız türk dava adamı.

Mekânın cennet olsun beğim.