Dünyanın en berbat duygusu sevdiğin birini, yada hiç tanımadığın birini, hak etse de etmese de kırmak ve incitmektir. Aniden parlayıp agresif bir tavırla azarlamak ve ona karşı kötü davranmak kötü konuşmaktır. O yüzden atalarımız demiş ki; kılıç yarası geçer, ama dil yarası geçmez. iyi kullar, kötülüğe karşı asla kötülükle mukabele edemezler. Bu noktada duranlar ise cenabı hakkın üstün seciyeli ve ahlaklı kâmil kullarıdır. Bizim gibi avam insanlar için bu muhaldir (olması, gerçekleşmesi olanaksız) peki Dostunu nasıl tanırsın biliyor musun? Herhangi bir şekilde Öfkelenip istemeden Sen onun birazcık damarına bastığında, veya farkında olmadan yaptığın küçük bir yanlışında sana karşı adaletle mukavemet edip karşılık verirken, belaltı vurup canını yakmıyorsa, o kişi senin gerçek dostundur. Tabi aynı durumda sende o şekilde davranmıyorsan, kusura bakma sen de ona dost olamamışsın. Hatta ilaveten kalbinden de ona karşı gizliden kin gütmeyeceksin. Rövanş arayıp fırsat kollamayaksın.
Çaresizliktir.
Hiç unutmam unutmaktan utanırım.Üniversite 2.sınıftayım arkadaşlarla bir gece gençlik caddesinden aleme doğru akıyoruz saat 11 falan birden bağrışma falan duyduk yolun başındaki üst geçidin dibinden.Baktık kız ağlaması yardım edin falan diyor benim dötüm yemesede vicdanımda el vermedi ne oluyor lan deyi verdim birden.Baktım köprünün altından gölgelerden biri yukarı çıktı bize baktı dik dik.Ben de pek iş yoktur ama irfan ve Semih'in maşallahı var.Adama baktım gözü kesmiyor diklendim daha beter ne oluyor lan orda ne ayaksınız siz deyip hızla yürüdüm üstüne.Tabi adamlar iki kişi anında topukladılar.Gittim baktım ki genç bir oğlan yerde iki üç tane yemiş adamlardan.Kızın biride elinde bira şişesi kala kalmış.Bizimkiler oğlanı kaldırırken ben de kıza gittim bir şeyiniz var mı diye sordum.Kız sendin o deyip boynuma sarılmaz mı?Yüzüm arkadaki oğlana dönük kız sürekli çok teşekkürler deyip duruyor.Oğlanın yüzüne baktım ve o an dünyanın en berbat duygusunu gördüm.
Tabi biz delikanlı adamız oracıkta kızın numarasını aldım sabahına çorbaya çıkarıp gereken ihtimamı gösterdim kendisine.
Özellikle hastayı kaybettiğimiz zaman, ailesiyle vedalaşmasını hatırlamak, son gördüğü son konuştuğu insan olmak, hastayla karşılıklı gülüştüğümüz o anların hastanın son birkaç dakikası olduğunu öğrenmek bana çok ağır geliyor.
sabah uyandığında ağzında bok yemediğin halde bok tadı olması 1 bardak su içersin geçmez ki büyük ihtimallede dişlerimizi pek fırçalama gibi bir huyumuz olmadığı için 1 2 saat öyle geziniriz.