heyder baba, dünya yalan dünyadı,
süleymandan, nuhdan kalan dünyadı,
oğul doğan, derde salan dünyadı,
her kimseye her ne verib alıbdı,
eflatundan bir kuru ad kalıbdı.
siyaset ve ekonomi konularında haberleri içerisinde barındıran, pembe ve turuncu karışımı bi renkte basılan, uluslararası ilişkiler, maliye, iktisat, kamu yönetimi vb. alanlarda eğitim alanların güncel olarak takip etmelerinde fayda olan gazete. lakin bir liralık fiyatını görünce "yok ebenin .mı!" diye yüksek sesle bagırmayın. ben yaptım, deli muamelesi gördüm.
'Benim için artik bitti', 'kül olsan da umrumda degil', 'Dünya yeniden dönüyor' falan der. ama dünya dönmüyordur. 'dön be dünya, daha hızlı dön' diye yalvaracak kadar acımıştır kişinin canı. 'hiç bu kadar acıtmadı, hiç kimse senin kadar acıtmadı canımı' der ya hani; şarkıda hissedebilirsiniz zaten kimsenin daha önce o kadar acıtmadığını. öyle bir şarkı işte.*
Bu fırtına dinecek
Ve herkes geride kalanlarla devam edecek
Yara açanlar da olacak
Yarası yananlar da
Belki fırtınalar devam edecek haddinden fazla
Güzel şeyler de olacak
Kimisi sövmekten vakit bulamayacak yaşamaya
Kimisi kendini çok kaptıracak
Az ilerde biri inecek
Fazla uzaklaşmadan bir başkası binecek
Dünya böyle dönüp gidecek
Son söz söylenene dek
Sorunun kendisiyken bu hain dünya
Cevabı da saklayacak son söz söylenene kadar
Bazıları kopacak
Bir şeyler eriyecek
Aynı anda yastığa bir baş mutlulukla değecek
Bir ümit taşarken yüreklerden
içten bir kahrolsun çekilecek
Rahat rahat bir nefes verilecek
Az ilerde biri inecek
Fazla uzaklaşmadan bir başkası binecek
Dünya böyle dönüp gidecek
Son söz söylenene dek
sınırlarını bilemediğimiz kadar büyük bir kainatta, büyük derdi olan küçük noktaların yaşadığı samanyolu galaksisinin -şahsi kanaatim- hayat olan tek gezegenidir. ayrıca nasıl oluştuğu hala çözülememiş, kendisinin ve güneşin çevresinde dönüp duran, türklerin ''acun'' dediği yaşam alanıdır.
eskiden,insanlarının içinde gökkuşakları olan yer.
siyah bir yağ tabakasıyla kirleniyor gökkuşağımız,modern insan petrol diyor buna.
hükümetler yine kuklaydılar belki, ama insanların vicdanlarını bir torba yakacağa satın almazlardı.
atom bombaları ve uranyum santralleriyle, yeni nesiller tehdit edilmezdi.
güçlü,fiziksel olarak şişman rambo olana değil de, ufku geniş,hayata farklı bir bakış açısından yaklaşan, insanların iyiliğini isteyen ve onları gözeten insanlara denilirdi.
insanlar bir ayakkabıya 300 lira vermezlerdi, hayır kurumlarına bağış yaparlardı.
ama artık o hayır kurumlarına bile güvenemiyoruz.
insanlar yapılan ufak kahramanlıkımsılarla hipnotize edilemezdi.
allah-u ekber diyenin değil de,haklının ve mazlumun yanında durulurdu.
insanlar tramvaylarda,otobüslerde ,ant verdim siz geçiniz,buyrun kerem edin,sizden önce geçmek ne haddime derlerdi inerken otobüslerden.
şimdi ise otobüslerde bir lahmacun kokusu yüzünden insanlar öldürülüyor.