Kum tanesidir. Hala ayak basılmadık yerleri olan, oksijeniyle can veren sulu, karalı; karlı, yağmurlu; tayfunlu, musonlu e bir de en zararlı canlısı insanlı kompleks bir geoit.
Koca yaşlı şişko dünya.
insanlarca "kötü" olarak tanımlanan bir gezegen.
Kime sorsam, "Dünya çok kötü bir yer" diyor. Peki bu kötülükte, az ya da çok hepimizin bir payı yok mu ?
6 milyar kilometre uzaktan Şu soluk noktaya tekrar bakın. Orası evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her “yüce önder”, her aziz ve günahkâr onun üzerinde – bir günışığı huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.
Dünya çok heyecanlı bir yer lan, bütün pisliğine rağmen heyecanlı.. Yaşatıyor, savaştırıyor, çeteleştiriyor.. Güzel aslında iğrenç tarafları olmasa güzel.
Dünya'yı dünya karalarının bağdaşıklığı açısından ikiye ayırmak istesek herhalde en akla yatık ayrım amerika ve geriye kalan şeklinde ayırmak olurdu.
Bu iki kısma baktığımızda amerika'nın nüfusu 1 milyarken dünyanın geri kalanının nüfusu 6.5 milyar. Amerika'nın nüfusu %0.91 ile artarken dünyanın geri kalanının nüfusu %1.22 hızla artar. Amerika dünya karalarının 39 km^2'sine sahip dünyanın geri kalanı 110 m km^2. Amerika görece içine kapalı bir kıta dünyanın geri kalanından senede sadece 850.000 göçmen almakta, o da seçerek.
Küresel ısınma olabildiğince sert şekilde dünyanın geri kalanındaki insanları tehdit ederken dünya karbondioksit salınımında birinci sırada olan abd paris iklim anlaşmasını iptal etti. Geri kalan 6.5 milyar insan son derece dengesiz artış göstermekte ve onların sahip olduğu 110 milyon km^2 alan iklim tehditlerine daha açık. Bu dünya düzeni son derece garip bir geleceğe gebe.
Şurdan görebileceğimiz üzere gezegenimizin biosferi son 100 yılda 1.4 derece ısınmış vaziyette. Bu ısınmaya iklim tahminleri önümüzdeki 33 yılda bir 1.4 derece daha ekleneceğini söylüyor. Bunun yaratacağı sosyal sorunlar, insani sorunlar o kadar fazla ki..
Çok çalışıp önlemlerimizi eksiksiz olmamız ve önümüzdeki 40 yıla hazırlıklı olmamız lazım.
Önümüzdeki 40 yılda amerikanın 1.25 milyar olacakken dünyanın geri kalanı yani biz 8.75 milyar olacağız. Dünya 10 milyar insanı deneyimleyecekken bu deneyimin acılı olmasını istemiyorsak şimdiden çok çalışıp önlemlerimizi almamız lazım.
yakalasa sizi parçalayacak olan bir köpekten kaçıp can havliyle bir kuyuya sığınır, oradaki dallardan birine tutunursunuz. aşağıda ağzını açmış sizin düşmenizi bekleyen çok ürkütücü bir ejderha vardır. yukarıda da köpek gitmiyor, havlayıp duruyordur. bir de bakarsanız ki tutunduğunuz dalı iki ucundan ayrı ayrı kemiren farelerin olduğunu görürsünüz. bu farelerden biri siyahtır biri de beyazdır. artık sıkışıp kalmışsınızdır, çaresizsinizdir. kaçınılmaz sonu beklemeye koyulursunuz. o esnada karşıdaki dalın ucundan bal damladığını görürsünüz. bari kalan müddetim boyunca şu balı yiyeyim diye düşünürsünüz. çevredeki her şeyi unutur ya görmezden gelirsiniz. işte hayat da tıpkı böyledir. kuyudan yani dünyadan hemen kurtulmak isteyip dışarı çıkarsanız köpek sizi parçalar ve 'intihar' etmiş olursunuz. bu dayanılmaz acıya ve bekleyişe katlanmaktansa saygı duyulması gereken bir tercihtir. tutunduğunuz dalı kemiren siyah ve beyaz fareler; gece ve gündüzdür. yaladığınız bal ise; kocaman bir yalanın içerisinde olduğunuzu, gündelik hayata dalıp gittiğinizi anlatır. bu basbaya kendini kandırmak da olsa mutlu olmak için gereklidir. çok düşünen insanlar ne yazık ki mutlu olamazlar. her şeyin farkındalardır çünkü. ''ben bu ahval içerisindeyken nasıl yapabilirim? nasıl olur da aşağıdaki ejderhayı dışarıdaki köpeği dalımı kemiren fareleri görmeden o balı yalayıp kendimi avutabilirim?'' derler. sanırım ben de bu insanların içerisindeyim. içerisinde bulunduğumuz aptal oyunu görerek bunu sürdürmenin acılı ve mantıksız olduğunu düşünenlerdenim. gel gör ki ne tutunduğum dalı bırakabiliyorum ne de kuyudan dışarı çıkabiliyorum.