21 Ocak 1962de istanbulun Üsküdar ilçesinde doğdu. 2 Nisan 1980de başladığı yazı hayatına çeşitli dergi ve gazetelerde makaleler yayımlamak suretiyle devam etti. 1981de Kuran ilimlerini temel uğraş olanı olarak seçti. Yorumbilimin (ilm-i Tefsir) yanısıra uzun yıllar Tarih, Dilbilim (ilm-i Belağat), Düşüncebilim (ilm-i Mantık) ve Felsefe dersleri verdi. Şubat 1998ten itibaren Yeni Şafak gazetesinde köşeyazarlığı yapmakta olan Cündioğlu, geleneksel ilimlere hayatiyet kazandırmak amacıyla klasik mantık, psikoloji, kelâm ve felsefe metinlerinin neşir hazırlıklarıyla meşgul olmaktadır.
sıkı bir cemil meriç hayranıdır.
eskiden, çok eskiden mealci idi. sonra gadamer filan demeye başladı. kafka ve sevgilisi falan sonra ilahi aşk meşk. tabii bunlar mealciliğine zerre dokunmuş değil. o artık osmanlıca ifadelerle aynı zihniyeti sürdürüyor. osmanlıca olunca da çekici geliyor tabii bazılarına.
kur'an meallerindeki çeviri hatalarına ilişkin yazıları faidelidir.
yeni şafaktaki köşesinde ilim/marifet ile gaflet/cehalet hallerinin kendisi içindeki bütünlüğe ve bu iki grup arasındaki dialektik ilişkiye imam gazaliden aldığı referansla müthiş bir yorum katmış filozoftur.
son bir aydır mabedi bezirganlardan temizlemek için agoraya inmiştir. öncelikle modernizm karşısında kendini teslim eden dindar kesime, arkasından da büyük mutasavvıfların düşüncelerini pazarda edebsizce alıp satanlarlara savaş açmıştır. uzunca bir süredir kibir deryasında boğulan dindar kesimin şiddetle ihtiyaç duyduğu sokrates olmuştur dücane cündioğlu. bilhassa kendi payıma bunu aldığımı düşünüyorum.
edit: sabah gazetesindeki röpartajında sorulan "'islamcılara lazım olan bir Sokrates'" diye entry girmişler sizin için bir sözlükte. Var mı böyle bir Sokrates tarafınız?" sorusuna verdiği "Sokrates'in gudubet bir eşi vardı, onun dırdırlarından kurtulmak için hep evden kaçmak zorundaydı zavallı. Bense sadece kendimleyim. Kendimce bu toprakların vicdanı olmaya çalışıyorum. Düşünen bir vicdan! Bu toprakların çocuklarına bu toprakların kendi sesini duyurmaya çalışıyorum. Çağdaş bilince kendi köklerini gösteriyorum. Hiçbir güce angaje olmadan, bütün öfkemle ve bütün huysuzluğumla, ısrarla düşünmeye devam ediyorum. Israrla nöbet yerinde bekliyorum. Ancak ben şehrin surlarını koruyorum, bir mahallenin sınırlarını değil!" cevabı nedeniyle entrymi düzeltiyor ve kendisinden özür diliyorum.
sanırım ilk fırsatta çengelköye gidip ziyaret edeceğim yeni şafak yazarı. şu Kur'an Hermeneutiği konusundaki acabalarımı da giderirse kendisine hayran olurum.
Hayatımda duyduğum en sert Elif Şafak eleştirisini yapan güzide insan. kendisi diyorki: "Türkçe özürlü bir ev kadınının içinde yer aldığı bir mühendislik projesi"
--spoiler--
- 12 Eylül öncesinde, 1978'de, siyasi olaylar sebebiyle henüz 16 yaşındayken cezaevine girdim. Toplam dört yıla yakın cezaevinde kaldım. Türk milliyetçisiydim. Siyasi kavgalara karıştığım için okuldan sürüldüm. Namaz kılmayı, Kur'an'ı okumayı öğrenişim hep cezaevi yıllarına rastlar.
--spoiler--
aynı röportajda ilgi çeken bir diğer husus ise tam bir istanbul çocuğu olan cündioğlu'nun hapiste sert görünmek için "Kardeşim kapıyı kapar mısın?" demek yerine, "Gardaş gapıyı gapa!" demeye çalışması.
"Bil ki ey sevgili
Ben seni aklımdan hiç çıkarmadım;
ben sadece aklımı çıkardım
Ve böyle bilsin bütün dünya,
ben aklımı senin rağmına değil,
senin uğruna senden çıkardım..."
"hz. insan" adlı yeni kitabı kapı yayınlarından yayınlanmıştır. yazarın "öldükten sonra arkamda kalmasını istediğim eserim" dediği "cenab-ı aşk" kitabına benzerliğiyle dikkat çekiyor. kapağı çok sade.
birden fazla dil bilen, birden fazla disiplin arasında mekik dokuyabilen, katıldığı televizyon programlarında en iyi kelimeyi kullanabilmek için bayağı bir çaba sarfeden bütün bunların üstüne ayrıca iki yıl klasik tıp eğitimi almış düşünür.