dövmenin cenabet bırakmadığını dövme yapılan yerin yara gibi kabul edilip boyabdesti uygulandığında cenabetlikten çıkıldığını bilmeyen yazarın yarısı yanlış olan bir fikre kapırıp oluşturduğu düşünce.
dövme yaptırana, mini etek giyene, dekolte verene güven duymana güven duymamaktan farksızdır. insanlara duyulacak güven insanların içsel özelliklerinden etkilenmelidir. saç rengi, sakal traşı, dövme, piercing, türban, düşük bel kot gibi kıyafet, aksesuar gibi şeylerden yola çıkarak karşımızdaki insanın güvenilir olup olmadığını bilmemiz mümkün değildir.
kişinin kendi güvensizliğini herkese maletmeye çalıştığı, bütün genellemeler gibi saçma olan söz.
bu kadınlar bir zaman genç kızdı; onlara bırak güvenip güvenmeyi, toprak kokan ellerini öper, kimbilir kaç çocuğa sığınak olmuş dizlerinde tam teslimiyetle uyurum:
hiç bir altyapısı olmayan, hiç bir şey okumadan, araştırmadan, ağzı olup konuşan kişinin iddaasıdır. dövme tarihi hakkında ufak bir araştırma yapılsa, belki farklı noktalardan vurulabilirdi fakat amaç karalamak olunca, zahmette edilmiyor anlaşılan. buyrun;
--spoiler--
Dövme, kimi zaman bir harf, bir isim ya da bir sembol olarak karşımıza çıkar. insanların dövme yapma amacı, belki duygularını dışa vurum belkide süs ya da gösteriş amaçlıdır. Ama dövmenin çok eski zamanlardan beri insanoğlunun kendini ifade etme sanatı ya da yöntemi olduğu kesin.
Hintliler, Japonlar, Amerika Yerlileri ve Afrika' daki bazı kabileler dövmeyi bir süs olarak yaparlar. Bazı topluluklarda dövmenin hastalıklara ve kötülüklere karşı koruyucu olduğu inancı da yaygındır. Bazı toplumlarda dövmenin yapılış amaçlarından biri de kişinin ait olduğu grubu belirtmek ya da yaşadığı topluluk içindeki konumunu göstermektir.
Dövme yapma geleneği hayli eskidir. iÖ 2000'lerde Eski Mısır toplumunda, dövmenin yapıldığı mumyalardan anlaşılmıştır. Mısırlıların dışında Britonların, Galyalıların ve Trakların da dövmeleri vardı. Eski Yunanlılar ve Romalılar, "barbarlara özgü bir uğraş" saydıkları dövmeyi suçlulara ile kölelere yaparlardı. Hıristiyanlık inancında dövme yasaklanmıştı. Buna karşın ilk Hıristiyanlar, bedenlerine Hz. isa' nın adını ya da haç desenleri taşıyan dövmeler yaptırmışlardır.
Aradan yüzyıllar geçince Avrupalılar dövmeyi unuttular. 18. yüzyıl sonlarında deniz aşırı gezilerde Amerika Yerlilerinde ve Polinezyalılar da dövmeyle yeniden karşılaştılar. Avrupa dilleri, dövme karşılığı olan tattoo sözcüğünü Tahiti dilindeki tautau; dan almıştır. Dövme, 20. yüzyılın başlarından sonra, özellikle denizciler arasında yaygınlık kazandı. Romantik duyguları, yurtseverliği ya da dindarlığı belirtmek amacıyla dövme yaygın olarak kullanıldı ve günümüzde de kullanılmaktadır. Ama hijyene önem verilmediği ve AIDS gibi bazı hastalıkları bulaştırdığı gerekçesiyle dövme yapmaya yasal sınırlamalar getirilmiştir. *
--spoiler--
alıntı olan bu yazıdan yola çıkarsak, dövmenin geçmişten bugüne çok farklı şekillerde kullanıldığını görebiliriz. dünya tarihinin en büyük uygarlıklarında saygı gören bir sanat olduğu gibi, mahkum ve suçluları afişe eden bir enstrüman olduğunu da varsayabiliriz. fakat dövme yaptıranın tanrıya karşı suç işlediğini, ömrü boyu cenabet kaldığını, aptal, salak, yoldan çıkmış olduğunu söylemek mantıksızdır.
dünyada varolan her şey insanlar içindir. bize bahşedilen bir hür irade vardır. bu hür irade ile ne yapacağımızı kendimiz belirleriz. bunun hesabını verecek olacakta yine bizleriz. ben dövme yaptırdığım için, sen insanlara iftira attığın için. bunun hangisinin daha kötü olduğu tanrının takdiridir. kulun değil.
tipik bir fikri sabit, yoz, yobaz toplum manyağı önermesi. sanane benim dövmelerimden? ister koluma yaparım ister bacak arama. eğer bir erkek bana saçıma başıma bakarak güvenecekse, buluşmaya çıplak giderim.