duygusal olmak; sizde bunun mevcut olduğunu keşfederek bunu bir arac haline getirip sizi sömürmek isteyenlere güzel bir zemin hazirlar. bir kez parçayı kaptirirsaniz ebediyen kurtulamazsiniz.
erkeklerde, duygusal olma kavramı yanlış görülüyor hep. e, ben ağlayamayacak mıyım olom hiç? erkek adam, ağlamaz da ağlamaz tutturmuşlar. ağlamak, rahatlatır.
duygusallık, güçsüzlük anlamına gelmez eğer insansak yaşamamız gerekiyor 'duygusallık' denen şeyi. yaşayamayacaksan, insan olamazsın.
insanız ve duygularımızı dilediğimiz şekilde yansıtmak kadar normal bir şey olamaz. sadece, kimisi çok yoğun yaşarken kimisi daha hafif yaşayabiliyor duygularını. fakat; değinmek istediğim bir nokta var ki, buna psikolojide de oldukça sık rastlanıyor, 'bir erkek duygusal olmamalı, ağlamamalı, duygusal erkek güçsüzdür', işte bu algı gerçekten yanlış. cinsiyete bağlı olarak böyle bir yanılsamanın oluşmuş olması, toplumda sıklıkla yer alması ve bu sıklığın yarattığı yanlış algı sebebiyle bazılarının duygularını baskılamaya çalışıyor olması ne yazık ki kötü bir şey. çünkü, duygularımız insan oluşumuzla bağlantılı, cinsiyetimizle değil ve her zaman var olmaya da devam edecekler.
dipnot: insan, duygularını bastırmadığı ve yansıttığı sürece ruhsal olarak kendini daha hafiflemiş ve daha huzurlu eder çünkü.
Kime karşı duygusal davrandığına bağlı olarak değişen durum. Güvendiğim biri ise zayıflık olarak görmem ve bir nebze de olsa hissettiklerimi anlatmam rahatlatır ama güvenmediğim kişiye tek mimik oynatmam beni zayıf kılar bu durum.
mantık ve duygu aynı kefeye konamaz
duygu hem zevktir hem değer vermektir vb.
mantık kişinin kendi karını düşünmesi
ve akla mantığa uygun karar almasıdır
ve son olarak duygusal işler kar gozetmez.
Kesinlikle Katılıyorum duygusal olmak zayıflıktır insan duygusalsa en ufak bir olaya alınır üzülür duygusal olmayan insanlarda ise daha rahat daha mutlu sanki.
duygusallık, karşınızdaki insanın, yani duygu muhattabınızın hayata bakışı ekseninde, zaaf ya da joker olarak karşınıza çıkabilir. her bünye birşeylere zaaf gösterir. önemli olan şunu unutmamaktır!
dünyanın merkezinde değiliz ve çok üzüldüğümüzde ya da sinirlendiğimizde olayların gelişimi beklentilerimizi karşılayacak ölçüde değişmez. bu nokta da otokontrol devreye girmeli ve etrafımızı normalleştirmeyi denemeliyiz. çünkü dünyada herkesin üzerinde birleşebildiği nadir şeylerden birisi (bkz: normal)lik olgusudur..
düşünsenize lan, yazılışı farklı, okunuşu farklı dillerde bile normal normal diye yazılıp okunur. herkes normali bilir, anlar.
Zayıflıktır bu yaşadığım hemen hemen bir yıllık süreç içerisinde bunu anladım üniversitenin ilk iki senesinde normal bir insanın çeyreği kadar bile duygusal değildim ama bu yaz yaşadığım bir olay sayesinde çok değiştim ve duygularım ortalama bir insanın yarısı kadar ağır basmaya başladı hemen hemen insanlara gerçekten güvenmeye ve duygularınla birazcık hareket etmeye başladığın zaman digerlerinin ne kadar menfaatleri yönünde hareket ettiğini görüp üzülüyorsun insanlarin senin onlara yüklediğin manalara ne kadar önem vermeyip de en ufak bir olayda bağlarını koparma noktasına getirdiklerini görüp ulan acaba ben düzgün biri olmayı beceremiyor muyum hissine falan kapılıyorsun halbuki ben bundan tam bir sene önce ipimle kuşağım öhöm neyse devamını getirmiycem yaklaşık bir buçuk aydır girdiğim bu duygusal ve insanlara değer veren kişiden çıkıp yine gerçek anlamda bir mantik insanına yönelişim başlıyor zaten bir zayıflık söz konusu olmasaydı zorunlu bir dönüşüm de gerçekleşmezdi değil mi ama saygilarrr.
mantıklılar daha baskın ise duygusallık zayıflıktır. ki mantıklılar: duygusuz (ingilizler, ingiliz medyasıda (yalan söyler) duygusuzluğu erkek için güçsüzlük gibi gösterir) ve inançsız gibidir. erkeğin duygusalı daha az tehlikelidir. ki bu ortamlarda kolay anlaşılmaz. gerçekten kalbi katı insanların geneli duygusuz olur. bazıları gerçek az ve öz duygulu olur. onlar azınlık olduğu için söylemedim.
Duygusal olmak zayıflık mıdır bilemem ama duygusal gibi görünüp ota boka üzülüyorum diyerek, ağlayarak istediğini yaptıran insan çakaldır hatta sırtlandır.