düşler vardır satılmaz, derinde anlatılmaz
yüreklerden silinmez, bazen de vazgeçilmez
kapat gözlerini ve düşün, ipekten bir deniz
pamuktan bir gökyüzü, iki tomurcuk yüreğimizde
belki de sen ve ben ikimiz, birbirinin farkında gözlerimiz
düşüncelerimiz, olmayacak hayallerimiz
ne alınır, ne satılır, para yerlerde sürünür
geçtikçe şu günler, anladıkça hayatı
birçok şeyin değeri küçüldükçe küçülür
ölüler sessizce çekilip gitmeli hayatımızdan
bıktım kendimi yaralı
bir geyik gibi sırtımda taşımaktan
anı defterlerinin arasında kurutulmaktan
aslında hiç yaşanmamış olduğunu sandığım
o eşsiz yazdan
ölüler sessizce çekilip gitmeli hayatımızdan
o düşü gördüğümü sana söylememiş miydim? o kadar mı
aldattım kendimi sana bunca yakınken. bunca yalanken ya-
şadığımız tek kişilik oda.
odalar. onlar. en yalın gerçeğimiz. ken.
bunca,
hayatı aynı anda nasıl yaşadık hâlâ
bir anlam veremiyorum kendi yalanlarıma
o düşü gördüğümü sana söylemiştim, emin değilim. simsi-
yah bir odadaydık ikimiz diğeri yoktu. diğerleri yoktu bizi
kendimizle avutacak.
Elsiz kolsuz kısacık bir elçi envanteri
Koynuna koymadıkça dalma şu bulutlara
Koşudan koparılmış şu kısacık uykuda
Kanatlı şeytanlara ne ad verildiğini
Şu ağlayık emekli melekten mi sormalı
Ki ona halayıktı derdi tanıyanları
Kim kimin yerini tutar şu kanlı düşte
Baş düşüren şu uyku düş aşıran şu işte
Dışta gülen ağlayan bir kansız maske-konuk
Donuk bir bacaksızı nacaklarla uzatıp
Bir örtünün altında inleyen şu dönüşte
Kim kimin yerine gönderilir bir düşe
Düşe kalka bir dize kurmaya sıvanmalı
Çünkü dişe dokunur ne varsa satırdadır
Eşeysiz katırlarla varılır eteklere
Ama düze o azgın aygırlarla çıkılır.