"hazreti hamza'nın belinde iki kılıç duruyor,
attığı her adım bir kalbi durduruyor!
ey hamza, gördüğün hiçbir şeyden korkmazsın, bu doğru,
ama heybetini gizli tut,
yürüyüşün ölümü korkutuyor!"
dursun ali erzincanlı; öğrencilik yıllarında, sanırsam belediye yada vakıf bursları için arkadaşlarıyla başvurmuş. oradan demişler ki, "sen erzincanlısın, yok olmaz" demişler. "nasıl olur?" demiş. "ben erzurumluyum, o sadece soyadım" ; "yok, kabul etmiyoruz başvurunu" demişler. aradan vakit geçmiş. bu sefer de erzincan vakfının mı belediyesinin mi tam emin değilim, başvuru yapmış dursun ali erzincanlı. oradan da, "ama sen erzurumlusun" demişler, yine kabul görmemiş başvurusu. dursun ali erzincanlı da, "orada erzincanlısın derler, vermezler. burada erzurumlusun derler, kabul etmezler, ne iş anlamadım." demiş sonra.
anlatılanlar da eksiklikler veya yanlış noktalar olabilir, ama genel olarak böyle.
sesiyle insani alip baska diyarlara götüren, bedir ve nat-i serifi seslendiren, müzikleriyle de insanda büyük etki birakan peygamberimize yazilmis siirlerin oldugu en sevgiliye albümüyle gönlümüze taht kurmus sair..
''
sen yoktun sultanım,
hz.abdullah\'ın alnındaydı nurun,
başı eğik gezerdi mazlum
kuteyle göklerden seni sorardı,
varaka seni arardı semada
anneler kızlarını hep ağlayarak sevdiler
ağlayarak süslediler ölüme
ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler
sen yokken,
canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi,
ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi
en son çocuk atılırken çukura
annesinin suretinde bir melek tuttu onu
ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi
melekler süslüyordu hira\'yı
efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur
efendisine hazırlanıyordu mekke
alem,efendisine hazırlanıyordu
kainatın gözü amine deydi
toprak rabbine yalvarıyordu
allahım gönder artık diyordu
gel diyo ağlıyordu mazlumlar,gözleri semada''
bu kadar hisli şeyleri nasıl yazar bir insan, bu nasıl bir aşkdır. ilk dinlediğimde, dizlerimin bağı çözülür gibi oldu, tüylerim diken diken oldu, ve sonra tüm albümlerini aldım, dinledim, dinledikçe dinledim, sevginin bu kadar safını ben dursun ali erzincanlıda gördüm, kalemine sağlık, o buğulu sesine sağlık.
peygamber efendimizi akla getirip hem özlem hem huzur veren, 'şimdi şu eve girse bizi ümmetine layık görür müydü' sorusunu akla getirip acı çektiren ve de tüm bu karışık duygularla gözyaşı döktüren adam. insanı ağlarken hem mutlu hem mutsuz eden şiirler yazıyor..
bir insan kendini bir şiire nasıl bu kadar verebilir .. bir şiiri nasıl bu kadar etkileyici , duygulu okuyabilir .. her şiirde insanın boğazını nasıl düğümleyebilir ..
hiç bilmezdim böyle bir adamın varlığını bile , sonra birisi bana bir şiirini yolladı -bi sözlük yazarı da , reklamını yapmayayım şimdi burda * - ondan sonra aynı gazla bütün albümlerini indirdim * ve deliler gibi dinliyorum bu günlerde ..
ölmeden kesinlikle dinlenmesi gereken bir şahsiyet ..
araba kullanırken tesadüfen dinlediğim sen yoktun şiiriyle beni gözyaşlarına boğan ses tonuna sahip insandır.
(bkz: helal olsun)
(bkz: allah nazardan korusun)