çok kere böyle oluyordu. bütün kafası birdenbire boşalıyor,göğsünün ve gırtlağının üstünde bir ağırlık çöküyor ve ne olduğunu bilmediği birtakım şiddetli arzuların hasretini duyuyordu.
nihat:
"ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi
ömer yalvarır gibi cevap verdi :
"bana istenecek bir şey söyle,uğruna can verilecek bir şey söyle,hemen dört elle sarılayım..."
nihat güldü:
"gördün mü? derhal sapıtıyorsun.hayatta hiçbir şey,uğrunda ölmek için istenmez. her şey yaşamamız için olmalıdır.hatta biraz ileri gidelim,kendi yaşamamız için... sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki,derhal uğrunda can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak istiyorsun!yaşamak,herkesten daha iyi,herkesten daha üstün yaşamak,insanlara hakim olarak,kuvvetli,belki de biraz zalim olarak yaşamak...dünyada bundan başka istenecek ne vardır?hayatını bu gayeye vakfet,görürsün,nasıl birdenbire canlanacaksın!"
çok yakın arkadaşların düğünleri ard arda gelince olandır. şöyle bir ortamdan sıyrılır; herkes gelinlik, düğün, damatlık, nişan ayakkabısı, yüzük konuşurken 'ben bunların neresindeyim lan?' derken bulursunuz kendinizi. sorgularsınız. belki hiç hayatınıza o kadar kıymetli biri girmemiştir, gerçekten yalnız ve şanssınızdır. belki de hayatınıza vakt-i zamanında girmiş kişiyi kaçırmış/kaybetmişsinizdir. ama sonunda durduk yere insanın ağzına sıçan yalnızlık hissi gelip göğsünüze oturmuştur. yapılacak şey derin bir nefes almak ve aslında sizin değil evlenenlerin yanlış yaptığına, pek çok şeye göz yumdukları için ilişkilerini sürdürdüklerine kendinizi ikna etmektir. ha bir süre sonra bünye yemiyor, o ayrı!
her sabah uyandığım da içine girdiğim durumdur. adama ne yemek yedirtir ne su içtirir. sap gibi hissedersin kendini. sanki yer yüzünde bir kişiyi tanıyosundur. o da o an da yoktur yanında. tarifi zor bir duygu. acı.
Yanınızda her şeyinizi anlatabileceğiniz, dizlerine başınızı koyup hıçkıra hıçkıra ağlayabileyeceğiniz bir dostunuzun olması en çok istediğiniz şey oluverir bu hisle beraber. Muhtemel ve olasıdır ki bu arkadaşınız karşı cinsten olsun. Zira karşı cinsten birisine karşı duyduğunuz dostluk hissi, hemcinsinizle olandan çok daha özeldir ve kalıcıdır. işte öylesine bir dost ararsınız. Sizi en kötü hallerinizle tanıyan ve kabul eden, her türlü huyunuzla beraber size "Gel." diyen, her türlü şaklabanlığınızı hoş gören, nolursa olsun hep yanınızda olan, dostluğunun baki olduğunu hissettiğiniz bir tek dost ihtiyacını da beraberinde getirir bu his. Can yakıcı ve bir o kadar da merhametsiz.
hiç sebep yokken gelir, bulur insanı. gecenin sessizliği, en sevdiği vakittir tahminimce. bir türlü bırakmaz yakanızı. böyle durumlarda dinlenilen müziklere dikkat etmek lazım, bir anda depresyona giriyor lan insan.