durduk yerde adamın amına koyan şiirler

entry47 galeri1 video1
    47.
  1. bugünün anneler günü olması, vaktin de gece olmasının ayrı etkisi var.

    https://www.youtube.com/watch?v=Bp-DFYaGaCc
    0 ...
  2. 46.
  3. GÖĞE BAKMA DURAĞI
    ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    Bu evleri atla bu evleri de bunları da
    Göğe bakalım

    Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    Bu karanlık böyle iyi aferin Tanrıya
    Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
    Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
    Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    Beni bırak göğe bakalım

    Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    Bana dönesin diye bir bir kapattım
    Şimdi otobüs gelir biner gideriz
    Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
    Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    Durma kendini hatırlat
    Durma göğe bakalım.
    1 ...
  4. 45.
  5. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.
    0 ...
  6. 44.
  7. Eski sevgilinin zamanında yazmış olduğu şiirler. Dün gizli numaradan aradım anlamadı benim olduğumu açtı okudu yeni yazdığı şiirini. Hala yazıyormuş.
    0 ...
  8. 43.
  9. 0 ...
  10. 42.
  11. geri gelen mektup da öyledir.

    ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

    gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    gönlümdeki azgın devi rüzgârlara attım;
    gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
    gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

    bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
    hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
    vaslınla da dinmez yine bağırdaki ağrı.
    dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
    hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
    görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

    dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    tek bendeki volkanları söndürse denizler!
    hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
    imkânı bulunsaydı bütün ömre mukabil
    sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
    toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

    mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
    en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

    NOT: atsız ata'yı sevmeyen dahi bu şiirlerin Mükemmeliyetini inkâr edemez... sanırım etmez yani..

    Vaktiyle bir Atsız varmış, var olsun!
    2 ...
  12. 41.
  13. mutlak seveceksin'dir kesinlikle.

    sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
    bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
    gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
    bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...
    anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
    hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
    bak emrediyor:daldığın alemden uyan ki,
    mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

    kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
    cismin sana yetmez mi? çabuk kalbini sök,ver!
    yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
    mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...

    ram ol bana,ruhun yeni bir aleme girsin...
    yazmış kaderin:aşkıma ömrünce esirsin!
    aklınla,şuurunla,hayalinle bilirsin.
    mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...

    Nasıl güzel, nasıl büyük anlamlı...
    1 ...
  14. 40.

  15. (bkz: gözleri dört defa lacivert)
    0 ...
  16. 39.
  17. değişebilir yönü rüzgarın,
    solabilir ansızın yapraklar.
    yolunu kaybetmiş denizde gemi,
    boşuna bir liman arar.
    gülüşü bir yabancının
    çalabilir senden sevdiğini.
    içinde biriktirdiğin zehir,
    sadece kendini zehirleyecektir.
    ölümdür yaşanan tek başına,
    aşk,iki kişiliktir.*
    2 ...
  18. 38.
  19. 37.
  20. Şimdi yeni bir sevda mı olur,
    Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı;
    Tutar sıfırdan başlarsın.
    Yoksa bu ilişkiler, bu zaaflar
    Seni yiyip bitirir,
    Seni yiyip bitirir,
    Dirhem-dirhem azalırsın.

    (bkz: yusuf hayaloğlu)
    1 ...
  21. 36.
  22. sen yoksun.........
    boşuna yağıyor yağmur...
    birlikte ıslanmayacağız ki.....

    boşuna bu nehir......
    çırpınıp pırpırlanması.....
    kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...

    uzar uzar gider..
    boşa yorulur yollar..
    birlikte yürüyemiyeceğiz ki..

    özlemlerde ayrılıklar da boşuna
    öyle uzaklardayız..
    birlikte ağlayamayacağız ki

    seviyorum seni boşuna..
    boşuna yaşıyorum
    yaşamı bölüşemiyecegiz ki ...
    ..."
    (bkz: aziz nesin)
    1 ...
  23. 35.
  24. --sunam aman--

    baharın ucu görünsün
    orada takılsın istiyorum mevsim
    şubat bana yakışıyor suna
    ben öyle şen şakrak değilim
    mutsuz umutsuz da değilim tam
    açtım soldum olacak leylak
    tütüp savrulacak iğde kokusu
    gelmesin suna ben onu bekleyeyim
    beklemek bana yakışıyor
    ceplerime ayıp şeyler doldurup çitliyorum
    öç almanın uslusu bu

    yalan söylemişim
    acı sözler sürdüm ağzıma
    aynaya bakıp ağladım
    ben dar sokakları seviyorum
    insanlar sürtünüp geçsin
    üşümüş bereli şubatıma
    ruhumu teyellemiş şu ay ışığını
    söküp atacağım
    ben ruhumu yırtık seviyorum suna

    durmadan büyüyor kalbimdeki nar
    şimdi orta yaşlı bir dünya kadar
    kalbi narlı bir sevgilim olsaydı
    açılır karışırdık
    narkardeş olurduk onunla
    olmadı suna olmaz da
    kendiliğinden çatlayacak
    parmaklarımdan damlarsa
    ben onunla slogan yazarım duvarlara
    “sunam dağlar duman aman"
    şubata benekler yaparım kırmızı kırmızı
    oldum olası sevemedim ortaları
    arkada kalacağım suna
    belki de kaçacağım
    benim yerime sen imzala şu devrimi

    bak ne kadar cesur şu insanlar
    bir o kadar hazır cevap
    ben öyle değilim suna
    cuk oturan sözler gece gelir aklıma
    iş işten aşk şiirden geçmiş olur yani
    uyku getiren şemsiyem bozulur
    narımı üflemeye başlar kuku
    ruhum hem yırtık hem de yanık
    sen enginar pişirdiğime bakma

    sözcüklerden yoruldum artık
    onları sana vereyim mi suna
    istediğini yap
    şubatı süsle mesela
    ben arkalarda kalsam diyorum
    hatta belki kaçsam diyorum
    hiç mi tanıdık bir hayat yok
    galiba çatlıyor suna...
    0 ...
  25. 34.
  26. Dilenci

    Sen, hergün köşe başlarında
    Yırtık urbanla kirli ellerinle
    Avuç açan, sefil insan.

    inan yok farkımız birbirimizden.
    Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;
    Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,
    Ötekinden isteyeceksin.

    Ama ben, tüm yaşamım boyunca
    Tek bir kez dilendim,
    Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
    Öylesine boş öylesine açık kaldıki elim,
    Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim.

    Victor Hugo
    0 ...
  27. 33.
  28. sen geldin benim deli köşemde durdun
    bulutlar geldi üstünde durdu
    merhametin ta kendisiydi gözlerin
    merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
    bulutlar geldi altında durduk

    konuştun güneşi hatırlıyordum
    gariptin yepyeni bir sesin vardı
    bu ses öyle benim öyle yabancı
    bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı

    dişlerin öpülen çocuk yüzleri
    güneşe açılan küçük aynalar
    sert içkiler keskin kokular dişlerin
    içinden geçilen küçük aynalar

    ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı
    insanı ağlatan yağmurlar yağdı
    yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
    yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı

    sen geldin benim deli köşemde durdun
    bulutlar geldi üstünde durdu
    merhametin ta kendisiydi gözlerin.*
    2 ...
  29. 32.
  30. asıl büyük sarhoş benim
    uzaktaki
    ben ki tek damla şarap içmedim
    ekmeğin beyaz zeytinin siyah
    olduğunu biliyorum
    asıl büyük sarhoş benim
    uzaktaki
    benim kusturucu sarhoşluğum
    yoksulluğum

    yüzüme bakmasan da
    yağmura düşürsen de gözlerini
    gözlerime bakmasan da ne kadar
    o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
    uykularımda nefesinin sıcaklığı
    o kadar
    hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
    sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
    gözbebeklerimde duran
    umutsuzlandığım her akşam
    senin rüzgârın almıyor mu
    uğultulu yorgunluğumu
    yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
    ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin
    iyimserliğin

    ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
    senin için dokuduğum basma ve pazen
    denizin yeşilinden süzdüğüm balık
    göğün mavisinden çaldığım kuş
    senin için
    felsefe okudumsa
    iktisat okudumsa gece yarıları
    boğazım kurumuş içim bir kalabalık
    sıcacık mısralar okudumsa yunus' dan
    senin için okudum
    geceyarıları

    sen beyaz bir kadınsın
    uzaktaki
    GÖZLERiN AKLIMDAN ÇIKMIYOR
    sen beyaz bir kadınsın
    karanlıkları dinleyen
    uzaktaki
    sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
    yorgun başını
    üşümüş yastığına koyuyor musun
    uyuyor musun*
    1 ...
  31. 31.
  32. fahriye abla adlı eserdir. okumak lazım en azından 1 kere. sonra göreceksiniz saminin kukusunu.
    0 ...
  33. 30.
  34. ne ararsin sauron ile aramda
    sen kimsin ki yüzüğümü sorarsin?
    hakikaten gözün yoksa gondor'da.
    aragorn'a neden kılıç sorarsin?

    bira, sarap içiyorsam sana ne
    yoksa hobbit köy'e bir zarari, içerim
    ikimiz de gelsek khazad dum köprüsü'ne
    ben gandalf'sam balrog'la da geçerim.

    esir iken mümkün müdür ibadet
    yatip kalkip legolas'a dua et...
    senin gibi dürzülerin yüzünden
    elflerden de soguyacak bu millet.

    miğfer dibi'ndeki hali sakin unutma
    elrond'a dil uzatma sebepsiz
    sen miğfer dibi'nden yine çikardin amma
    baban kimdi bilemezdin serefsiz.

    bilbo baggins.
    2 ...
  35. 29.
  36. Şimdi neredesin bilmiyorum
    Adın başka bir adın yanında nefes alıyorsa
    Bil ki
    Benim nefesim
    Ağlıyordur şuan ciğerlerinde.

    Bil ki ;
    Artık
    Sevinç vermiyor bana ismin
    Ezan gibi düşse de yüreğime adın
    Kafir olup cehennemde yanmaya kabulüm.

    Ben
    Öyle bir boşluktayım ki
    Aldığım nefes sadece ölüm
    Kurduğum düşler kan kırmızı
    Hayatımdaki beyaz olan tek şey
    Düşlerimin kendi elleriyle iliklediği kefenim.

    Kalbim
    Koşmaktan yorgun
    Artık teslim oldu gözlerinin keskinliğine
    Paramparça edebilirsin ikimizi
    Bir dram filminin
    son sahnesindeyken kestik
    hayat fişini ;
    artık
    yarım kalan bir acıyız
    Bu sahnede yokuz
    Tanrım alkış tutabilirsin
    Kulun başardı...

    Ben
    Ölüyorum bu gece
    Sen kısa süreli şokun ardından unutursun
    Sana nasıl değer verdiğimi
    Tanrılığını
    Ve
    Yüreğinin tam ortasına kondurduğum
    O güzel çiçekli tacı.

    Şimdi s'öyle susma
    Konuş
    Bu kelimeler
    Omuz çukurlarına defnedilmek üzere olan
    Beni kurtarabilir mi ?
    Avuç içlerindeki bedenimi
    Dudaklarına götürebilir mi ?
    Söyle
    Sonbaharda bir ağaçsan
    Düşmekte olan yaprağını tutmanı
    Sağlar mı ?
    Söyle sen
    Bu odada kalacak mısın benimle
    Bu masada sol yanımdan çıkıp
    karşıma oturacak mısın ?
    Yoksa
    Şu fotoğraftaki gözlerinle
    damarlarımı keser
    Cenaze yolumu kırmızıya boyarım
    ve sen
    Kırmızı halı üzerinde
    Beni gömerken mezara
    Bil ki
    Bil ki
    peşine düşer yine gelirim arkandan
    Ben ölüp ölüp dirilmeyi iyi bilirim.

    Hakans Şahin
    0 ...
  37. 28.
  38. --sunam aman--

    baharın ucu görünsün
    orada takılsın istiyorum mevsim
    şubat bana yakışıyor suna
    ben öyle şen şakrak değilim
    mutsuz umutsuz da değilim tam
    açtım soldum olacak leylak
    tütüp savrulacak iğde kokusu
    gelmesin suna ben onu bekleyeyim
    beklemek bana yakışıyor
    ceplerime ayıp şeyler doldurup çitliyorum
    öç almanın uslusu bu

    yalan söylemişim
    acı sözler sürdüm ağzıma
    aynaya bakıp ağladım
    ben dar sokakları seviyorum
    insanlar sürtünüp geçsin
    üşümüş bereli şubatıma
    ruhumu teyellemiş şu ay ışığını
    söküp atacağım
    ben ruhumu yırtık seviyorum suna

    durmadan büyüyor kalbimdeki nar
    şimdi orta yaşlı bir dünya kadar
    kalbi narlı bir sevgilim olsaydı
    açılır karışırdık
    narkardeş olurduk onunla
    olmadı suna olmaz da
    kendiliğinden çatlayacak
    parmaklarımdan damlarsa
    ben onunla slogan yazarım duvarlara
    “sunam dağlar duman aman"
    şubata benekler yaparım kırmızı kırmızı
    oldum olası sevemedim ortaları
    arkada kalacağım suna
    belki de kaçacağım
    benim yerime sen imzala şu devrimi

    bak ne kadar cesur şu insanlar
    bir o kadar hazır cevap
    ben öyle değilim suna
    cuk oturan sözler gece gelir aklıma
    iş işten aşk şiirden geçmiş olur yani
    uyku getiren şemsiyem bozulur
    narımı üflemeye başlar kuku
    ruhum hem yırtık hem de yanık
    sen enginar pişirdiğime bakma

    sözcüklerden yoruldum artık
    onları sana vereyim mi suna
    istediğini yap
    şubatı süsle mesela
    ben arkalarda kalsam diyorum
    hatta belki kaçsam diyorum
    hiç mi tanıdık bir hayat yok
    galiba çatlıyor suna

    (bkz: zeynep uzunbay)
    0 ...
  39. 27.
  40. biliyorum sana giden - cemal sureya.
    0 ...
  41. 26.
  42. Ben sana kürk alamam doğrusu
    Güzel bileklerine bilezik alamam
    Bir kap yemek, bir elbise
    Öyle bir tad var ki fakirliğimizde
    Başka hiçbir şeyde bulamam.

    Sokağımız arnavut kaldırımı,
    Evimiz ahşap iki oda.
    Daha iyisi de olabiridi ya,
    Şükür buna da.

    – Ama Hamdi beylerin.
    – Hamdi beylere bakma sen,
    Tencere maltızda, fasulye tencerede
    Çocuklar kapının önünde oynuyor mu?
    Ona bak sen.

    – Perdemiz kadife olmalıydı.
    – Basma da güzel olur, sevince.
    Biliyorsun ancak boğazımıza,
    Olmuyor ha deyince.

    – Kimbilir bir gün belki.
    Adam sen de, aldırma,
    Bunlar düşünmeye değmez
    Hem hayat dediğin ne ki?.*
    0 ...
  43. 25.
  44. Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
    Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
    Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

    Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
    Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

    Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
    Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
    Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

    Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
    Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
    1 ...
  45. 24.
  46. PROFILI OĞLAN ÇOCUĞU

    özel yağmurunu yanında gezdirirdi
    cam tozu serpintisi su pırıltılı
    profili oğlan çocuğu ağzı hüzün
    sevda çetin bir sınav bunu bilirdi
    yüreğini tüketen epeyce ağrılı
    özel yağmurunu yanında gezdirirdi
    sabahtan akşama bütün gün

    bir kalemle buluşmasın şairdi
    şiirleri nedense ağır yaralı
    gizliden gizliye kan kaybediyor
    eli fırça tutunca yaptığı resim
    bir yangın korkusu gibi özgün
    kim olduğunu kim bilebilirdi
    başka bir gezegenden gelmiş
    su altında yaşıyor çünkü uzaylı
    profili oğlan çocuğu ağzı hüzün
    kaç kadın olabiliyor kaç erkek
    sabahtan akşama bütün gün

    elleri soğuk ve saydam upuzun gelirdi
    gözlerinin beyazını kırmızıya çevirmiş
    sesi başka bir ses göğüslerini silmiş
    özel yağmurunu yanında gezdirirdi
    profili oğlan çocuğu ağzı hüzün
    sevmek kalın bir tünel bir kere girildi
    artık anlamı yok gecenin gündüzün
    uzak uzak imdat sinyalleri verirdi,
    sabahtan akşama bütün gün.

    profili oğlan çocuğu ağzı hüzün,
    onu benden başka kim sevebilirdi.
    ATTiLA iLHAN
    0 ...
  47. 23.
  48. ben bir küçücük şiirim
    yaklaşmayın bak yakarım
    durdu durmadı anlamam
    adamın amına korum

    iyi bi gobel
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük