sabah parka kum döküyorlardı, bir anda aklıma dune geldi. saçma sapan yerden gelip yeniden başladım seriye. yazın yaz günü yapıcak daha iyi bişey olamazdı.
altı çizili her cümlesi iç burkan kitap... şu günün Türkiyesi anlatılan satırlara ne demeli;
"...büyük uygarlıkların temelinde ticari kurumlar ya da emir komuta zincirleri değil, halk vardır. her uygarlığın değeri, ürettiği bireylerin kalitesiyle ölçülür. insanları fazla
düzene sokar, yasalarla fazla kontrol altına alır, yüce olmaya dair taşıdıkları dürtülerini
bastırırsanız - sonunda çalışamaz hale gelirler ve uygarlıkları da çöker."
1984 yapımı filmi hayli ilginç ve heyecanlıdır. sting de psikopat bir karakteri başarıyla canlandırmaktadır. 2000 yılında seri olarak yine çekilmiştir ancak ilki kadar etkileyici olmadığı aklımda kalmıştır.
frank herbert efsaneyi yazmadan evvel yıllarca araştırma yaptı. amacı mesih mitini anlatan bir seri yazmaktı. nitekim seri boyunca üç farklı mesihimsi karakter gördük. ilki peygamber paul, ikincisi tanrı leto, üçüncüsü de ebedi duncan.
dune serisi bilimkurgu, siyaset, felsefe kitabı değildir sadece. bir kutsal kitaptır. her iki cümlesinden birisi özdeyiştir, bol bol düşündürür.
frank herbert 7. kitapla uğraştığı sırada pankreas kanserinden gider. ama dune efsanesi bitmez. sevgili oğulcuğu, babasının 7. kitapla ilgili notlarını tesadüfen keşfeder ve seriyi tamamlamak için yazarlığa soyunur (gerçi kendisi de yazar olmak ister). kevin anderson denilen başka bir yazar kardeşimizle efsaneyi devam ettirir, şu ana kadar ek 11 kitap yazmışlardır. (henüz okuma fırsatı bulamadım)
uzun lafın kısası, dune serisi şu hayatta okuyabileceğiniz en derin, en muhteşem kurgu romanlardır.
düşlerle boğuşur musun?
gölgelerle yarışır mısın?
uyurgezer gibi mi gezersin?
zaman geçip gitti.
hayatın çalındı.
boş işlerle uğraştın.
aptallığının kurbanı oldun.
-öfkeli insan genellikle iç benliğinin sesine kulak tıkar.
-kanunlar ve görevler din çatısı altında birleştiğinde, insan asla tamamen bilinçli olamaz, asla kendi kendisinin tamamen bilincine varamaz; asla tam bir birey olamaz.
-dünya bir enkazdır.
-insan bilinçaltının derinliklerinde, anlamlı ve mantığa uygun bir evrene duyulan ihtiyaç yatar. ama gerçek evren mantığın hep bir adım ilerisindedir.
-ilerleme fikri, bizi geleceğin dehşetinden koruyan bir koruma mekanizmasıdır.
-insanı tanıtan, tiksindiği şeylerdir.
-hiçlikten hiçbir şey doğamaz.
-hoşnutsuzluk bilimi diye bir şey olmalıydı. insanlar psişik kaslarını geliştirmek için zor zamanlara ve sıkıntılara ihtiyaç duyarlar.
-yücelik geçici bir deneyimdir. asla kalıcı değildir. kısmen insanoğlunun efsane yaratmaya meyilli hayal gücüne dayanır. yüceliği deneyimleyen kişi, nasıl bir efsanenin içinde olduğunu anlamalıdır. kendisine hangi imajın verildiğini düşünmelidir. ayrıca alay etmesini bilmelidir. böylece rolünü inanmadan oynar. alaycılık kendisini kaybetmesini önler. bu nitelik olmazsa, yücelik insanı yok eder.
-bir insanın yaşayabileceği en korkunç aydınlanma anı, babasının da insan olduğunu, etiyle kemiğiyle insan olduğunu keşfetmesidir.
-sonuna dek izlenen yol insanı hiçbir yere götürmez. bir dağın gerçekten dağ olup olmadığını anlamak istiyorsanız; ona yalnızca birazcık tırmanın. eğer dağın tepesine ulaşırsanız, dağı göremezsiniz.
-bir başlangıç dengelerin doğru oluşuna en büyük özenin gösterileceği zamandır.
Kütüphaneye her gidişimde karşıma çıkan ama bir türlü alıp başlayamadığım kitap serisi. Hangisinden başlayacağımı bilmiyorum ve kitapları da numaralandırmamışlar. Merak edip internete baksam sorun çözülecek halbuki.
frank herbert'in bilim kurgu ile felsefeyi çok başarılı bir şekilde harmanladığı kitap serisidir. önce bilim kurgu kitap örüntüsü, daha sonra da felsefe öğretileri için okununca tadı damakta kalan bir eserdir.
bir dinin çıkış ve yok oluş noktasını, başlangıçları ve bitişleri, mücadeleyi ve o esnada yuvarlanıp giden kördüğüm olmuş duyguları olağanüstü aktarmıştır. kısmen tanrıya ve insan metobolizmasının ruhani işleyişine farklı bir bakış açısı geliştirmeye olanak sağlar.
"korkmamalıyım; korku akıl katilidir! korku, toptan yok oluşu getiren küçük ölümdür. korkumla yüzleşeceğim... üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim... ve geçip gittiği zaman, geçtiği yolu görmek için iç gözümü ona çevireceğim. korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. yalnızca ben kalacağım!"
bilimkurguyu aşmış, ağdalı ve soyut anlatımın ayrı bir tat kattığı muhteşem eserler silsilesi. george lucas'ın star wars'ına da muhtemelen oldukça fazla esin kaynağı olmuştur ki sırf bu yüzden bile saygıya değen sagadır. duş alırken, ağlayanlara/ağlamalara tanıklık ederken zihinde çağrışımlar uyandıran, ilgili film, dizi ve oyunları harıl harıl arattırandır.