iLhan irem'in muhteşem parçası.. sözLerini karısı hansu irem yazmıştır.. müziğini ilhan irem yapmıştır.. sözLeri ;
Yarimi azad edin ana
Belki de bu son sözüm sana
Bağrındaki karayı n'olur sil ana
Sıla sıla uzaklarda
Ne olur ağlama yurdum.
Ne olur ağlama, zor bana da.
Bozkırda sert rüzgarda
Koşarım dostlarım ardımda.
Ah edip son duamda, sisler iner dumanlı dağlara
Hakkını helal et ey ana!
Karamsar herşey, bir özlem bende seneler
Ruh göçer mi hiç? Gelse zaman
Vuruldu ceylan kül oldu sustu sesi o an
Hey! Heyhat an.
O paslı hatıra bozkırda şehit!
O paslı hatıra ok yarası
O paslı hatıra , yarinden uzakta bir nefer ana.
O paslı yarayı unutma.Acıyı içinden sök ana
Hayat sürer ana
Yas yeter ana
Yas yeter ana.
Dua, derin sözlerdir.
Dua, kendimiz hakkında söyleyebileceğimiz en derin sözlerdir. Böyleyken en anlaşılır, apaçık...
Gizli günahlarımız, içimizi yakan pişmanlıklar, kopkoyu korkularımız, acılarımız, kanayan kapanmayan yaralarımız dualarımızdadır.
Neye muhtaçsak, onlar dualarımızdadır. Ümitlerimiz, isteklerimiz, sevdiklerimiz...
Merhamete, muhabbete, esirgenmeye ve bağışlanmaya duyduğumuz iştiyakla, biz dualarımızdayız.
Kim olduğumuzun doğrusunu dualarımız söyler.
Dualarımızda yalan söylemeyiz. Kendimizi aldatmayız.
Zayıflığımızdan, acizliğimizden utanmayız.
Sırlarımızı, sıkıntılarımızı, dertlerimizi avuçlarımız gibi semaya açmaktan çekinmeyiz.
Kendimizi dualarımızla tanırız.
En çok nelere değer verdiğimizi, hayatlarımızda en çok nelerin önemli olduğunu, nasıl yaşadığımızı ve nasıl yaşamak istediğimizi dualarımızla anlarız.
Dua, dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
iplik ki incecik, örer boşluğu
çagın tefsiri risale-i nurlarda bir kısmı asagıdaki gibi açıklanmış olan yaratıcı ile irtibat kurma halidir.
Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
Elcevap: Esbab-ı kabul* dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit* dahilinde dua makbul olur. Şerâit-i kabulün içtimaı* nispetinde makbuliyeti ziyadeleşir.
Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.
Hem bizahri'l-gayb, yani gıyaben ona dua etmek,
Hem hadiste ve Kur'ân'da gelen me'sur dualarla dua etmek; meselâ,
Hem hulûs ve huşû ve huzur-u kalble dua etmek,
Hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra,
Hem şuhur-u selâsede*, hususan leyâli-i meşhurede*,
Hem Ramazan'da, hususan Leyle-i Kadirde* dua etmek, kabule karin* olması rahmet-i ilâhiyeden kaviyen* me'muldür*.
O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek, aynı maksat yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez, belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
Eğer desen: Bazen kati* olacak işler için dua edilir: meselâ husuf ve küsuf namazındaki dua gibi. Hem Bazen hiç olmayacak şeyler için dua edilir.
Elcevap: Başka Sözlerde izah edildiği gibi, dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder. Zâhirî* maksatlar ise, o duanın ve o ibadet-i duaiyenin* vakitleridir; hakikî faydaları değil. ibadetin faydası âhirete bakar. Dünyevî maksatlar hâsıl olmazsa*, "O dua kabul olmadı" denilmez. Belki "Daha duanın vakti bitmedi" denilir.
Hem hiç mümkün müdür ki, bütün ehl-i imanın bütün zamanlarda mütemadiyen* kemâl-i hulûs* ve iştiyak* ve dua ile istedikleri saadet-i ebediye* onlara verilmesin ve bütün kâinatın şehadetiyle hadsiz rahmeti bulunan o Kerîm-i Mutlak*, o Rahîm-i Mutlak*, bütün onların o duasını kabul etmesin ve saadet-i ebediye vücut bulmasın?
ÜÇÜNCÜ NÜKTE
Duâ-i kavlî-i ihtiyarînin* makbuliyeti, iki cihetledir: Ya ayn-ı matlubu* ile makbul olur; veyahut daha evlâsı* verilir.
Meselâ, birisi kendine bir erkek evlât ister. Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duası kabul olunmadı" denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir. Hem Bazen kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. "Duası reddedildi" denilmez. Belki, "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir, ve hâkezâ...
Madem Cenâb-ı Hak Hakîmdir*. Biz Ondan isteriz, O da bize cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Hasta, tabibin hikmetini itham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâzık*, sıtması için sulfato verir. "Tabip beni dinlemedi" denilmez. Belki âh ü fizârını* dinledi, işitti, cevap da verdi, maksudun iyisini yerine getirdi.
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:
Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm* Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah* duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. (Fatiha Sûresi: 2.)" der.
3 zaman da edilen dua çok makbuldür.
gezenin 2/3ü geçtikten sonra dua etmek.
yağmur yağarken dua etmek.
ezan okunurken dua etmek.
birde dua etmeden önce hz muhammed in adı ile başlamak gerekir. bunun gereği ise allahın en sevdiği kulu, yarattıklarından en sevdiği olan hz muhammedin adını anarak ettiğimiz duanın kabulünü bi üst mertebeye taşırız.
dua uzun olmamalıdır. kısa ve öz olmalıdır.
ya rab! ne olur, elimizden tut, sevdiklerini koruyup kolladığın gibi bize de merhametinle muamelede bulun ve bizleri içimizdeki nefis düşmanıyla da, çevremizdeki zalim, gaddar, hunhar düşmanlarla da başbaşa bırakma !
(bkz: zalim)
(bkz: gaddar)
(bkz: hunhar)
funda arar' ın son albümünde bulunan en güzel şarkılardan.
Gecenin karanlığı seslenmeyi unuttum
içimdeki mezarların duası yok.
itiraf edemiyorum
Kimim,neyim bilmiyorum
Belki bu bir intikam alıyorum.
allah'ın firavunun duasını bile kabul ettiginin unutmadan kabul edilecegine inanarak edilmesi gereken, çaresizlik zamanlarındaki tek çare, verilebilecek en sade en içten hediye.