mezunu olduğum okuldur. öğrencilik yıllarınızda hayatınızı çürüttüğünü sandığınız, mezun olduğunuzda ise kavgalarını bile özlediğiniz yerdir. bir kez daha üniversiteye gidecek olsam, yine yeniden gidip öğrencisi olmak isteyeceğim fakültedir.
bu sabah faşistlerin okula toplu giriş yapan solcu öğrencilere saldırması sonrası çıkan çatışmalar nedeniyle bir hafta süreyle tatil edilmiş fakülte.
Okul yönetiminin konuya ilişkin açıklaması şu şekilde:
"30 Kasım 2012 tarihinde çıkan öğrenci olayları nedeniyle Fakültemiz 30 Kasım 2012 günü 13:00'ten itibaren, 07 Aralık 2012 Cuma günü mesai bitimine kadar tatil edilmiştir. 30 Kasım 2012 günü öğleden sonra yapılacak olan ara sınavlar ilan edilecek ileriki bir tarihte yapılacaktır."
tarafların sakinleştiğini az evvel öğrendiğim fakültem. cam çerçeve bırakmamışlar batı dillerinde. yarın ki sınavların iptal olacağından falan bahsediyor millet ve polis hala yokmuş.
edit: taraflar katlara dağılmış ve hocalarda alakası olmayan öğrencileri odalarına almışlar. saklıyorlar sanırım.
edit2: lan olum harbi büyük olay olmuş lan!
yaklaşık 1 saattir olayların yaşandığı fakültem. twitter'dan takip edebildiğim kadarıyla yine karşıt görüşlü arkadaşlar birbirine girmişler. üstelik bu kez hangi taraf bilmiyorum, batı dilleri binasının içine kadar girmiş ve sınavda olan öğrencilerin kapısına dayanmış durumda imiş. ve hala polis müdahalesi olmamış. az evvel "şuan okulda olmayan herkes şanslı!" diye bir tweet okudum ki, merak ettim açıkçası ne kadar büyük olabilir diye. şaka maka bayağı büyük la galiba.
her çeşit cins insanı barındıran, büyük hayallerle geldiğim ve hala okumak için tırmaladığım okulum. dedikodusu, götlüğü, ipneliği fazlacadır. zamanla öğretiyor zaten kimseye güvenmemek gerektiğini. olsun, biz yine de seviyoruz. insan bindiği dalı keser mi aga?
Bir yandan ülkücülerin "delikanlılık" örneklerini vereyim bir yandan Şu HABERLERE çıkan dil-tarih olaylarının detaylı bir anlatımını yapayım dedim.
Hem üniversite içinde olup olayı anlayamayan dangalaklara, hem de dışındaki insanlara gerçekleri anlatmak istediğim bir durumdur.
Okulun 2. haftasından beri faşistlerin ağır tahrikleri altında olan Solcu öğrenciler bugün patlamıştır. Lakin yanlış anlaşılmasın kavgayı başlatanlar yine onlar olmamıştır.
kuduz aşıları gelmiş itgiller ortabahçenin alt tarafına gelip güvenliğin arkasından solcu öğrencileri provoke etmek adına ulumaya başlamışlardır.(delikanlılık örneği 1)
Okulun daha ilk haftalarında siyasetle alakası olmayan yani apolitik bir öğrenci tek başına otururken "delikanlı" ülkücüler tarafından hırpalanmıştır. Suçu ise "solcuya benzemektir" (10 kişi nüfuzlu ülkücü grubun tek başına oturan birini hırpalaması delikanlılığın 2. örneğidir)
Ardından eve giden 2 solcu öğrenci satırlarla saldırıya uğramıştır. itler arabalarla çocukları çevirmiş, 2 kişiye grup olarak kesici aletlerle saldırmışlardır bu da 3. delikanlılık örneğidir.
Bu olaylar karşısında herhangi misilleme yapmayıp kendilerini yatıştıran solcular bugün yemekhaneye girdiklerinde küfür eşliğinde afişleri yırtmaya başlamıştır delikanlı faşistgiller.
Bunun üstüne sabrı taşan solcu öğrenciler haliyle tepkisini koymuş, iman gücüne sahip aynı zamanda şaşı olan(geçen sene 30 kişiyi 300 kişi görüp 8 vs 300 3 nisan olaylarını ortaya atmış olan tiplemeler bunlar) yanlarında getirdiği biber gazını sıkıp oradan kaçmışlardır(delikanlılık örneği 4)
Kitle karşılarında olunca kuyruğunu kıstıran itgiller, insanları takip edip tek yakaladıklarında bir bozkurt gibi hissedip ıssırmaktadırlar.
Olay sonrası komünist,anarşist ve yurtsever arkadaşlar toplu çıkış yapmıştır. Tüm destek olanların yüreğine sağlık.
Bugün atılan slogan gibi netekim
TÜRKEŞiN iTLERi YILDIRAMAZ BiZLERi!
Bugün Solcu-Ülkücü Çatışmasına Sahne Olmuştur. Adım Başı Yerlerde Kırık Camlar, Kırık Soda Şişeleri, Yemekhaneden Hırsla Alınan Çatallar vb Bir Sürü Aletin Vahşice Kullanıldığı Yer Olmuştur Bugün.
öğrencisi olduğum, en sağlam arkadaşlıkları kazandıran, ortabahçe'sinde saatlerce en kral muhabbetleri döndürmemizi sağlayan bir güzel fakülte. öğrenciyi süründürmek için kurulan eğitim sistemine rağmen candır...
buraya gelmeyi planlayan müstakbel dtcf adaylarının öncelikle içeride meydana gelen -özellikle vize ve final haftasında- şu olaylara ve olaylara karışan güruhun ne menem insanlardan oluştuğuna dikkat etmesi ve daha sonra karar vermesi gerekir.
bkz. "3 nisan 2012 günü 150 kişilik pkk lı grubun 8 tane milliyetçe gence saldırısı.." videosu ve yorumları: https://www.facebook.com/groups/ankaradtcf/
ps: batı dilleri binasındaki tuvaletlerinden birisinde "ne komünizm ne faşizm yaşasın erotizm!" yazar (idi). haksız da değil.
önünden bile geçemeyecek kapasitede olanların lise olarak nitelendirdiği* canım okulumun güzide fakültesi. atatürk'ün eserlerinin yalnızca küçük bir kısmı.
200 kişilik pkk militanlarının 8 tane koca yürekli ülkücüyle nasıl madara edildiği gözler önüne serilen fakülte...
sen hem ülkücülerin bulunduğu bölgelere ve fakültenin bilümüm her köşesine barikat kuracaksın, hem kantindeki türk bayrağını indirme cesareti göstereceksin vatansever gençler de boş duracak öyle mi.
8 kişiyle pkk militanlarının derslerini aldığı fakültedir.
ayrıca burda dekana da saygılar. bu leş kargalarını yuvalayan sensin şerefsizin tekisin.
dil tarh coğrafya ülkücüleşecek bunun başka yolu yoktur.
ayrıca görüntüler internete düşmüştür. ülkücü gençlerin haklılıkları dibine kadar kanıtlanmıştır. ayrıca 8 kişiyle 200 kişi nasıl madara edilirmiş oda kanıtlanmış bu görüntülerde.
geçen hafta çok garip olaylar silsilesine sahne olan fakülte.
çoğu ankara üniversitesi siyasal bilgiler, hacettepe , odtü ve bizim fakültenin marksistlerinden olşan ve kendilerine kollektifler diyen insanlar ülkücülerin elinde bulunan arka kantine sabah 8 de saldırı düzenlemiştir. devrimci öğrenciler faşist arka kantini ele geçirmiştir diye anırdıktan 45 dakika sonra sallamaları yiyip geri dönmüştürler.
benim zoruma giden şu; saldıranlar marksistler ama suçlular hep biz yani ülkücüler.
medya karşıt görüşlü öğrenciler birbirine girdi derken ülkücüleri çekiyor kameralarla, uykusuz dergisi etik dışı bir şekilde saldırgan devrimci faşistleri haklı gösteren karikatürler yayınladı.
anlamıyorum arkadaş adamlar saldırıyor meyveli soda şişeleriyle, yine adamlar haklı.
kimileri de üstteki entry lerde görüldüğü gibi hala kendisini haklı çıkarmaya çalışıyor.
ülkücüler devrimcilerin elinde bulunan orta bahçeye saldırmadı, devrimci faşizanlar ülkücülerin elindeki arka bahçeye saldırdı, anladınız mı? ama hala haklılar amına koduğumun beyinsiz lümpenleri.
devrimcilerin işgali 45 dakika sürdü tekrar belirtmek isterim.
Marjinal sol grupların -aynen 1980 öncesinde olduğu gibi- önceleri sayı kalabalığı yaratmak düşüncesi ile aralarında barınmalarına müsade ettiği Kürtçü-bölücü akımlar, artık üniversitelerde bütün sol akımları kontrol eden bir düzeye ulaşmış vaziyette. Komünist anarşist gruplar, Pkknın şehir yapılanması olan KCKnın üniversite yapılanmalarında bölücülere uşaklık yapar durumdalar.
Basının ekseri kesiminin sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavga olarak duyurdukları haberler, üniversitelerdeki PKK YAPILANMASININ üzerini kapama gayreti taşımakta. 1980 öncesinin basının etkin köşelerinde yer bulan markist kırıntılar, olayları bilinçli olarak bu şekilde yansıtmaktadırlar.
Bu şekilde yansıtılan haberlede adını sık sık duyduğumuz Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi terör örgütünün artarak devam eden şiddetine maruz kalan fakültelerimizin başında geliyor.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF).
Adı bizzat Atatürk tarafından konulan, milli bilincin gelişmesi, , Türk dilinin, Türk tarihinin ve Türk kültürünün derinliğine araştırılması amaçlarıyla 1935 yılında kurulmuş köklü bir eğitim kurumu. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gibi Atatürkün özenle üzerinde durduğu bir kurum.
Kuruluş gayesi itibariyle özel bir konuma sahip olan bu fakülte maalesef uzun yıllardır işlevini amacından sapmış bir şekilde sürdürüyor.
Milli bilincin gelişmesi için kurulan DTCF, milli varlığımızı yıkmayı amaç edinen marjinal sol grupların ve son 20 yıldır PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN adeta başkent üssü haline gelmiştir.
Uzun yıllardır marjinal sol örgütlerin adeta üs olarak kullandığı Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi son yıllarda artarak devam eden PKK TERÖRÜNÜN baskısı altında.
Pkk Terör Örgütü DTCFDEN Militan mı Devşiriyor ?
2010 yılı Mart ayında, okula kimliksiz olarak kaba kuvvet kullanarak girmeye çalışan pkk sempatizanı bir gruba, hasta yatağından kalkın gelen ve kızımı verin şeklinde feryad eden anneyi hatırlıyor muyuz ? O annenin feryadı bile üniversitelerde olup biteni tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyordu aslında, fakat birileri üzerini kapadı ve unutturdu bir şekilde. Neydi derdi o kadıncağızın?
Birsen işbaşaran adlı anne, DTCF Dil Bilimi öğrencisi T. işbaşaran adlı kızından bir senedir haber alamıyordu. Pkklı grubu göstererek kızımı bunlar elimden aldı, kurtarmaya çalıştım ama beni dinlemedi, burada bulunanların birçoğunun annesi babası olanlardan habersiz şeklinde feryad eden annenin sözleri, gözlerinden akan yaşlar içler acısı durumu anlatmaya yetiyordu. Anne orada, DTCFnin kapısında fenalık geçirip bayıldı. Pkklı grup eylemine kaldığı yerden devam etti ! Fakülte yönetimi olayla ilgili bir soruşturma açma gereği dahi hissetmedi ! Basın olaylı geçiştirmekle yetindi !
Fakülte yönetiminin sorması soruşturması gereken soruyu biz soruyoruz:
DTCFde öğrenciler terör örgütlerince önce basit öğrenci eylemlerine dahil ediliyor, daha sonra dağa mı çıkarılıyor ? Kandile giden bir köprü Ankaranın merkezinden mi geçiyor ? DTCF yönetimi bu konularda hangi sosyolojik araştırmaları yapmıştır ?
2010 yılındaki feryadı duymadan, 2010 öncesinde ve sonrasında meydana gelen olayları anlayamayız.
3 NiSAN 2012DE DTCFDE NE OLDU ?
En son 3 Nisan 2012 tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde meydana gelen olaylarda yine bildik cümlelerle, yani üniversitelerde sağ sol kavgası gibi ifadelerle halka duyuruldu.
Alışılagelmiş düzmece haber metinleri ile aktarılan olayların gelişimini gelin aslıyla öğrenelim:
03.04.2012 Salı günü Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine sınava giden, herşeyden habersiz olan öğrencilere terör örgütü sempatizanları ve marjinal sol örgütler planlanmış,organize bir şekilde saldırı düzenlendi. Sabahın erken saatlerinde fakülteye giren çoğu DTCF öğrencisi dahi olmayan bir grup, fakültenin hem orta bahçe denilen kısmına hem de arka bahçede bulunan kantine yerleşerek barikatlar kurmuşlardır. Bütün hazırlıkları bir çatışma yaşatmak için olan bu terör örgütü sempatizanları, güvenlik görevlilerinin, kameraların, bütün okulun gözleri önünde adeta yığınak yapıp hazırlanırken okul yönetimi bunu seyretmekle yetinmiştir. Sınav dönemi içerisinde, okulda henüz kimse yokken yapılan yığınaklar, kurulan barikatlar için neyin nesidir? diye sorma gereği dahi hissedilmemiştir! Kantin içerisindeki kameraları kıran, yüzleri puşi ile sarılı bölücülerin hangi maksatla oraya gittikleri daha ilk dakikalarda anlaşılmış olmasına rağmen fakülte yönetimi hiçbir müdahalede bulunmamıştır. Önceleri okula davet edilen Çevik Kuvvet ekipleri, dekanın isteği ile fakülteden çıkarılmış, bölücülere rahat bir nefes aldırılmıştır! Yaşanacak olayların alenen habercisi olan bu gelişmeler devam ederken, kantine ders çalışmak için giden öğrencilere daha önceden kantine kurdukları barikatların arkasından taş,sopa,satır ve soda şişeleriyle 150 kişilik bir grup saldırdı. Orta bahçe denilen mevkidenden atılan taşlar ve şişelerle 8 öğrenciye linç girişiminde bulunuldu.
Bütün bu yaşananlar gözler önünde iken, kayıtlı ve kanıtlı iken, okulda adeta bir PKK FAŞiZMi yaşanırken, Pkkya boyun eğmeyenlere okuma şansı tanınmaz iken, okul içerisinde kurulan barikatlarla kurtarılmış bölgeler oluşturulup, vatansever gençlerin sınavlara gidip gelmesi engellenirken DTCF DEKANI Rahmi ER ve yönetimi ne yapmıştır ?
Aynen 1980 darbecilerinin yaptığı gibi, okulda barikatlar kuran, kameraları parçalayan, okul malzemelerini yakıp yıkan bölücülerle Türk gençleri aynı kefeye konmuş ve haklarında soruşturma dahi açılmadan süresiz olarak fakülteden uzaklaştırılmışlardır !
Bir yanda marjinal sol gruplar ve pkk, bir yanda ise DTCF yönetiminin faşizan, baskıcı zulmüne maruz kalan bu bir avuç vatansever öğrencinin eğitim hakkı ellerinden alınmaya çalışılmaktadır. Sopayla, taşla, barikatlarla, çatışmayla okuldan uzaklaştıramadıkları vatanseverleri, sorgusuz sualsiz yapılan resmi işlemlerle okuldan uzaklaştırmaktalar.
Bir Basın Açıklaması ve Sonrasındaki ibretlik Sahne!
DTCFde yaşanan olaylar sonrası 6 Nisan Cuma günü, fakülte önünde toplanan Pkk sempatizanı sol grup, CHP ve BDP milletvekillerininde desteği ile bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamalarında sabah 7.30da okula girip barikat kurduklarından, şişe, taş, sopa yığınakları yaptıklarından, fakültenin bütün köşelerini adeta işgal ettiklerinden bahsetmediler. Yüzlerce kişi toplanıp vatansever öğrencileri linç etmek için hazırlandıklarını, kantindeki kameralerı parçaladıklarını söylemediler. Basit bir propagandayla kantinde oturdukları sırada saldırıya uğradıklarını söylediler. Basit ajitasyonlarla tek dertlerinin derslerini görmek olduğu palavrasını söyleyen bu gruba DTCF içinden destekte gecikmedi ! 1980 öncesinden kalma birkaç marksizm kırıntısı öğretim görevlisi sokakta ders vererek ajitasyondan geri kalmadılar. Tek dertlerinin özgür düşünce, ders alma hürriyeti olduğunu söyleyen bu terör örgütü sempatizanlarının söylediği marş ise bu eylemden akıllarda kalan en ibretlik sahne idi. Hep bir ağızdan söylenen, DAĞLARA GEL DAĞLARA adlı parça pkk terör örgütünün marşlaştırarak kullandığı bir şarkıydı. Eğitimden bahsedenlerin açıklamanın sonunu DAĞLARA GEL DAĞLARA şeklinde bitirmesi, yazımızın başında kızını bu marjinal sol gruplara kaptırdığını ve bir seneyi aşkındır kızından haber alamadığını söyleyerek feryad eden anneyi aklımıza getirdi... Aslında kızının nerede olduğu DTCF önünde söylenen bu marşla açıklanıyordu...
Şimdi DTCF öğrencileri soruyor:
Ankara Adliyesinin hemen karşısında, Türkiye Büyük Millet Meclisine 5 dakika mesafede olan bu fakülte bölücülere daha ne kadar müsamaha gösterilecek ?
Başkentin merkezinde ne zamana kadar 3 Nisanlar yaşanmaya devam edecek?
Daha kaç genç ailelerinden koparılarak terör örgütünün kamplarına gönderilecek ?
Bu okula girmemesi gereken kişiler 8 kişilik Türk bayrağı taşıyan öğrenciler mi yoksa yüzlerce kişilik saldırgan, şehir militanları mı?
bugün olan olaylarla adı çokça duyulan fakültem.
haber sitelerinde dtcf 'kampüs'üne çevik kuvvet girdi şeklindeki açıklamalar gülmekten yerlere yatırmıştır beni. 5 metrekare bahçe ne zamandan beri kampüs olduysa*.
dün italyan dili ve edebiyatı okuyan ve son sınıfta olan iki öğrencinin internette tıklanma rekoru kıran videoları bu fakültenin eğitim kalitesi hakkında bilgi verebilir. aynı fakültede olmamız ve ortak arkadaşlarımız olması sebebiyle bu iki arkadaşı az çok tanır ve 4. sınıfa kadar gelmiş iyi öğrenciler olduğunu biliriz. fakat tercüme sırasında yaşadıkları ve düştükleri durum kesinlikle kendilerinin suçu değil. bugüne kadar ismiyle hep öğrencileri kendine çekmiş, tarihiyle övünen dtcf'nin suçudur. belki bu videoyu izleyen fakülte yönetimi durumun ne halde olduğunu görür ve sadece italyan dili değil hemen hemen bütün bölümlere hakim olan bu bozuk sistemin düzelmesi için çabalamaya başlar.
Atatürk tarafından 1935'te hayata geçirilen fakülte. Ankara Üniversitesi'nin fakülte olarak kurulan ilk birimidir. Adını atatürk belirlemiştir. 1946'dan itibaren ankara üniversitesi bünyesindedir. 1997-2003 yılları arasında okuduğum ama doyamadan mezun olduğum, ömrümün en güzel yıllarına vesile olmuş, öğrencisi olmaktan gurur duyduğum fakültem.