arkadaşının doğum günü için parasızlıktan hediye alamayan kişilere alternatif bir lezzettir.
- olm al, sana layık değil ama.
- bu zarf ne lan?
- aç içini hadi aç, sabırsız seni...
- hay a.q bu ne lan "h...@hotmail.com" yazıyo lan, bi de şifre var?
- nasıl beğendin mi, artık senin, nice yıllara!
- o derece mi yok lan?
- he ya, o derece amına koyim.
- neyse al şu parayı idare et biraz, ulan doğum günümde bile söğüşledin beni
- şifre nasıl ama akılda kalıcı di mi?
- ya siktir git geç içeri.
parasız genç ille de hediye vermek istiyor ama elinde avucunda sadece interneti, bilgisayarı var ise e-kart göndersin arkadaşına. mesajlı, müzikli falan. alternatif olur diye dedim..
olaya gerçekçi yaklaşırsak, kısmen saçma bir davranış gibi görünse de türkiye şartlarında mutluluk verebilen bir olaydır.
ufak bir anım var anlatmak isterim, bundan 4 sene önce, keremcem yeni yeni parlıyor. fason bir mail arkadaşlığımız var. ona gün içerisinde yaptığım olayları anlatıyorum, o da bu olaylar hakkında yorumlar yapıyor. tabi bilmiyorum keremcem mi yoksa oymuş gibi davranan bir moskof uşağı mı? bu sorulara kafamda döne dursun ben ona bungee jumping yaparken otuzbir çekmek ile alakalı olan anımı anlattım. attığım maillere ~32 saat içinde cevap veren keremcem bu anıma 15 dakika gibi kısa bir süre içerisinde "$ak" diye cevap verdi. "siktir lan ibine" dedi bana. olmadığım konusunda direttiysem de inandıramadım kendisini yaptığım aksiyona ve ibine olmadığıma. bir şekilde ikna etmeliydim onu.
doğum günüm yaklaşıyordu ve aklımda olan tek düşünce buydu. ikna etmek için değil, doğum günümde yapacağım kutlama bütün hücrelerim tarafından sabırsızlıkla bekleniyordu ve ben bu ma-vücud telaşın içerisinde ikna hususunda tek bir mantıklı çözüm bulamıyordum. doğum günü vesilemi çözüm olarak kullanmaktan başka çarem yoktu. hemen bir mail attım,
fw:fw:fw:vllhi ibine dglm babu$
3 gün sonra benim doğum günüm, bungee jumping yaparken inan olsun o inanmadığın tavrı gerçekleştirdim. etme eyleme, bu mail dostluğuna kıyma. ben senin keremcem olmama ihtimalini bile seviyorum. bir dost, beni tanımayan bir dostsun sen. umarsızca konuşup dertleşebileceğim, desarj olabileceğim bir kapısın sen benim için. hep istedim 6 yaşımdan beri mail arkadaşım olmasını. sen kim olursan ol beni ilgilendiren tek şey bu arkadaşlık ve benim senle dertleşiyor olmam. evet ! belki biraz bencilce ve egoistçe bir tavır bu ama ben sıradan bir insanım, sense bir ihtimal dahilinde dünya starı. bunu anlatabilecek yetiyi kendimde görmüyorum ve üzülerek muhtemelen sen istemeyeceğin için son mailim olan bu maile son veriyorum.
seni çok seven 3 köşeli gözlük (nickim buydu mailleşirken)
sevgi ve saygıyla sevgili ex-mail dostum. ebedi kalacaksın, forever, together <3
bu maili gönderdim ve koşa koşa odama gittim. yatağa yüzüstü kendimi bırakıp kafamı yastığa gömdüm ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. sanki hayat bana en kötü oyunlarından birini oynamıştı. bütün yaşama sevincim boğazımda düğümleniyordu. bir an döndüm ve pencereye baktım, intiharı düşündüm evet. belki acizce, belki ahmakça bir düşünceydi bu ama ne yapayım çok kötüydüm.
hıçkırıklarımı duyan annem geldi yanıma, ona anlattım olayı. o kocaman yüreğine bastırdı beni, avuttu. ama ben biliyordum ki içimde oluşan o kocaman boşluk asla dolmayacaktı. asla yeni bir mail arkadaşım olmayacaktı, aramayacaktım. onun hatırasını yaşatacaktım...
doğum günüme 2 gün vardı. bir ruh gibi ortalıkta gezerek kendime gelmeye çalıştım, kah denizi izleyerek, kah uçsuz bucaksız ormanlarda yalnız başıma yürüyerek içimdeki bu boşluğu nafile detaylarla doldurmaya çalıştım. olmuyordu, olamıyordu...
doğum günüm geldi çattı. arkadaşlarım içkileri, hediyelerimi alıp evimize geldiler. ben hafif bir toparlanma belirtisi gösterdiğim için çok eğleniyormuş gibi yaptım. sıkıldım... bir an kalkıp internete girip kafa dağıtmak istedim. power tuşuna bastım, salak windows akışlarını izledim ve masaüstünü gördüm. deviantart'tan mesaj var mı diye mailimi açtığımda bir de ne göreyim. yeni bir mail, ondan, keremcem'den. "doğum günün kutlu olsun Frasua" yazıyordu. "fransua mı?" herhalde yanlış atmıştı maili. tıkladım ve hayatımın en mutlu anını yaşadım.
fw:fw:fw::vllhi ibine dglm babu$(reply)
sevgili 3 köşeli gözlük, sana olan inancım ve güvenim sonsuz. bunu sana doğum günüde söylemek istiyordum o yüzden bu kadar bekledim. umarım beni affedersin. artık bu adresi kullanmayacağım, seninle olan mail arkadaşlığımı xyz@tmc.com adresinden devam ettirme kararı aldım. bu güzel mail arkadaşlığımızın gizlilik sınırlarının da üst seviyede olması için de sana yeni bir mail adresi aldım. bundan sonra bu 2 adresten yazışmaya devam edeceğiz eğer sen de istersen. naçizane bu sana aldığım yeni mail adresini de doğum günü hediyen olarak kabul edersen ilerde bir şekilde telafi edeceğim bir fırsat vermiş olursun bana fransua *
seni çok seven krmcm, hediye adresin;
fransua@hotmail.com şifresi: ......
nice yıllara.
nasıl mesuddum anlatamam, şimdi bile tüylerim tiken tiken olmadıysa şerefsizim.
bir süre mail arkadaşlığımız devam etti. sonra benim adresimi hacklediler ve bir daha krmcm'den haber alamadım. 2 sene önce konserine gittim şans eseri. kulise girerken karşısına çıktım ve,
-merhaba ben fransua. dedim. boş gözlerle bana baktı.
-so? dedi benjamin linus aksanıyla.
-tanımadın mı? dedim. "2 sene önce ki ben, fransua hahu"
-excuse me, i don't remember you m8. cya. dedi bana. boynumu öne büktüm ve yoluma gittim.
aslında bu olayların hayatımda o kadar da önemli bir yeri olmadığını konserden çıktıktan sonra midye yerken tanıştığım kız sayesinde anladım. herneyse, zamanında kolpa bir mail arkadaşım olmuş olması bile beni hayatta bulunduğum noktada dizginler, körükler.