doğruluktan sapmayan, dürüstlükten taviz vermeyenler dokuz değil, ondokuz köyden de kovulurlar. üstelik günümüzdeki değer yargılarını hiçe sayanların gözünde avanak olurlar. ama yalancı ve üçkağıtçılar, gerçek yüzleri ortaya çıktıktan sonra bile baş tacı edilirler. şu bir gerçek ki, yalan söylemek pespaye bir durum, ama söylenen yalanlara inanacak derece ahmak olarak yaşamak da daha pespaye bir durum.
doğruları aradığım için bu sözlükte başıma gelen olaydır. burda kimse doğru bildiğini sorgulayıp onu çek etmesini bile bilmiyor, kimileri kemalist, kimileri koyu türkçü. doğru olan neyse, gereken neyse onu yapmaktan aciz insanlar var.
Artık yoruldum. Bıktım. Usandım. Yine kovuldum beyler bayanlar. Yine kovuldum. Galiba artık buraya da vedanın zamanı geldi. Kendi görüşümü savunduğum için, kendi hak yolumda yalnız gittiğim için kovuldum. Elveda...
malesef doğru bir gerçekliktir. dürüst olmamız aşılanmış olsada, çoğu zaman dürüst davranmak kendinizi istenmeyen olayların içinde bulmanıza neden olur. gerçeklerin yüzüne söylenmesini hazmedemeyen insanlar var çünkü, yeryüzünde.
türk halkının fikrini en güzel anlatan deyimlerden bir tanesidir.
taa eskiden beri söylenmesi elem ama zor olan şeyleri söyleyenler kabullenilmemiş bu topraklarda. doğruya doğru denildiğinde herkes haklıdır ama yanlışa yanlış demek kapı toplumdan aforoz sebebiydi.
aslında sadece türk halkının özelliği değil tüm dünya milletlerin de vardır. dünyanın düz olmadığını söyleyen galileo galilei toplumdan soyutlanmış, yalnızlığa terk edilmiş. dokuz köyden kovulmuş onuncu köyde öldürülmüştür.