sıvı olarak kalmak, akmaktır. bazı doğanları gördüğümüzde iyi ki lağımdalar dediğimizdir. bazen de dilediğimizdir, hiç doğmamış olmak; böyle yaşamak zorunda olduğumuzu gördükçe...
" eğer yaratıcı ruh düşünülürse ona şöyle haykırmak hakkımızdır : bunca boğuntuyu ve mutsuzluğu ortaya çıkarmak uğruna hiçliğin sessizliğini ve kıpardamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın ?" (bkz: schopenhauer)
hiç doğmamış olmak, bir çok yenilgiyi ve bir çok hüzünle birlikte, paha biçilemez tebessümleri kaybetmiş olmak değildir. hiç doğmamış olmak bir hiç bile olamamaktır. toprak olamamaktır örneğin. ya da toprakta yeşerecek bir çiçek, üzerinde gezinen bir böceği hissedebilecek bir duyu olamamaktır. yok olamamaktır mesela var olamadığın için. bir vücut bulamadığın için kendine, kendin bile olamamaktır sonsuzluğun hecesinde.
annenin sana hiç dokunamamasıdır. babanı hiç duyamamandır. bir kardeş veya bir sevgiliye sahip olamamaktır. keşke hiç doğmasaydım dediğin anlarda, bu cümleyi sarf ettiğin küçük ayrıntının yanına bütün bunları koyduğunda hiç doğmamış olmak, yani hiç bile olamamak senin için ne anlam ifade ediyorsa işte odur!
dünyanın gidişatını düşünürsek gayet de doğru bir karardır.
sanki gerçekte hiç öyle birisi yaşamamış gibi, varlığı sadece söylence/efsane.
allah yaratırken bana mı sordu?
keşke hiç doğmasaydım... dünya çok adaletsiz...