Yıllarca hep Uyuttular bizi. Şişirip şişirip anlattılar şu adamı.
Okuyayım dedim ama emin olun bi elif şafak, bir canan tan olamaz kendisi.
Bi kere sıkıyor yazıları, akıcılık diye bi şey yok. Kasıntı. Rusya nın o kasvetli havasını anlata anlata bitiremedi. içimizi baydı.
Tasvirleri ruhumuzu kararttı. Kim diyor buna iyi yazar diye anlamıyorum.
Tasvirden ve uzun cümlelerden ibaret olmamalı bi kitap. Onu en basit bir editör bile yapabilir. Ama farklı bir açısı varsa, bana başka türlü düşündürebiliyorsa işte o zaman yazar derim.
"insan birşeyi elde etmek için çabalar. Onu elde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anlar." - Dostoyevski
diyorum ve susuyorum.
dostoyevski okumamış bir insan beyenatı. çok biliyorsanız bir de siz yazın bakalım bütün dünyayı etkiniz altına alın klasiklerin içine girin sonra konuşun.
Şunu çok sık duydum. Falanca yazarı çok seviyordum, ama son yaptıklarından sonra onu bir daha okumayı düşünmüyorum. Demek ki Dostoyevskinin zamanında yaşasaydın, kumarbaz diye onu da okumayacaktın. Yazarların özel hayatını unutmak lazım. Yazarların söylediklerini fazla ciddiye almamak lazım. Edebiyat tarihi şahane şeyler yazmış berbat adamlarla dolu.
canan tanı dostoyevskiye üstün tutan kişiye edebiyatı bilmiyor denmez, okumayı bilmiyor denir. elcevap dostoyevskinin kötü bir yazar olduğu gerçeği gerçek değildir, göreceli bile değildir.
sözü ffaaar'a bırakıyorum denilesi başlıklardan. ne gerçekmiş mübarek. rusya'nın güzel olan şeyleri arasında tek şeyin kızları olmadığını gösteren bir yazar hakkında, yapıtlarında dünya klasikleri içerisinde değerlendirilen yapıtlar olduğunu hiçe sayıp "bir canan tan yada bir elif şafak değildir" denildiğini görmek beni üzüyor desem yalan olur. güldürüyorlar.
önce lafa bakarız laf mı diye, sonra söyleyene bakarız adam mı diye.
nitekim elif şafak yazmış. benim gözümde fazıl say 1. bu karı 2. numaralı yavşaktır.
(bkz: baba ve piç)
andrei tarkovsky'nin the mirror filminde yanılmıyorsam dostoyevski'ye eleştriler vardı. baska bir yerde de gene "dostoyevskynin 2. sınıf kitapları" biçiminde bir benzetme geçtiğini hatırlıyorum.
öyle kötüdür ki hiç olmadık bir zamanda aklına düşer yarattığı karakterler. roman bittikten sonra bile kahramanları hayatınızdadır zihninize yerleştikleri için.
Dostoyevski' yi okumamış veya anlamayarak okumuş kişilerin söylemidir. Belki de kitapta aradıkları şey farklıdır bilemem ama eserlerini sırayla okuduğunuzda hayat görüşü ediniyor, dilinin nasıl muazzamlaştığını görüyorsunuz. Rusçanın bütün mükemmeliğini döker karşınıza bunu da dile getirir zaten, kelimelerde nasıl kendini kaybettiğini hep vurgular.
Kötü bir yazar evrensel ve ölümsüz olmazdı bunu bilmek gerek. Ben aşırı Tolstoy' cu biriyim fakat dostoyevski' nin de hakkını yememek gerek.
"söylenebilir mi ya böyle bir şey" düşüncesiyle başlığa girdim hani bu nasıl bir zihniyettir nasıl bir açıklaması olabilir, suç ve ceza'yı yazdıktan sonra çevresindeki edebiyatçılara kalem attırmış, * rusların en büyük -haklı- gurur kaynaklarından biri olan bu adam için neye dayanarak böyle bir şey söylenebilir ki dedim, sonra gördüm.
elif şafak ve canan tan.
hı oh be trollmüş dedim, geçicektim.
ama geçemedim. tebrik ediyorum trollüğün zirvesindesin. *
edit notu: tabir-i caizse, kitaplarındakı "figüran" karakterlerini bile kendini özdeşleştirebilceğin şekilde yazan bir yazar dostoyevski.
(bkz: praskovya pavlovna)
bu tarz söylemlerle karalanamayacak kadar iyi bir yazardır ki dünya klasikleri arasına girmiş eserleri mevcuttur.Herkesin zevkine hitap etmez üslubu o ayrı bir tartışma konusudur.
not: Tüm çabalarıma rağmen Dostoyevski kitaplarından birini bile bitiremedim.