ölümden öte durumdur. elinizden uçup giden şeylerle orantılıdır. gidenler sizin ne kadar değerli ise o kadar acı verir. çalıştığınız işyerini, mahallenizi hatta yaşadığınız şehri bile değiştirirsiniz ancak içinizdeki acının boyutu hiç bir zaman değişmiyecektir.
insanların neredeyse hepsinin yaşadığı olayın adıdır. bu dünyada kötü insanlar neden bu kadar çok sorusunun en önemli cevaplarındandır. formül şöyledir: iyi insana kötü insan kazık atar, iyi insan iyiliğe inancını kaybeder ve kötü insan olur. sonra eski iyi yeni kötü insan arkadaşına kazık atar, arkadaşı iyiliğe inancını kaybeder.....
o gün siz başkasına dostunuzla ilgili onu çok seviyorum umarım iyidir bu kırgınlığımız geçer ben niye kızdığını bile anlamadım hatta ağlayarak eline diken batsa parmağım kanar demişken akabinde o size ben hayatımda boyle mutluyum hakkını helal edersen edersin etmezsen sen bilirsin deyip dumura uğratan 20 yılı araya vermişim dedirten kişinin yaptığı eylem. *
dostluk kavramınızı da sıfırlar bunlar kimseye güvenmeyen kötücül bir insan olursunuz. *
dost denen kişi kazık atmaz, kazık atana da dost denmez. böyledir bu iş. dolayısıyla dost kazığı teorik olarak pek mümkün değildir ama pratikte mümkün olabiliyo anlaşılamayan bir şekilde.
oyun sevlidir.
ama insanın gerçek hayatta dost bildiği insandan kazık yemesi insanın bütün insanlara olan inancının kaybolmasına sebeb olur. dost'un yakınlığğına bağlı olarak belki de insanı hayttan bile soğuta bilir.
"allah düşmanımın başına vermesin" dedirten, "hayatta herşey insanlar içindir." felsefesine inanarak zar zor atlatılabilen olay! bıraktığı derin yaranın neticesinde, insanın avucunda kalan sadece ve sadece herkese şüpheyle bakma dürtüsü ve bir basamak ilerisi, insanlara olan güvenini kaybetmek...ve tekrar inanmak, güvenmek... uzun zaman çalıyor ömürden!
dünyada anneden başka gerçek dost olmadığının kanıtı bir kazıktır. öyle hikayelerdeki gibi pembemsi bir dünyanın yok olduğunu insana elektrik çarpmış gibi hissettirir.
yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmez,yapabilceğiniz her türden fedakarlığı yaparsınız dostunuz için. yeri gelir sevgilinizi bile bırakmayı göze alırsınız.sonra o ne yapar sizin ona bulduğunuz sevgiliyi tercih eder.halbuki daha onlar tanışalı 3 hafta olmuştur siz dost olalı seneler.dsost kazığı yedim diye düşünürsünüz sonra içinizden dersiniz ki "bir dost bunu nasıl yapar dostuna? o benim dostum değilmiş madem" teselliyi bu cümlede bulursunuz derken aklınıza yaptığınız fedakarlıklar gelir,geçmişe dönrüp bakarsınız ondan size gelen o tekme dışında pek birşey yoktur. işte o an kendinizi kullanılmış,işi bitince sepetlenmiş gibi hissedersiniz. içiniz daha da bir acır. pişmanlık duyarsınız, hezmedemezsiniz o kazığı ama olan olmuştur.