eskilerden, daha ayar vermeye bayılıp ayarı yediğinde çıldıran kankacı yazarlar ortaya çıkmamışken sözlüğe çok değerli katkılarda bulunmuş beyefendi, iyi bir insan olan yazar. inşallah şimdi mutludur, huzurludur, iyidir.
kendimi bildim bileli günlük tutarım, neden bilmem bir sohbette söylediğin mahlasını yazmışım sayfalardan birine. sanki bilirmişim gibi uzun seneler sonra yazdığın entiriden hikayeni anlatışını hatırlayacağımı, aklıma takılacağını. en çok da okul hayatımdaki en samimi gülümsemeye sahip olduğunu anımsayacağımı. iyi ki tanımışım seni, iyi ki yazmışım seni sayfalara güzel yazar, iyi yazar.
Tanrinin mizah anlayışının ne kadar gelişmiş olduğunu her geçen yıl daha iyi görsek de, hayal kurarken/plan yaparken her seferinde Tanrı'nın yukarıdan kıs kıs güldüğünü bilsek de, [bu başlığa girdiğim entrylerin -ki en çok da bu yazar hakkında yazmisimdir- birçoğunda vermiş oldugum cm 00-01 örnegiyle devam edersek] yine de; takımın yarısının telef olmasına rağmen sezonun neredeyse tamamını yedek geçiren, ne bir request çekeyim ne bir wants a new challenge olayım, ne bileyim ne bir oyuna küseyim demeyen genc oyuncuların [=umut] varlığına güvenip de sezonun en zor maclarından birine çıkar gibi yeni planlar yapmaya devam ediyoruz; gerçekleşmeyeceğini bilsek de...
Şimdi santinho gibi, yazılarında kullandığı "örnek cümle alma" stilini -ki hiç sevmem- tam da burada kullanmalıyım. Can Dündar'ın "ne gözümü alabildim ne göze alabildim" lafını, yaşadığım sehir, yattığım kadın ve dahi çalıştığım is'le ilgili hayatımın her noktasına; zincirlerimden bir gün kurtulmak için bana güç verir diye "hatirlatma notu" gibi yapistirmaya devam etsem de, o'nun önümüzdeki dogum gunünde misak-i milli sınırlarının çok dısında olacağını düşündüğümden son çıkışı kaçırmamış olduğunu görmek beni rahatlatti.
Zeki, yakışıklı, komik... Eh, bir de boğa burcu olsa zaten real Madrid'de oynardı.
"- peki dünyanın en büyük yalanı ne? diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde.
- ne mi? hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. dünyanın en büyük yalanı budur."
bizim güzel sanatlarda okuyan çocukların kırtasiye iskontolu sponsoru.sözlüğün abilerinden, taaaaaaaaa 2 nesile kadar uzanan bir kariyere sahip maşallah.görükle beren cafe de bir tavla atıcaz inşallah uygun bir zaman zarfında.ha unutmadan söyleyelim, ayla hoca nın derslerini okadar seviyor ki derse pencereden eşlik ediyor, ayla hoca ve sınıfa el sallıyor vesselam.
silinen entryler için üzülmüştüm, kıymeti büyüktü nazarımda. ama yaptığım şeylerden aldığım derslerin yanında, sektörden öğrendiğim de bir şey vardı: iyi metinleri çöpe atmayı öğrenirsen, cesaretin olursa buna, daha iyilerini yazman kaçınılmaz olur sonunda.
***
tanım: yaşayacağı en güzel sene başlamış olan yazar.
***
geçmiş zamanın hikayesinden kurtulan, rivayetlerine ise kulak asmayan iki kişi var bu hikayede. bu ikisi yanlışlıkla tanışmış ama birbirlerini yanlış yollardan çevirmişler.. gün gelmiş yollar ayrılmış, kadehler vurulmuş ustaca, kılıç kuşanılmış şair ruhunca. dostluğundan pişman eden taraf, pişman olmuş doğduğuna. yollar gitmiş, yıllar geçmiş.. eski dostun söylediği sözler hayatın sırrıymış meğer, öğrenilmiş...
***
işte bu adama söyleyeceklerim var: biriktirdiğin hayallerin bir kısmını hiç gerçekleştiremeyeceksin belki. hatta onlar bu yüzden hep hayalin olarak kalacaklar. en güzelleri de olacaklar, erişemediğinden. ama cebinde planlar, elinde kalemin ve görkemli gökyüzüne sahip bir geceye meydan okuyacak cesaretin var. seninle ilgili dileğim, yapamadıklarından pişman olmak yerine sonrasında pişman bile olsan yapmak istediğin her şeyi yapman.
biliyorsun, bana hediye ettiğin küpeler hiç çıkmadı kulağımdan. bilmiyorum daha nasıl söylenir, iyi ki doğmuşsun.
sana şimdi iki nokta hediye ediyorum, şöyle en sevdiğinden. ama unutma birini ayırır başka bir yana koyarsan, aniden bitiverir hikayem.
marking'i, jumping'i, heading'i, Stamina'sı, strenght'i, positioning'i ve bilimum defansif özellikleri 19 ila 20 arasında değişip de 5-5-6-7-5 formuyla oynayıp morale'i very low ile ok arasında değişen, cm 00 01'in defender (centre)'ı adeta... yaşı da 24 olsun.
messi'yi madrid'in alması durumda, yıllar önceki borcu da dahil, tüm sorumluluklarını yerine getirecek olan fc barcelona taraftarı. liverpool'a da ayrı bir sempati duyar, o ayrı.
savunduğu şey çok basit: real madrid, asla fc barcelona gibi bir takım olmadı ve asla da olamayacak. nasıl ki futbolun tüm tanrıları [diego armando maradona, johann cruyff, gheorghe hagi, luiz nazario de lima ronaldo, hristo stoichkov, romario de souza, ronald koeman, michael laudrup, pep guardiola, xavi hernandez, adres iniesta, jari litmanen, andoni zubizaretta, ronaldinho ve muhakkak ki leo messi] fc barcelona forması giymişse, bundan sonra da futbolun kaderini kökten değiştirmiş veya değiştirecek yıldızlar fc barcelona forması giyecektir. bu para ile satın alınamaz bir gerçekliktir.
son tahlilde, hani olmaz ama diyelim ki dünya tersine döndü ve oldu, leo messi real madrid'e transfer olursa emin olun birkaç sene sonra florentino perez yeni bir yıldız, barcelona alt yapısının dünya futboluna hediye ettiği yeni bir futbol tanrısı için ağzının sularını akıtacaktır.
hani championship manager'da işler kötü gider bazen. birileri unhappy olur sebepsiz. takımın en iyi oyuncusu türkiye'deki yaşam tarzına alışamaz. [sikiyoruz sanki pezevengi] takır takır oynayan, başka takımlardan teklif de almayan görev adamı request çeker durup dururken... "sikerler" deyip retire olur, yeniden başlarsın son save'lediğin yerden...
en son hayatı nerede save'lerdim, nerede save'lemek isterdim bilmem ama her geçen an daha da çukura inerken son çıkışı kaçırdım sanırım. hani birisi bana "gizem, hangi yıla dönmek istersin?" dese, "sazan olma genç sözlük yazarı, ben erkeğim" derdim... o da tekrar "hasan, hangi yıla dönmek istersin?" diye düzeltse sorusunu 99 mu, 2002 mi derdim onu da bilmiyorum ama o zamana dönsem de pek bi'şeylerin değişeceğini sanmıyorum.*
ama "90. dakikada, durum 1-1'ken hem de, kendi kalesine gol atan sağ bek gibi hisseden" santino'ya bu şans verilseydi şu ankinden çok daha doğru kararlar alabilirdi. çünkü şu ana kadar hep "karar verdi"... önüne sunulanları seçti. biraz cesur olsa(ydı), biraz kendisine güvense(ydi), atom mühendisi siksen olmaz(dı) bundan da, çok mutlu olur(du) bence...
şimdi parantezleri kaldır, tekrar oku, yeniden save'leme şansın yok ama son çıkışa biraz daha var.
