yök basşkanı y.z.özcan ın iddiası. kendisi der ki;
" Domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye bir şey var, içine bir genetik mekanizma yerleştirirler, hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. Böyle şeylerle, zamanla bir milleti yok edebilirsiniz.Öyle bir şeyler yerleştirirler ki 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. "
bence süpermenin gelip bu tohumların kötü insanların eline geçmesini engellemesi lazım. neyse ben gidiyorum sünger bob bekliyor.
tarımsal mücadele için bilim adamları 1950lerden bu yana ilaçlara alternatif daha etkin çözümler için uğraşmaktadır.örnek vermek gerekirse meyve sineğiyle mücadele için genleriyle oynanmış milyonlarca daha güçlü erkek meyve sineği üretip doğaya saldılar bu sineklerle çiftleşen sinekler ölü yumurtalar doğurdu ve meyve sineği popülasyonu büyük oranda küçüldü.
yine bir başka deney de fareler üzerindeydi;farelere yedirilen laboratuvarlarda üretilmiş besinlerle 3 nesil sonra veya 10 nesil sonra hayvanın kısırlaşmasını sağlayabildiler.bunu daha da ileri götürüp %70 kısırlık %60 kısırlık oranı da sağlayabildiler.
bakın bu sadece sivil araştırmalar bunun devlet gücünde daha yüksek imkanlarla yapılanını düşünün.
--spoiler--
amerikada ya da kanada da üniversite okumuş/okuyan tanıdıklarınız varsa sorun,labrotuvarlarda uygulanan güvenlik prosedürleri nasıl işliyor.size bir güvenlik kartı verirler örneğin 8 aşama vardır,siz en fazla 4. aşamaya kadar ilerleyebilirsiniz o da çok sağlam bir profun özel asistanı falansanız geri kalan aşamalar çok gizli tutulur.yatırımcılar için şirketler için ürün geliştirme evresi vardır milyonlarca dolarlık araştırma fonlarıya yeni ürünler geliştirilir bazen devlet için çalışılır.
bu son paragrafı anlatma sebebim amerikada üniversitelerin ne kadar güçlü kurumlar olduğunu göstermek istememdir.bir de devleti düşünün!
--spoiler--
meyve sineğiyle kromozomlarımız%99 uymaktadır fare ve domuzu zaten biliyorsunuz.
söyledikleri abartılmış olsa doğruluk payı vardır var olmasına da gdo lu ürünlerin ülkemize girişine izin verenler senin hükümetin değil mi diye sorarlar adama yusufcum. yusuf yusuf bi zahmet hadi bakayım...
attack of the killer tomatoes filmini akıllara getiren başlık. 1977 de çekilen filmde insan yiyen domatesler vardı. şimdi de durum aynı bir bakıma; biz domatesleri yediğimizi sanırken, domatesler bizi yiyor için için...
yök başkanının iddasıdır. (bkz: trajikomik).
israil ve abd nin domatesin genleri ile oynayıp türk ırkını yok edebileceğini söyleyip , yerli tohum çalışması - araştırmasına önem verilmesini istemiştir.
güler misin ağlar mısın.
zamanında önlem alınmamasıyla ilgilidir. oh ne güzel efenim başkanın yaptığı bu tespiti biz duvar köşelerinde çekirdek çitliyerekte yapabiliyoruz. sen türkiye çoğrafyası gibi bir yeri kan eksen can çıkacak bir toprağı sata sata affedersin sike sike bu hale getir sonrada böyle boş bir açıklama yap. ne güzel!
'bıldırın yediğin hurmalar buğün götünü tırmalar' sözünü çağrıştırdı bende.
kimseye bir çakıl taşı vermeyiz deyip erezyonla bilmem kaç milyon ton tarıma elverişili
toprağı kaybet , tembellik yapıp tohumu hazır al , köyleri boşalt - doğudaki ormanları yak hayvancılığı bitir
sonrada gel işi domatese bağla. güler misin ağlar mısın. türk ırkı yok ediebilirmiş adam tüketicisini neden yok etsin ya.
yerli tohumun ne kadar önemli olduğunu hatırlatan başlık ya da söylem bunu söyleyenler bu konuya önem verse iyi olur. türkler 20 yıl sonra yok olur mu bilinmez ama yerli tohumların çok değerli olacağı ve bulunması zor olacağı kesindir.
ülkemizde hiç ziraat mühendisi, yada bu konuda uzman yokmuş gibi israil'den domates tohumu alınması akabinde de ülkemizdeki domateslerin böcekli çıkması şeklinde sonuçlanan olayın sonucudur.
Domatesin anavatını amerikadır bizler domatesle 1900 lü yıllarda tanışmış olsakta halen onun meyve olduğunu idrak edemedik şimdi birde bu mu çıktı.. Yok ebesinin .mı ali sami....
zamanında eski yök başkanlarından prof. dr. yusuf ziya özcan'ın aşağıdaki sözlerle ortaya atmış olduğu ilginç teorisidir;
“domatesin tohumu artık israil orijinlidir, bunu kimse inkâr edemez”
''bu domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye bir şey var, içine bir genetik mekanizma yerleştirirler. hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. böyle şeylerle, zamanla bir milleti yok edebilirsiniz. öyle bir şeyler yerleştirirler ki 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. öyle tehlikeler de var. sadece 'aman paramız dışarı gidiyor' endişesiyle söylemiyorum. üniversitelerimizin bu konularda bize yardım etmesini istiyoruz.''
çok uçuk bir teori olsa da askeri sanayi, otomotiv ve diğer teknolojik alanlarda dışa bağımlılığı azaltmaya çabalayan devletimizin gıda tarım ve hayvancılık alanlarında elverişli topraklara sahip olmamıza rağmen neden hala ithal tohum ve hayvan aldığını düşününce bir yerde hak vermeden edemiyor insan bu alanlardaki yerli üretimin önemine. sonunda ölüm olmasa bile içeriği net bilinmeyen gıdaları tüketerek toplum sağlığının tehlikeye düşmesi ve ekonomik zarar gibi sonuçları öngörmek bile yerli gıdaya yatırım yapmak için yeterli nedenler..
