kompleksten doğan bir mukayese ölçütüdür;
son derece lüzumsuz bir benzetmedir.
ulan sanırsın sanki adam doğma büyüme parisli de
Malatya'ya mevsimlik işçi olarak gelmiş kayısı toplamaya..
Bir yerleri anlatmak için illa da,
yok efendim doğunun parisi, uzak doğunun şangay'ı, Birleşik devletlerin kaliforniya'sı demenin hiç bir mantığı yoktur.
Elazığ elazığ'dır;
Gaziantep gaziantep'tir,
diyarbakır diyarbakır'dır.
zira bugün mukayese ölçütü olarak ifade edilen şehirlerin çoğu "özellikle, belirli bir amaç için" hatta daha doğru bir ifadeyle "ısmarlama olarak" inşa edilmiş şehirlerdir. bugün paris'e benzemesinden gurur duyduğumuz kendi şehirlerimiz ise ""doğal olarak"" bugünlere ulaşmış şehirlerdir.
bugün Fransa'da dünya mirası listesinden 31 merkez varken Türkiye'den 42 yer vardır.
Hatta ikisi de Gaziantep'dedir.
Pais'te, Münih'te, Malatya'daki, Adıyaman'daki gibi bir komagene var mıdır?
Lüksemburg'dan bir Sütçü imam çıkmış mıdır?
Bologno'da, Kopenhag'da, Cwnova'da bir efes, Zeugma, Milet var mıdır?
nah vardır.
Ama o şehirlerde de, kendilerine özge yerler mekanlar ve kültürel değerler vardır.
hiçbirini karşılaştırmaya lüzum yoktur.
hele hele arada benzeşlik kurarak gelişmişlik göstergesi saymaya hiç lüzum yoktur.
bu mukayese tarzı, ortadoğu toplumlarına özgü abesle iştigal bir iştir.
diyarbakır için söylenen sözdür.
doğru olsa bile diyarbakır tek başına yeterli değildir, doğu'da birden fazla güzel olan il vardır, askerlik sebebi ile gezmiş olduğumdan listeye erzurum erzincan gibi yerler eklenmelidir.
fransızlar ve paris'liler tarafından kafelerinin, sokaklarının, tarihi binalarının, yaşamın benzerliğinden dolayı, 19. yüzyılda "izmir" için söylenen sözdür. izmir batılıların çoğu metninde "le petit paris" (küçük paris) olarak adlandırılır.
mesela bu konuda yazılmış ingilizce bir kitap için;