Diyanetin bütçesi eğitimin üç katı olabilir pek tabii. Fakat bu bütçe ahlaki eğitimde kullanılıyorsa. Unutulmaması gereken en önemli şey ahlakın da öğrenilen bir şey olduğudur ki eğitimden evvel bu ahlaki değerler insana aşılanmalıdır. Nitekim bunlar olmadığında toplum; suçlu avukatlar, rüşvetçi hakimler, cahil öğretmenler ile dolmaktadır.
Bayram ve cumalar dışında camiler dolmuyor ve de ülkenin çeşitli yerlerinden satılık cami haberleri geliyor. Mevcut iktidarın buraları siyasi rant alanlarına çevirmesinden dolayı ülkenin çoğunluğu deist oluyorken bütçe falan oluşmaması gerekiyor.Bakıma muhtaç insanlara dağıtılması gerekmektedir.
inanmadığım bir dini anlatmaları, bu dini sürekli gözüme sokmaya çalışmaları ve anlatırkende mercedeslere binip şatafat içinde yaşamaları için bana para ödetiyorlar. 1 kuruşumu dahi bunlara helal etmiyorum, umarım bir yerlerinden çıkar.
insanlık tarihi boyunca, özellikle tek tanrılı dinlere bakın.
yeryüzünde hangi devlet-yapı olursa olsun kamu gücünü kullanan ve kamunun malından geçinen din kurumları olan toplum için inanç bir endüljans sistemine dönüşür.
insanlık tarihi boyunca devlet denen, aslında bir toplumsal organizasyon-anlaşma olan ilk şehir devletlerinden günümüz devletlerine, kurulmuş imparatorluklara, tüm devletlere dinlere bakın.
insanlık tarihinde devlet denen yapıda kurumsallarmış din yapısında sen hiç atanamayan ve geçinemeyen, kadro bulamayan, bulsa bile yedek iş olarak, örn; popüler konu olarak pazarda limon satan, barınma, fatura derdi olan din adamı-din baronunu insanlık tarihi yazmış mı?
endüljans: latince indulgentia - göz yummak olarak adlandırılır ama teoloji açısından inanç sistemini bir meta-kazanç'a dönüştürme, belli bir para, mal karşılığında günahın affı, dini hükümlerden-yaptırımlardan muaf tutulma, bunun karşılığında din kurumunun (kilise-papalık-vatikan) dini ticari araç haline getirme, din adamlarının muazzam kapitale sahip olma eylemine (Hristiyanlıkta) yapılan tanım.
bu tanımı ve tartışmayı açan da martin luther olup kiliseye karşı çıkışında takındığı protesto eylemidir.
zaten Protestanlık inancının çıkış kaynağı da budur. daha önce de yapılan bu tartışmaları bir kalıba sokan martin luther'dir.
kilisenin belli bir bedel karşılığı günahları af etmesi yetmez gibi para - bağış adı altında insanlara cennete gideceğini, günahlarının af olacağını söylemesi, bunu da bir belge ile tescilli anlaşma olarak insanlara sertifika vermesine karşı çıkan luther bu yapılanın tanrı - yaratıcı - inanç ile alakalı değil de din üzerinden günah affı cennet vaadiyle para kazanmak güç elde etmek, dini çıkar için kullanma olduğuna dair 95 maddeden olan bildiriyi kilise kapısına astı.
insanın aklına, mantığına, ahlakına, vicdanına sığmayan "parası olan cennete, olmayan cehenneme" anlayışı ve parası olan masum, olmayan günahkar olduğu din sistematiğine tepki koyan halk martin luther etrafında toplanmaya başladı.
sonuç olarak martin luther tanrı ve kiliseye karşı gelmekten yargılandı.
mahkemede insanlara cenneti para karşılığı satan anlayışı eleştiren luther neden cehennemi de satmıyorsunuz dedi.
mahkemede yargıç olan bir papaz cehennemi kim alacak diye sorunca martin luther "parası neyse vereyim, bana satın" dedi.
buna karşı mahkemede yargıç olan papazlar martin luther'e sen zaten tanrıya kiliseye karşı gelen cehennemliksin, senin yerin ebedi cehennem olduğu için sana cehennemi bedava veriyoruz" dedi.
mahkeme çıkışı luther mahkeme kapısında sonucu bekleyen halka hitaben "cenneti satan kiliseden ben tüm cehennemi aldım. bundan sonra cehennem benim malım olduğuna göre bundan sonra cehenneme hiç bir inanan giremeyecek, artık cehennemden korkmayın" der.
pardon...
konu diyanetti, diyanet hakkında bir ara yazarım.
Sonucu böyle okuduğunu anlamayan tiplerin yetişmesi oluyor işte sonra.
Canım benim sen okula doğu timor da falan mı gittin? Okulların hizmet vs işlerinin bütçesi belediyeden değil milli eğitim bakanlığı nın bütçesinden karşılanır.
Burada kastedilen milli eğitimin bütçesinin fazla olması gerekliliği sen konuyu anlamamışsın.
kanka ben 40 senedir istanbulda yaşıyorum biliyorsun. bu metrobüslerin temelinin atıldığı günleri bilirim. ibb cehapeye geçmeden öncede benim kendi gözlerimle şahit olduğum 2 defa dahil defalarca kez metrobüs yandı. hatta metrobüs durakları ters tarafta kalıyor bilirsin. normalde türkiyede trafik sağdan akar ama metrobüsler sol şeritten gider. bunu bile hesap edemediler zamanında gittiler ters kapılı araçlar aldılar sonra şeritleri ona göre uyarladılar. defalarca bindiğim otobüs arızalandı yollarda kaldık. defalarca bindiğim metro tramvay bozuldu. bunlar akepe zamanında olurken sesi çıkmayanların bugün sürekli bunları konuşması aşırı ikiyüzlülük ve aşırı ahlaksızlık. o zaman bozulunca "allah yapısı değil ya mübarek bozulacak elbet" diyenler şimdi bozulunca belediyeye sövüyor. amacım imamoğlunu savunmak değil yanlış anlama zaten birkaç senedir aşırı samimiyetsiz geliyor tayyibin küçüğü işte fazlası değil. ancak bu ikiyüzlülük midemi bulandırıyor anladın ? akp zamanında şehirde sel olunca caddeler göle dönünce "allahtan geliyor başgan ne yapsın" ama cehape döneminde aynısı olunca "imamoğlu sçtı batırdı" diyorlar. bu nasıl bir ibneliktir ?
kardeşim okullar belediyeye değil "hükümetin" başında olduğu devlete aittir. metrobüs, otobüs arızası olunca "devlet rte yi ve ailesini zengin edeceğine belediyelere metrobüs otobüs alsın" diyor musun ? demiyorsun. ne diyorsun ? imamoğlu/yavaş yüzünden yanıyor arızalanıyor bunlar yenilerini alsınlar diyorsun değil mi..
bir de şu şeyh saiti dilinden düşürmüyorsun ama şu görsele hala bir cevap verdiğini görmedim. madem şeyh sait otobüsüne bu kadar taktın "ruhuna fatiha okuyanlara ve okutanlara" da birşeyler yazıversene. neden bunu hiçbir entrynde dile getirmiyorsun da otobüs üstü tepesi diyip diyip - diyip diyip duruyorsun ?