günümüzde kullanılmayan/unutulmuş yığınla türkçe sözcük olduğunu gözler önüne seren eser. 941 sene önce Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır. Ayrıca Anadoluda kullanılan ama pek bilinmeyen Öztürkçe sözcükleri de bu eserde bulmak mümkündür.
Avcı Ne Kadar hile bilse ayi da o kadar yol bilir.
Çakır gozlu kopek ata deger, atin cakiri Bir ite degmez.
Bıçak Ne Kadar keskin olsa da Kendi sapinı yontamaz.
Coşkun su'nun gecitsiz olmaz.
Ates DUMANSIZ, yigit günahsiz olmaz.
Tarla ekilip surulurken kavga olursa harmanda gürültü olmaz.
Alacaklı arslan, borçlu ücret.
Kirdaki sulunu ararken evdeki tavuğu Kaçırma.
kızlA güreşme, kısrakla yarışma.
Divanü Lügati't-Türk (Arapça: ديوان لغات الترك) , (Günümüz Türkçesi ile: Türk Dilleri Sözlüğü) , Orta Türkçe döneminde Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072-1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça bir sözlüktür. Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olup, batı Asya yazı Türkçesiyle ilgili var olan en kapsamlı ve önemli dil yapıtıdır.
Kökleşik Arap sözlük bilgisi ilkelerine göre hazırlanmış olan sözlük, Kaşgarlı Mahmud'un Türk boylarıyla ilgili ayrıntılı bilgisinin yanı sıra, Arap dil bilimi konusunda da esaslı bir eğitim görmüş olduğunu gösterir.
kaşgarlı mahmud tarafından bağdat'ta yazılan arapça bir sözlüktür. araplara Türkçenin Arapçadan daha zengin bir dil olduğunu kanıtlama gayesi güdülmüştür.
Karşgarlı mahmut'un araplara adeta diss attığı eseridir.
Türkçe büyüktür arapça.. Günümüz türkçesinde; türk dilleri sözlüğü.. Kitapta bir ilgi çekici konu ise kaşgarlı mahmut'un 24 olan oğuz boyunu 22 olarak belirtmesidir. Bu eserde Kaşgarlı Mahmut 24. Sırada bulunan Kınık boyunu o dönemde güç kazanan bir boy olduğu için 1. sıraya getirerek kendi Oğuz boyu sıralamasını yapar. Kaşgarlı Mahmut’un yaptığı bu sıralama, günümüzde çok fazla kabul görmüyor tabi.
Kaynaklarda, Kaşgarlı mahmut tarafından bağdat 'ta 1072-1074 yılları arasında yazıldığı ve orta asya türkçesindeki 9000 türkçe kelimenin oldukça ayrıntılı açıklaması olduğunu da gösterir.
“Allah’ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi. Ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya naili olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.”
"Araplara Türkçe öğretmek için yazılmış..."
Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün. Arap lisanında Kur'an-ı Kerim nazil olmuş, devasa bir hadis külliyatı var ve o döneme kadar (11. Yüzyıl) her konuda sayısız eser yazılmış. Dünya'nın en sistematik dili. Şimdi bu adamlar daha süt dişleri çıkmamış (yunus ki süt dişleri ile Türkçe'nin ne güzel biçmişti gök ekinini) Türkçe'yi öğrenip ne yapacaklar? Yanlış anlaşılmasın anadilimden zerrece kompleksim yok bilakis daha sonraları Arapça'dan daha itikadî ve esaslı bir dil olduğuna iman etmişim. Ancak o dönem daha ön-türkçe diyebileceğimiz, Türkçe'nin tek heceli fiil köklerinden müteşekkil bir savaş dili olduğu dönemler. Olsa olsa Türkçe'nin ana rahmine düşmesi diyebiliriz bu kaynak için. Doğumunu ise yunus emre yapmıştır. Ezcümle divan-ı lügat-it türk Araplara değil Türklere Türkçe öğretmek için yazılmıştır. Niye arapça derseniz, ilim dili arapçaydı ve ayrıca ismet Özel'in dediği gibi Türkçe, arapça bilen müderrislerin bize öğrettiği bir dildir.