bugün

18 yy.´da immanuel kant bu sorunun cevabini kendisini kritize ederek vermistir.

Kilise ise; bu Kant´in kritigine karsi cikmistir ve yillarca yasakli kitaplar arasinda yer almistir.

Ve biz 1700´lü yillarda hali hazirda aciklama getirilmis bir konuyu tartisarak zaman harciyoruz.
" Ahlaklı olmak için dine ihtiyaç duyuyorsanız, su katılmamış ahlaksızsınız demektir. Vicdanla gelen ahlak samimidir, cehennem korkusuyla gelen değil."
herkesin vindanı kendi polisidir ama polis vicdanı olmayanların karşısındadır. M.Kemal Atatürk.

vicdanı olmayan çok insan var maalesef.
Ahlak toplumdan topluma değişir mesela eşcinsellik türkiyede ahlaksızlızlık ikin avrupada gayet normal karşılanıyor, 9 yaşında çocuğa evlilik adı altında tecavüz etmek araplar arsında gayet normal iken Hristiyanlıkta aksine bir hüküm olmamasına rağmen avrupada suç ve büyük bir ahlaksızlıktır. Ahlakın kaynağı vicdandır din değildir.
Platon’un diyaloglarından hatırlayın “dindarlık bizatihi iyi olduğu için mi Tanrı onu ister yoksa Tanrı istediği için mi dindarlık iyidir?” Yahut “bir şey Tanrı istediği için mi iyidir yoksa o şey iyi olduğu için mi Tanrı tarafından emredilmiştir?”
dincilerin ahlakını gördükçe soru tam tersi şekilde sorulmalıdır diye düşünüyorum...
" Ahlaklı olmak için dine ihtiyaç duyuyorsanız, su katılmamış ahlaksızsınız. Vicdanla gelen ahlak samimidir, cehennem korkusuyla gelen değil."
ahlak dinin bir parçasıdır. bu ezelden beri böyledir. biraz tarih bilgisi olan böyle bir başlık açmazdı.
Din ile ahlak ayrı kavramlardır. dinsiz biri ahlaklı olabileceği gibi ahlaksız biri de herhangi bir dine mensup olabilir.
dinle ahlaki degerlendirmek, bir sisman ahlakli olabilir mi kadar sacma ve alakasiz bir soru.
gunumuzde dindar gecinipte ahlaksizligin dibine vuranlardan bahsetmiyorum bile.
hem de bal gibi ahlaklı olur.
tam tersinden yola çıkarsan cevabı elbette olabilir olacaktır. şimdi bizim dindar geçinen çakma müslümanlara bakıyorsun her yol var. hırsızlık, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, devleti soyma, taciz, fuhuş, kul hakkı yemek, iftira atmak, yalan söylemek, anal seks fantazileri.. kendilerine dindar diyenler ahlaksız olabiliyor ise dinsiz olanda hayli hayli ahlaklı olabilir.
Dinlileri bir kere ahlak üstünde görseydik karşılaştırma yapmak daha kolay olurdu.
Elbette vardır.

iyi veya kötü insan olmakla inancın ilgisi yoktur.
Mesela benim ateist bir kardeşim var.

Kendisi en imanlıyım diyen müslümandan daha ahlaklıdır. iyiliği kötülüğü daha çok yerleştirmiştir hayatına.

Ben dedikodu yaparım , o yapmaz.
Ben yalan söylerim, o söylemez.
Ben saygısızımdır çoğu zaman, o herkese karşı saygılıdır.
Ben dilenen birine yardım etmem, ne olursa olsun o kişi karşına çıkmış bu yuzden sen iyi düşün ver , kötüyse bu onun meselesidir der.

Benim diyen müslümanın yapmayacağı kadar iyilik ve tevazuyu gösterir.

Dünyanın her yerinde iyi ve kötü vardır. Bunun bir dine inanmakla ilgisi yoktur.
Diyeceksiniz ki bu çocuk neden böyle oldu.

Müslümanım diyen garip gurap adetleri sanki dinin gereğiymiş gibi kötü temsil eden müslümanlardan ve yine dinin i bilmeyip yobazca kurallar uyduranlara ve kötülerin bu dünyada iyi hayat yaşamasından kaynaklı inancı sarsıldı kendisinin.

Neyse mükemmel olan islamdır , insan değil.
Allah kitap deyip sonra yemediği boku bırakmayan dindarlardan daha fazla ahlak sahibi olduğu kesin.

benim neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamam için bir arapın yazdığı kitaba ihtiyacım yok. kendi beynim bana yetiyor..
dinsiz biri de elbette ahlaklı olabilir ama mesele ahlakın evrensel olmasıdır. mesele bir üç beş kişinin değil milyonlar milyarların ahlaklı olmasıdır.

mesela siz evde kahve bitkisi yetiştirebilirsiniz. Sera yaparsınız, o ağacın yetişebileceği toprak, nem, ısı ayarlamasını yaparsınız olur. Ama sera dışında yetiştiremezsiniz. o serayı yapmak da maliyetlidir, fırtına çıktığında dayanamayıp emekleriniz zayi olabilir. Ama iklim ve toprak müsait olursa sadece ekmeniz ve toplamanız yeterli olabilir. Şunu demek istiyorum. Din yazılı kuralları ile uygun iklim ve toprak koşullarını oluşturur. Bundan sonra fazla gayret sarfetmeden ekip biçilebilir.
Bu bir sorunsal değildir. Din, ‘tanrı’ düşüncesine dayalı bir inanç sistemidir. Ahlak ise insanın zamanla kazandığı bir takım tutum ve davranışlar silsilesidir. Yani dinsiz biri ahlaklı olabilir, ahlaksız biri inançlı olabilir. Her şey olabilir. Bilmediğiniz şeylerle ilgili çok düşünmeyin..
Allah nasip ederse evet.
o çok netameli bir konu. aslında çalışmalar ahlak için dini bir referansa ihtiyaç olmak zorunda olmadığını gösteriyor. bunu insanlar üzerinde deney yapıyorlardı. sadece belli sorulara verilen cevaplardan evet gerçekten de ahlak konusunda sadece insan olarak belli asgari müşterekleri sağlayabiliyoruz. ama bunun kaynağı nedir? bu değer sosyal olarak öğrenilmiş midir? eğer bunun kaynağı sırf insan olmaktan gelen bir şey ise, mesela vicdan, o da subjektif bir şey. ne bileyim işte yav.
Ahlaksız biri nasıl ki dindar oluyorsa , dinsiz biri de ahlaklı olabilir.
Ahalakli olmak için badeden uzak olmak yererli olabilir gaiba.
Dindar birey ve dinsiz birey vatana millete ihanet etmiyorsa birbirleriyle geçirebiliyorsa elbette olabilir. Ahlak kuralı evrenseldir.
Arkadaşım ben ölü yemediğimi hiçbir ahlaki temele dayandırmıyorum. Ölü yemek iğrenç bir davranış olduğu için yemiyorum. Bıraksak ölü yiyeceksin yani ne salak salak örnekler bunlar.

Ahlak üzerinde atıp tutanların ahlakın tanımı ile ilgili hiçbir şey bilmediğine eminim.
Bir dine inananlarda ahlaklı ve ahlaksızlar olduğu gibi dinsizlerde de aynı olduğunu düşünüyorum. Dinsiz olup ahlaklı olanlara hayranım onlar gerçek ahlaklılar. Bir tanesini yakından tanıyorum öyle bir şey var.
Gerçek ahlak sahibi olanlar dinsizlerdir.

Kendi ahlakını başka bir yerden aldığını iddia eden birisinin ahlakı yoktur. O ahlak başkasının ahlakıdır. Dışarıdan monte edilen ahlak, insanın üzerinde eğreti durur. Bu yüzden kimsenin görmediği yerlerde en büyük ahlaksızlıkları yaparlar.
Ayrıca bu insanlar kendilerine, ben kendi ahlakımı oluşturamayacak kadar geri zekalıyım demektedirler. Doğruyu yanlışı ayırt edecek kapasitem yok demektediler.

Ne diyeyim? madem kendinizi aşağılıyorsunuz durun yapmayın demem. Ama bizim kendi ahlakımızı oluşturacak kapasitemiz var. Ve temeli de gökten indiği sanılan kitapların dogmaları değil, doğrudan doğruya hayatın kendisidir.