Kendine has bir soğuğu var. Sanki millet içeri girsin de o pis, bayat çayı değerinin çok üstünde bir fiyata içsin diye yapay klimayla soğuk hava veriyorlar oralarda. Temmuz, Ağustos sıcağında bile aynı durum söz konusu.
istanbul'dan sivas'a gitmekte olan xxx turizmin sayın yolcuları mola süreniz dolmuştur, otobüsteki yerlerinizi almanız önemle rica olunur. diye bir anons gelir ve moladaki yolcu o sırada bir kase çorbasını daha yeni almıştır...
ne güzel otobüsün içinde camların yıkanmasını seyrediyordum neden indim ki dedirten bir soğuktur. şehirlerarası otobüs yolculuğunda çocuk ağlaması,kötü koku, hanzo yolcular, falan çekilir dert değil belki ama en güzeli şu dinlenme tesislerindeki ortamı anımsama sanırım.
Otobüsten mahmur bir şekilde çıkılıp ördek gibi paytak paytak giderken tesise, otomatik kapı usulcana açılır ve siz yavaş yavaş içeriye girerek etraftaki insanların koşuşturmacalarına bakarken açık büfe kısmından bir mercimek çorbası alırsınız. Kaşığın soğuğu içinize kadar işler boş bir masa bulunur ve içersiniz çorbanızı. Yemek bitince konuşacağınız tek kişi boşları almaya geldim diyen hizmetli personeldir. Puff.
velev ki otobüsünüzün yıkandığını görünce daha da, tir tir titrersiniz üşürsünüz.
takvimler ağustosu gösterir sizde şort atlet vardır aman tanrım korkunç!
o soğukta it gibi titreyip sigara içer sonra otobüse girerken yüzünüze vuran bir sıcak vardır ya hani otobüsün içinden gelen...yok böyle bir rahatlama.
tam da şu anda canım dinlenme tesisi soğuğu çekti, çok gitöek istenen bir yere gidiliyordur ve dinlenme tesisi soğuğunu tattıktan sonra sabaha karşı mercimek çorbası içilir. ardından hoop otobüse ve uyku vakti.
Hayatı sorgulatır. Otobüsten iner, elinde sigara/ çay/ kahve ya da bir şey olmadan sorgular ve düşünürsün. Otobüslerin yıkanmalarını izlemek hep çok zevkli gelmiştir bana. Uzun süredir izlemiyorum. Lanet olsun arabaya!
Hangi coğrafyada olursa olsun, iklimi hep aynı olan soğuktur.
Temmuz ortasında yorgan hayal ettirir, tesisin kazıkçı marketinden polar şal aldırır anasının nikahına.
Titreye titreye bir elinde acımış çay, öteki elinde sigara, otobüsün camlarını hortumla yıkayan lastik çizmeli adamı seyredersin.
Daha da üşürsün... Hayat ne zor laaa dersin kendi kendine, lastik çizmeler, gecenin bir yarısı, buz gibi su...
Kendi aracınızla gittiğinizde aynı soğuğu hissetmezsiniz.
ille otobüs olacak. Otobüsün arka taraflarına gezinerek telefonla konuşan biri olacak. Çizmeleriyle otobüsün ön camını yıkayan abileri izleyerek, sigarasını içen ve hayatı sorgulayan birileri olacak.
O soğuk tam da bu mizansenle daha soğuk oluyor. Hafif uykuluysan bir de...