tanrı veya fetişleştirilmiş varlıklara olan inanç sistemlerinin insanlığa kazandırdıklarıdır.
bunlar:
- sağlam iktidar
- kanlı savaşlar
- engizisyon mahkemeleri
- şeriat
- töreler
- yahudi katliamları
- ırkçılık
- semitizm
- antisemitizm
şeklinde sıralanabilir ve iyi - kötü doğrultularda çoğaltılabilir...
düşmanlık bu sıralamanın başında gelir. bir de şu laf aklıma gelir;
"hiçbir din,ırk,futbol takımı,politik parti,bütün insanların istediklerini karşılayacak kadar onurlu olamazdı"
(bkz: kurt vonnegut)
ateistliktir efendim. illa bir şeyin zıttı ve muhalefeti olacaksa bu da tanrıtanımazlık ve dinlerin karşısında muhalefet olarak ateistlik baş köşede yerini alacaktır.
ayrıca din ; kişiye maneviyat ve huzur verir, o zengin entel dantel kesimin bok gibi para verdiği huzur bulduğu (!) meditasyon denen zırva var ya onun alasını namaz ile verir. çocuk sevgisi verir, iyiyi ve güzeli bulma çabası verir, kötülüklerden korunmak için bilgi verir ve okunası mucizevi kitap olan kuran-ı kerim'i vermiştir.
goturduklerine gore fazla olmayan seylerdir..dinler olmadan da insan oldurmek kotuydu ayipti gunahti eger boyle birsey olmasaydi. yuzde 80 ateist olan fransada bu kadar az cinayet olmaz. cezalari orda bu kadar agir olmazdi. birde yuzde 99 musluman olan bize bakalim.
mutlaka kazandırdıgı iyi şeyler var ama özellikle günümüzde gelişmiş modern dünya da kaybettirdikleri fazladır. o zamnların kosullarında belki gerekliydi ama günümüzde; sadece insanları uyutup, istedikleri seyleri cıkarları dogrultusun da yerine getirmek isteyen hükümetlerin ve insanların en önmeli kozudur...
tabii en başta (bkz: varolma nedenini anlamak)
insan sevgisi
hayatı inançlı ve dolu dolu yaşama
hiç bir korkunun olmadığı tamamen huzurla dolu bir yaşam
dini doğru anlayan ve kabul edenlere kazandırdıkları olarak düşünülürse tek kelime huzur olmalı. din insanlığa savaş vb. şeyler kazandırmamıştır. insanlar kendi yaptıklarına kılıfı yanlış kumaştan biçmişlerdir.
tüm dünyada her zaman ilk planda olan din malesef savaşları getirmiştir diye bir saçmalık olarak görülüyor. bütün dinler; huzur, barış, kardeşlik, hoşgörü sunar. ama ne yazık ki her şeyi bozan adem oğlu bazı şeyleri din kisveti altında yapıyor. örnek vermeye gerek yok. ilk entry aynı yerinde duruyor.
insanları diğer mahlukatlardan ayıran en belirgin özelliği, sanılanların dışında birgün öleceğinin farkında olmasıdır. hayvanlar olümlerine yakın belki bunu hissederler ama insanların farkındalıkları bundan tamamen ayrıdır. işte dinler ve onların işlevselliği burada ortaya çıkar.
bir insan düşünün ki heran ölebileceğini ve bunun mutlak bir kesinliğe sahip olduğunu bilsin ve ruh sağlığını koruyabilsin. tabi ki bu çok iddialı bir genelleme olur ama hiç değilse bu farkındalığın ciddi bir kaygı sebebi olduğunu yadsıyamayız. kaldı ki kitle iletişim araçlarının olmadığı, ortak insan aklının ve onun birikiminin henüz yolun başında olduğu, insanların maneviyata herzamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu eski devirlerde vaad edilen ve hemen her dinin en büyük kozu olan 'öteki dunya' ya da 'yeniden doğma-yaşama' gibi etkenler düşünüldüğünde insanların bu kaygıdan din yardımıyla çok daha kolay kurtulacağı kesindir. işte dinin insana kazandırdığı en bariz şey bu bir çeşit savunma mekanizmasıdır.
dinin kazanımlarından bir tanesi de eşitsizlik yaratmasıdır. şöyle ki; insanlık tarihinde insanoğlunun yaşam evrelerine bakıldığında doğum ve ölüm hariç her bireyin değişik sosyal düzeylerde,değişik maddi imkanlarla ve doyumlarla yaşadığı gözlenir. bir insan beşeri yaşamında ne kadar güçlü olursa olsun, ne kadar zeki ya da güzel veya da zengin olursa olsun kapı komşusuyla aralarındaki bu eşitsizlikleri ölüm dengeleyecektir. sözü geçen bu adam niteliksiz komşusuyla aynı toprağa gömülecek, toprağın altında benzer yokolma süreçlerini yaşayacaktır. işte din bu nokta insan hayatındaki tek gerçeği-eşitliği yine eşitsizliği çevirme işleviyle karşımıza çıkar. (hemen her inanışta) yaratıcı ve onun beşeri elçisi tarafından kendilerine inananların ölümden sonra muazzam bir hayata kavuşacakları beyan edilir.
öte yandan dinin ortaya çıkışına baktığımızda insanoğluna daha doğru ve sınırlayıcı bir ifadeyle yönetici sınıfa ya da bu sınıfın oluşumuna kazandırdığı başka birşey daha görürüz. slogan vari bir deyişle:din=ilkel iktidar aygıtı. iktidar aygıtının dünya üzerinde iki insan yaşasa bile ya da'yaşarken bile' varolduğuna şüphe yoktur. ancak kastettiğim iktidarın kurumsallaşmasıdır. işte dinin kazanımlarından biri de iktidarın kurumsallaşmasi noktasında ortaya çıkar. şüphesiz uğruna savaşlar yapılan,dünya düzeninde her daim etkisini gösteren; bireysel anlamda bakıldığında da milyonlarca insanı kendi yaşam disiplinin de tutan din gibi bir faktörün bahsi geçiyorsa kazanımlarından(!) ve etkilerinden daha uzun uzun bahsedilebilir.