Elhamdulillah seriatciyiz. (21.11.1994 Milliyet)
Yilbasina karsiyim. (19.12.1994 Sabah)
Ben tekkeye degil dergaha gittim.(22.1.1994 Gozcu)
Ata'ya saygi durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.(12.5.1994 Hurriyet)
10 Kasim'da yaygara kopartildi. (14.11.1994 Hurriyet)
Icki yasaklansin. (1.5.1996 Hurriyet)
Istanbul'u Medine yapacagiz. (1997,Akit)
Butun okullar Imam Hatip yapilacak.(17.9.1994 Cumhuriyet)
Ben Istanbul'un imamiyim. (8.1.1995 Hurriyet)
Mayo reklami sehvet somurusudur. (6.3.1996 Hurriyet)
Milli Piyango zulumdur. (29.9.1994 Hurriyet)
Cumhurbaskani'nin imam hatipli olacagi gunler yakindir.(5.2.1996 Akit)
Sarik operasyonu cok komik. (15.5.1995 Sabah)
Ben Meclis'in dua ile acilmasindan yanayim.(8.1.1996 Milliyet)
Taksim'deki caminin temelini insallah atacagiz.(1.7.1994)
bu sözlerin hepsi tahmin ettiğiniz gibi recep tayyip erdogana aittir. sizce dini konuları bu kadar konuşması onun dindarlığından mıdır? yoksa dini duyguları sömürerek siyaset yapmasından mıdır?
her konuşmasına "bazıları din üzerinden prim yapmaya çalışıyor, dini siyasete alet ediyor" cümlelerini ekleyen zihniyetinde dahil olduğu, bazılarının direk dini alet ederek bazılarınında dini alet edenleri alet ederek şahsı olduğu akım!!
genel de sağ tandanslı partilerin çokça başvurduğu bir yoldur dini siyasete alet etmek.
müslüman adam imajı yanında partinize kazandırdığı en büyük değer eleştirilebilirliği ortadan kaldırmasıdır. çünkü inançlar tartışılamaz, eleştirelemez. eleştiri getirdiğinizde partiye, zihniyete değil adeta dine, islama eleştiri getirmiş gibi gösterilirsiniz.
bu bulunmaz bir nimettir. istediğin her boku yiyip dinin eleştirilemez kalkanı içine bürünmek. sana karşı olanları din düşmanı ilan edip işin içinden çıkabilirsin çünkü.
yakın zamanlarda canlı örneklerini çok yaşadık. kombassan, yimpaş gibi islamcı şirketlerin reklamları boy boy muhafazakar gazetelerde yayınlandı. bu şirketler belirli seviyey bu reklamlar sayesinde geldi. sonra ne oldu? bu müslüman adamlar saf halkı dolandırdı.
işin ilginç yanı kandırılan insanların şirket yöneticilerinden şikayetçi olmamalarıydı. neden şikayetçi olup hakkınızı aramıyorsunuz diye sorulduğunda "bunlar müslüman adamlardı, ben bulaşmak istemiyorum" gibi dehşet verici cevaplarla karşılaşıldı.
tabi reklamlarını yaptıkları şirketlerin üçkağıtlarını muhafazakar gazeteler de eleştiremiyordu. göz göre göre halkın parasını elbirliğiyle gaspettiler.
dini, siyasete, ticarete alet etmek müthiş üçkağıt kapıları açtı her zaman işadamı ve politikacılara. aslına bakıldığı zaman bu insanlar tarafından kandırılan vatandaşın da dindarlık algılaması, dine bakışı tuhaftı. mesela kendi dini vecibelerini yerine getirmez ama getirene haddinden fazla hürmet gösterir. yakın çevremden birçok insan tanımyorum dinle diyanetle alakası olmadığı halde biz öğrenemedik bari bizim oğlan\kız öğrensin deyip çocuğunu imam hatip lisesine gönderen. bir mahallede camiye bir hırsız girer namaz kılan, kılmayan sopaları kapıp hırsızı linç etmeye kalkar.
böyle olunca da biraz parlak yüzlü, iyi hatip, bir kaç dini kitap karıştırmış kötü niyetli insanlar bu vatandaşları rahatlıkla kandırabiliyor., hem de hiçbir bedel ödemiyor bu dalaveraların karşılığında.
ülkedeki gerizekalıların tek kafasının bastıgı şey hayatlarının daha buyuk bir varlık tarafından yonlendirildigi ise dinin siyasete alet edinilmesi gayet normaldir zira adamların baska beklentisi yok yonetenden.
ne yazık ki bu ülkede siyaset denilince akla gelen isimlerin çoğunun içinde bulunduğu zihniyettir. tek amacı hedeflediği mevkinin sağlayacağı rant olan bu kişilerin her zaman elindeki en büyük kozdur din ögesi.
26 Ocak 2008 tarihli yılmaz özdil yazısını referans gösterirsek mesele daha iyi anlaşılacaktır.
--spoiler--
"Hakim kılınacak olan şeyler, islam'ın getirdiği ana kaidelerdir. Sünneti seniyyedir. imam hatip liseleri, imam yetiştirsin diye açılmadı. Dinini bilen doktorlar, avukatlar, mühendisler olsun diye açıldı" diyen kim?
"Başörtüsü ile uğraşmak, gardırop Atatürkçülüğünün tipik örneğidir. Atatürk, kadınların kılığına kıyafetine karışmamış, o konuda yasa çıkarmamış, ne giyeceklerine hiç müdahale etmemiştir" diyen kim?
"Demokrasi aşınızdır, ekmeğinizdir, başörtünüzdür, namusunuzdur, sahip çıkın... Bu seçim, evladını başörtülü diye üniversiteye yollayamayanların seçimi olacak. Zulüm edenlere karşı hesap soranların seçimi olacak" diyen kim?
"Türkiye'nin AB'ye giden yolu, sadece Diyarbakır'dan geçmez. Neresinde sorun varsa, orasından geçer. imam hatip lisesinin önünden de geçer. Çağdışı kıyafet yasaklanabilir ama, başörtüsü çağdışı kıyafet olarak yorumlanamaz. Devrim kanunlarında böyle bir örtü yasağı yok" diyen kim?
"Başörtüsü dramına son verilmeli... Başörtülü bacılarım, üniversitelerde okumalıdır. Bunları perişan etmeye kimsenin hakkı yoktur. Başörtüsü, insan hakları kapsamındadır" diyen kim?
"Laiklik, isteyenin takmasının, isteyenin takmamasının ortak güvencesidir. Öğrenci kızlara başörtüsünü yasaklamayı, Avrupa Konseyi'ne anlatamazsınız" diyen kim?
"Üniversite özgürlüktür. iktidara gelir gelmez, başörtüsü yasağını kaldıracağız. Başörtüsüne, seçim beyannamesinde yer veren tek parti biziz" diyen kim?
zıvanadan çıkmış ne dediğini bilmeyen, akp dışında başka partilere oy verenlere alenen dinsiz muamelesi yapan zihniyettir. 2009 yerel seçiminde chp'nin kazandığı kentleri fuhuş, alkol yuvaları diye yaftalayarak akp'nin buralardaki başarısızlığını halkın dinsizliğine bağlamalarına ise söyleyecek fazla söz yoktur.
(bkz: klasik akpli zırvaları)
dinin ciddi bir sosyolojik olgu oldugunu unutup dini yadsiyan, bunun da laiklik oldugunu zanneden partiler yüzünden daha çoook prim saglayacak olan zihniyettir.
ortada dönen rantın büyüklüğünü görüp gözü dönenler de birilerine rozet takar güzel ülkemde biraz da biz yiyelim şu dinin parsasını diye ama, millet yemez o ayri...
günümüz hukumetinin izlemiş olduğu politika. çevremdeki bir çok insanın namaz kılan başbakanımız olsun diye şu hukumete oy vermekte olması da bunun bir sonucudur. oysa din denilen şey bir insanın iç bünyesinde yaşayabileceği bir şeydir bir kaç hareketle anlaşılamaz ama nafile....
türkiye'de bunu yapan, yapmakla övünen insanların çok da komik bir savunması vardır:
"e siz de atatürk'ü siyasete alet ediyorsunuz kardeşim!"
bunu söyleyen şahsın ayırt edemediği çok açık noktalar vardır. din denilen kavram insanın şahsi yaşantısını ilgilendiren, bireyle inandığı tanrı arasındaki tamamen manevi bir mevzudur. ve asıl ilginç olanı, siyaset gibi her üç laftan dördü yalan olan bir aktiviteye, tanrıyı ve saflıktan doğruluktan bahseden dini karıştırmak; tanrının adını kullanarak yalan söylemek, bu yalanlara kılıf uydurmak, çalmak, peşkeş çekmektir ki o dine yürekten inanan birinin yapacağı iş değilmiş gibi geliyor bana. zira yememesi lazım.
atatürk'ün siyasete alet edilmesine, atatürk üzerinden politika yapılmasına gelince..
bu cümle bir kere başlı başına yanlış ve imkansızdır. zira atatürk başarısını birinci dünya savaşı ve devamında kurtuluş savaşı'nda cephelerde ortaya koymuş büyük bir komutan ve türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu olmanın yanında, dünya tarihinin en etkin ve büyük siyasi figürlerinden biridir. zaten atatürk'ü tarihteki diğer büyük komutanlardan ayıran da ileri görüşlü, geniş vizyona sahip ve son derece kültürlü bir insan olmasıdır. bu özellikleriyle dünya siyaset tarihine de başarılı bir siyasetçi olarak geçmiştir atatürk. dolayısıyla böylesi büyük bir siyasi figürün, ki bu ülkenin kurucusu olan ve fikirsel anlamda da temellerini atıp rotasını çizen bir figürün görüşlerini savunan, dayanak ve çıkış noktası olarak kabul eden siyasi oluşumların olması kadar doğal bir şey de olamaz.
ülkemizde bunun ne kadar doğru veya içten yapıldığını tartışmıyorum, yapılabilirliğini açıklıyorum sadece.
benim fikrimce, putperestlerle müminler arasındaki klan savaşları sona erdiğinden kelli artık dine dayalı bir devlet anlayışı fikri son derece anlamsız, kullanışsız, çağdışı ve saçma olduğu gibi; politikalarını din üzerinden yapan, dünyanın güncel değişim ve gelişimini, gavurların katettiği yolu göremeyen, bu memleketin 1925 ve 1934 yıllarında çıkarttığı iki kanunla çözdüğü kılık kıyafet meselelerine takılıp kalmış ve bunu ısıtıp en büyük sorunumuzmuş gibi ortaya koyan politikacılara hala destek veriliyor olmasının da eğitim noksanlığından başka ifadesi yoktur.
dinin milletleri bir arada tutmada ne kadar başarısız bir siyasi malzeme olduğu da daha birinci dünya savaşı'nda olanca açıklığıyla görülmüştür**. hala da dünyada örnekleri görülmektedir.