ates ve barut gibidirler. yan yana durmalari mümkün değildir. islam inancına gore dine inanan samimi bir muslumanin bilimle uğraşması caiz degildir.
ibn sina, farabi, omer hayyam ve benzeri bilim adamlarinin müslüman sayılması hatadan ibarettir. çünkü hepsi islama ters uygulamalar ve açıklamalarda bulunmuşlar ve zamanin otoriteleri ve din bilginleri tarafından tekfir edilmislerdir.
ikisi de ayrı disiplindir. bilimin amacı hiçbir uhrevi safsataya başvurmadan doğayı, insanı, evreni açıklamakken dinin amacı bu değildir.
din uhrevi saçma sapan bir disiplindir ve o bilimsel yöntemi açıklarken kullanmaz. olayların arkasında uhrevi güç arar onun üzerinden açıklar.
yani şimşek çaktığında bunu tanrı öfkesine yorup gidip o sakinleşsin diye kurban kesmek dini bir saçmalıkken, bunu akli olarak yorumlayıp gerektiğinde deneye başvurup meseleyi hiçbir uhrevi safsataya bağlamadan çözüp oraya paratoner takmak bilimin kullandığı yöntemdir.
yani din bilgiye uhrevi bakıp her şeyin arkasında tanrı ararken ya da tanrıyı referans alıp doğayı, insanı, evreni açıklarken. bilim bunların hiçbirine başvurmadan materyalist temelde her şeyi açıklar.
bu yüzden bilimde zaten şeytanın kaç ayağı var diye bir tartışma göremezsiniz veya melekler aslında var mı gibi bir tartışma da göremezsiniz.
aslında aynı şeydir. din olmadan bilimin değeri ortadan kalkar. tuttuğu dal kırılmadan yalayabildiği kadar bal yalaması insanın en mantıklı şey olur. ayrıca hangi din ve bilim.
“Din ve bilim ayrı alanlardır. Fakat bilimle din, aynı gerçeklerin farklı lisanlarla açıklanma biçimidir. Birbirlerine düşman ya da rakip değildirler. Müthiş tamamlayıcılıkları vardır. Din ve bilim kavgası olduğunu düşünenler ya bilimi bilmezler ya da dini bilmezler ama en yaygın ihtimal ikisinide bilmezler.”
-Sinan CANAN
Birbiri ile ayrı olgular olmakla birlikte islam farklı bir özellik gösterir.
islam dininin kaynağı olan kuran ilginç şekilde bilimle ağır ölçüde paralellik gösterir. inanmanın esas ölçütü bilimle paralellik göstermesinden ziyade verdiği iyilik mesajı olsa da Kuranın bilim yönü de dikkat çekicidir.
Fakat ne kuran bilimsel araştırma kitabıdır, ne de bilim yaratıcı yoktur der.
Birinin temelini kaşulsuz kabul, diğerinin temelini ise koşullu (yanlışlanabilirliği sorgulanabilir) kabul olması nedeniyle farklılaşırlar. Her ikisi de kapsayıcıdır yani sosyolojik hayata da müdehale etme amacı da güder ama bu olay dinde daha direrkt olurken, bilimde daha çok dolaylıdır.
Din dindir, bilim bilimdir. Din insanların yaratıcıyla veya neye inanıyorlarsa onunla aralarındaki bağdır kanundur. Din insanın teslimiyetidir. Dinde sorgulama olmaz. Dinde itaat olur, iman olur, inanç olur. Yaratana karşı sorumluluk olur, insanlara karşı sorumluluk olur. Hemen hemen her din toplumları organize eder, kanun koyar ve bu kanunlara uymayanları cezalandırır.
Bilimde ise işler biraz daha değişiktir. Bilim meraktır. Bilimle hemhal olan insan kişisi merak eder, sorgular. Sorguladıklarından bir anlam çıkarır ve ortaya tezler, teoriler atar.
Bu yazdıklarım demek değildir ki; inanan insan sorgulamaz. inanan insan dini inançlarını bir kenara koyar ve çağın bilimini yakalamaya çalışır. Ancak ve ancak bu sayede inancının galibiyetinden emin olabilir. Bunun en iyi örneğini Müslüman halklarda görüyoruz. Bilimle uğraşmayı ne zaman bıraktılar Allah'ın oku emrini terk edip başka emirlerine yöneldiler. Geri kaldılar.
Benim gözümde din ve bilim dağın zirvesidir. Nereden gidersen git, gittiğin nokta aynı zirveye çıkacaktır.
iki zıt kavramdır. Bilim kanıt, rasyonalite ve sorgulama üzerinde yoğunlaşır. Nasıl sorusunu sorar daha çok. Bilimde sürekli değişim vardır. Bilim isterse kendi kendini çürütür. Eleştirme, muhakeme, araştırma bilimin olmazsa olmazıdır. Dünyayı bu duruma getirmiştir.
Din ise tamamen akıl ve mantık dışıdır. Sorgulanamaz. Sorgulanmadığında için de akla zararlıdır. Dinlerin alayı korku duygusuna dayandığı için hata üzerine hata yaptırır ki bu da mantıklı düşünmeye engeldir. Din görecelidir. Kişiden kişiye değişir. Dinin somut bir kanıtı yoktur.