Asla siyasete alet Edip bir topluma zulmetmek için vardır diyemeyiz ama durum bundan ibaret. Çünkü insanlar köleliği, yavşaklığı Müslümanlık sanacak kadar cehalete tapıyorlar. Bu tür yönetimlerin müsebbibi köle olmayı seçmiş omurgasız çoğunluktur.
Cehaletin dayandığı, örgütlü olduğu topluluğu da, cehaleti örgütleyerek ondan rant elde edenleri, cehaletin nesnesi olarak ikiye ayırmak gerekir. Mesela Muhammed, büyük keşişler, papazlar,hahamlar bunlara kızmamak gerek. Onların misyonu, siyasi stratejileri bu, kendilerini sağlama alma...tarihin kodlarını çözmüş, cahilliği aşıp cehalete, cehaletli topluluklara dayanarak kendilerine ayrıcalıklı alanlar yaratan kurnaz din politikacılarıdır.
Din şu üç sözcüktür;
"Sabredin, şükredin, itaat edin"
Tam bir cevabı olmayan soru. inançlar dinlerden çok önceleri varolmaya başladıkları için dinlerin inanç dolasıyla varolduklarını söyleyemeyiz. Antropolojik açıdan dinler, toplumların birbirleri ile yaşadıkları sirkülasyonlar sırasında - birer- hata olarak doğmuştur. Yaratıcıları açısından oluşturulmuş, planlı, kültürel aygıtlar tabi.
Şu sebeple varlar:
"Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavuru mu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protestour. Din ezilen insanın içli ezgisi, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığı, tinin dıştalandığı toplumsal koşulların tinidir. Din, halkın afyon udur."
Karl Marx
(bkz: mavi huydur bizde)
Doğru diyor arkadaş. Ne zaman toplumsal bir olay olsa muhafazakarlar din düşmanı algısı yaratarak karşı tarafı susturur. Çünkü din duygulara hitap eder, inanmak mantık aramaz. Bu yüzdende duygular çok rahatlıkla galeyana getirilir.
dinler tepeden inen hükümler dışında dönüşüme açık olmayan topluluklar içindir.
orta doğu milletlerini bağlayan yasalar tanrı yasalarıdır. onları değiştirmenin en kestirme yolu tanrıdan gelen buyruklardır. yani onları ancak dinlerle adam edebilirsiniz.
burada peygamberlerin kurnaz tilkiler oldukları sonucunu çıkarmak yanlış olur, onlar da akıllarının ürünlerini kendilerine mal edemedikleri için yani fikirlerini tanrıdan bir ayet olarak algıladıkları, düşüncelerinin sebebini tanrıya bağladıkları için peygamber olduklarına ikna olmuş kimselerdir.
bu son söylediklerimi üstadımız nietzsche çok daha kapsamlı ve açık bir şekilde izah ediyordu ama hangi kitabındaydı unuttum.